Sevgili okurlar, bugün size bir trajikomedi anlatacağım:
Başrollerde ithal inekler, ithal etler ve başını ellerinin arasına almış bir ülke ekonomisi var. Perde açılıyor, sahne hazır, ama cüzdanlarımız sanki bir korku filminden fırlamış gibi titriyor. Hayvan ve et ithalatı, ekonomimizin o çok sevdiği “dışa bağımlılık” dizisinin son sezonu olmuş durumda.
Spoiler: Bu sezon da mutlu sonla bitmiyor!
Bakın geçen sene yaklaşık bir buçuk milyar dolar et ve hayvan ithalatına para ödemişiz.
Bu yıl da aynı parayı ödeyeceğiz.
3 milyar dolar eder.
Önümüzdeki sene de ödeyeceğiz.
Toplamda 4 buçuk milyar dolar eder.
Yazıktır, günahtır…
Bu 4,5 Milyar Dolar kendi çiftçimiz kendi Hayvan yetiştiricimiz için kullanılsaydı, hem belli bir katma değer elde edilir hem de ülkemdeki hayvancılık ve paralelinde çiftçilik gelişmiş olurdu.
Bunu akıl edebilen bir tek ben miyim?
Ya da bunu düşündüğüm için cezalandırabilir miyim?
Bir zamanlar köylerimizde “Möö!” sesleriyle uyanır, kendi ineğimizin sütünü içer, kendi danamızın etini yerdik.
Şimdiyse ineği Avustralya’dan, eti Brezilya’dan, kuzuyu Yeni Zelanda’dan ithal ediyoruz.
Bu gidişle yakında “Hamburgerimi Arjantin’den uçakla getirin, ama soğumasın!” diye sipariş verir hale geleceğiz.
Yerli üretici mi?
O, köşede mendille gözyaşlarını siliyor, “Ben nerede hata yaptım?” diye soruyor.
Haklı, çünkü hata onda değil, ithalat çılgınlığında!
Ekonomiye zararı mı dediniz?
Bir ineği yurtdışından getirmek, neredeyse bir Hollywood yıldızını ağırlamak kadar pahalı. Döviz fırlıyor, gümrük masrafları coşuyor, nakliye deseniz ayrı bir dert.
İthal ineğin yediği yem bile ithal olunca, “Yahu, biz bu ineği beslemek için mi aldık, yoksa ineğin tatil masraflarını karşılamak için mi?” diye sormadan edemiyoruz.
Yerli çiftçi ise tarlasında pinekliyor, çünkü kendi ineğini besleyip etini satmak, ithal mala karşı artık “ucuz etin yahnisi” bile olamıyor.
Bir de işin mizahi ironisi var:
Et fiyatları düşsün diye ithalata abanıyoruz, ama fiyatlar düşeceğine tavan yapıyor. Neden? Çünkü ithal etin maliyeti, nakliyesi, vergisi derken, kasapta “Bu et mi altın mı?” diye sorar hale geliyoruz.
Kasap da “Valla altın olsa bu kadar pahalı olmazdı!” diye cevap veriyor.
Hani bir atasözümüz var ya, “Evdeki bulgurdan olma” diye; biz bulguru da ithal eder hale geldik, haberiniz olsun!
Velhasıl, sevgili dostlar, hayvan ve et ithalatı ekonomimizi öyle bir hale getirdi ki, cüzdanlarımız “Keşke ben de ithal olsaydım, belki değerim artardı!” diye isyan ediyor.
Çözüm mü?
Yerli üretimi desteklemek, çiftçiye “Sen baş tacısın” demek.
Yoksa bu gidişle soframıza koyacak et bulamayacağız, ama merak etmeyin, ithal ineklerin “Möö!” sesini dinleyerek açlığımızı bastırırız.
Afiyet olsun… mu?
Umarım keyifle okursunuz!
Mizah dozunu kaçırmadan eleştirdim, ne dersiniz?
Gelecekte Görüşmek Umudu ile…