Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘DOĞAL BİR AFETİN FELAKETE DÖNÜŞMESİNE TANIK OLDUK!’

Emek ve Demokrasi Platformu
Emek ve Demokrasi Platformu Üyeleri 6 Şubat Depremlerinin yıldönümü dolayısıyla Özgür  Çocuk Parkı’nda toplanarak basın açıklamasında bulundu. Emek ve Demokrasi Platformu Dönem Sözcüsü ve BES Şube Başkanı Kemal Göçmen, üzerinden 2 yıl geçtiğini ancak ne acının ne de öfkenin diniğini belirterek, “İki yıl önce, 6 Şubat 2023’te hepimizin yüreğine kordan bir ateş düştü. Gecenin zifiri karanlığında, saatler 04.17’yi gösterirken sadece Kahramanmaraş, Hatay, Adıyaman, Malatya, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Elâzığ ve Diyarbakır değil, hepimiz derin bir acıyla sarsıldık, yıkıldık. 2 yıldır yüreğimize saplanan onlarca kara saplı bıçakla yaşıyoruz. Aradan iki yıl geçse de ne yasımız bitti. Ne acımız dindi ne de öfkemiz. Öfkeliyiz. Çünkü 6 Şubat 2023’te doğal bir afetin göz göre göre büyük bir felakete dönüşmesine tanık olduk. On binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan, kentlerimizi yerle bir eden bu felaket göz göre göre geldi. Öfkeliyiz. Çünkü ülkeyi yönetenlerin akla, bilime, mantığa, uyarılara kulaklarını tıkamasını on binlerce yurttaş canları ile ödedi.” dedi.
“Asıl sorumlu bu kar hırsını besleyenler, büyütenler!”
En son daha 2 hafta önce, 36’sı çocuk 78 yurttaşımızın hayatını kaybettiği Kartalkaya Grand Otel faciasında bir kez daha gördüklerini söyleyen Göçmen, “Bu ülkenin üzerine adım adım kâr ve rant hırsını baş tacı eden, insan hayatını yok sayan bir yönetim anlayışı çöreklenmiştir. Bu yönetim anlayışı insanı, doğayı, tarihsel ve kültürel değerlerimizi sermaye kesimlerinin çıkarlarına teslim eden bir anlayıştır. Dolayısıyla iki yıl önce yaşadığımız yıkımın sebebi ne tek başına depremdir. Ne de binalardır. Bu büyük yıkımda elbette ki kâr hırsıyla başı dönen, yaşadığı her karış toprağı ranta çevirmeye çalışan müteahhitlerin büyük bir sorumluluğu vardır. Ancak asıl sorumlu bu kar hırsını besleyenler, büyütenlerdir. İmar afları gibi garabetlere imza atarak suç işleyenlerdir. Denetim yapmaktan, etkili yaptırımlar uygulamaktan, süreçleri kurallara uygun yürütmekten aciz bir hukuk sistemi inşa edenlerdir. İnsan hayatını yok sayan bu sistemi her gün yeniden üretenlerdir. Aradan yüz yıl da geçse yaşadığımız acıları, bu acıları bizlere reva görenleri unutmayacağız. Depremin ilk iki günü ortalıkta görünmeyenleri de kendi sorumluluklarının üzerini örtmek için başlattıkları algı operasyonunu da unutmadık. Yakınlarımızdan haber almak için çırpınırken devreye konulan bant daraltmalarını, internet kesintilerini unutmadık. Depremin yaşandığı illerde daha 24 saat geçmeden OHAL ilan edenleri, çaresizlikle kıvranan, derdine derman arayan depremzedeleri “kimse kalkanları kaldırmayacağımızı zannetmesin tehdidiyle susturmak isteyenleri unutmadık.” şeklinde konuştu.
“Kızılay’ın çadır satmasını unutmadık!”
