Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

RUHSAL HASTALIKLAR..!

Bugün adları ne olursa

Bugün adları ne olursa olsun, (okb, otizm, bipolar, psikoz, şizofreni…) ruhsal hastalıklarla ilgili, bilimin devrim yaratan buluşları olduğunu düşünmüyorum…
Daha çok semptomlara (belirtilere) yönelik tedavi şeklinden öteye gidemediğini üzülerek görmekteyiz..!
Geçmişle bugünü kıyasladığımızda, belki, ilaçlar olarak bir ilerleme kaydedilmiş görünse de, bu tür ilaçların tüm bireylerde aynı etkiyi yapmadığına da tanıklık etmekteyiz..!
Özellikle de bipolar, şizofreni ve majör depresyonla boğuşan bireylerin durumları içler acısıdır…
Bu bireyler sadece kendi yaşamlarını değil, en az iki kişilik yaşamı da tüketebilmektedir…
Çünkü sürekli olarak bu bireylerin önünden arkasından desteğin bırakılmaması şarttır…

Ruhsal hastalıkların en çok görüldüğü yaş aralığı, genellikle ergenlik yılları ile orta yetişkinlik yıllarıdır…
Bilim insanlarının tıkanıp kaldığı bir konudur…
Vücudun kimyasını çözememenin çaresizliği..!
Bilinen tek şey, bu tür rahatsızlıkların genetiksel ve çevresel faktörlerle bağlantılı olduğunu ileri sürmeleridir…
Deneme, yanılma yöntemiyle uygulanan tedaviler de, maalesef ki tam bir iyileşme sağlamamaktadır…
Bu tür hastalıklarla mustarip olan kişiler, bir taraftan topluma tutunmaya çalışırken, diğer taraftan toplumun yargılarından korunmak için iki kat çaba gösterirler…

Bu tür vakalara, “Ruh kanseri” yakıştırmasını yapanlar da vardır…
Fiziksel organ kanserlerinde kişi ya kanserini yener, ya da hayatını kaybeder…
Çoğunlukla erken tanı ve teşhisle, radyoaktif ve de medikal tedaviyle kanser hastalığını atlatmış olurlar…
Ruhsal hastalıklarda ise, kişilerin özel yaşantılarından tutun da sosyal yaşantıları hep bir kırılganlık içindedir…
Bu tür insanların yaşam motivasyonları ve de dirençleri sürekli olarak diplerdedir…
Toplum olarak bütün bunları bilerek, kişinin her gün yaşadığı ızdırabı tahmin ederek güzel yaklaşım sergilememiz çok önemlidir…
Yaftalamadan, incitmeden saygılı bir duruş sergilememiz davranış şeklimiz olmalıdır..
Unutmayalım ki, kimse bile isteye bu tarz bir rahatsızlığın yükünü kabullenmemiştir…
Ayrıca şunu da unutmamalıyız ki, bugün hoşgörüyle yaklaşmadığımız bir durumun, gün gelip yakamıza yapışmayacağının garantisini verebilir miyiz..?