Göçmen şöyle devam etti;
“Emek ve demokrasi güçleri olarak yüzlerce gönüllülerimizle deprem bölgesine gitmeye çalışırken önümüze konulan engelleri, sadece bizim değil, muhalefet partilerinin, Demokratik Kitle Örgütlerinin, Sivil Toplum Kuruluşlarının yardımlarının depremzedelere ulaştırılmasına engel olanları unutmadık. Kızılay’ın çadır satmasından, yardımları zimmetine geçiren yetkililere kadar uzanan rezaletler zincirini unutmadık. Evet, aradan 2 yıl geçti. Ama yaşanan yıkımın etkisi büyük ölçüde sürüyor. Verilen sözler tutulmadığı için yaşanan sorunlar, acılar devam ediyor. Mevcut iktidar bugüne kadar depremzedelerin sorunlarını çözmek adına bütçeden 2 Trilyon TL’ye yakın kaynak ayırdığını açıkladı. Buna ek olarak Milli Dayanışma adı altında bir paket çıkardı. Halktan alınan KDV, ÖTV. Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi vergiler fahiş oranda artırıldı. Ama bu kaynakların nereye, kime gitti belli değil. Aradan geçen iki yıla rağmen deprem bölgesinde hala tek bir çivinin çakılmadığı, molozların dahi kaldırılmadığı yerler var. Binlerce insan hala çadırlarda yaşamaya devam ediyor. Yüz binlercesi 21 metrekarelik teneke konteynerlerde, konteyner kente dönüşmüş şehirlerde kaderine terk edilmiş durumda. Barınma, sağlıklı beslenme ve eğitim sorunları başta olmak üzere, en temel ihtiyaçların karşılanmasında yaşanan sorunlar sürüyor. 2 Nisan 2023’de deprem bölgesini ziyaret eden Cumhurbaşkanı “Bir yıl içinde 319 bin konut yapıp depremzede vatandaşlarımıza teslim edeceğiz” demişti. Aradan iki yıl geçti. Şimdi de kalkmış “201 bin  431 bağımsız birimi hak sahiplerine teslim etmenin bahtiyarlığını yaşadık” diyerek depremzedelerle dalga geçiyor.”
“Rezerv yapı alanları ile adeta oynuyorlar!”
“İşsizlik, kayıt dışı çalışma, sömürü diz boyu. Buna rağmen en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamaz hale gelen, yerinde dönüşüm için başvuran depremzedeye hibe adı altında 750 Bin TL kredi vermeyi teklif ediyorlar. Rezerv yapı alanları ile adeta oynuyorlar. Rezerv alanı ilan edilen bölgeler ertesi gün değiştiriliyor, kaldırılıyor. Kısacası aradan geçen iki yıla rağmen; Milyonlarca depremzede hala başını sokacak bir çatı istiyor. Temiz su, sağlıklı beslenme, nitelikli bir eğitim istiyor. Yoksulluk ve çaresizlik kıskacındaki milyonlar “zorunlu kamulaştırma” adı altında topraklarına çökülmesine itiraz ediyor. Tarım arazilerine, yüzlerce yıllık zeytinliklere binalar dikmek isteyenlere karşı mücadele ediyor. Devletin en azından depremden etkilenen evlerinin yapı denetim masraflarını karşılamasını bekliyor. Yani aradan geçen iki yıla rağmen, milyonlar anayasasında sosyal hukuk devleti yazan bir ülkenin yurttaşları olarak en temel haklarını istiyor. Son söz olarak buradan depremzedeler başta olmak üzere tüm halkımıza sesleniyoruz. Depremlerin, sellerin, doğa olaylarının binlercemizi yaşamdan koparan birer felakete dönüştürüldüğü, bizim payımıza her seferinde acıların, yıkımların düştüğü, ekmeğimizin her geçen gün küçüldüğü, haklarımızın, özgürlüklerimizin ortadan kaldırıldığı bu bozuk düzende sağlam çark olmaz. İnsana, emeğe, doğaya düşman bu bozuk düzene, bu köhne sisteme karşı emek ve demokrasi mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Kaybettiğimiz tüm vatandaşlarımızı bir kez daha sevgiyle, saygıyla anıyoruz. Depremzede kardeşlerimizle 6 Şubat depreminin ilk gününden itibaren başlattığımız dayanışmamızı büyütmeye, acılarımızı paylaşmaya, yaralarımızı hep birlikte sarmaya devam edeceğiz.”