Öncesinde köylüler, merhamet ve vicdan sahibi insanlardı…
Zengin ve burjuva sınıfıyla kıyaslandığında…
Orta direğin, yoksulun durumunu anlamayan şiş göbekli iş adamları filmlere de konu olmamış mıdır..(?)
İşçisinin hakkını gasp eden, yoksulun evini üç kuruşa kapıp gökdelen ve plazasını kondurmaya çalışan bencil kesim…
Bu zengin, burjuva kesimin merhametliye; yoksul kesimin ise merhametsize dönüştüğü gibi bir anlam kayması çıkmasın…
Zengini yine aynı yozlukta, acımasız, çıkarcı, emek sömürücü olarak devam etmektedir…
Konumuz, yoksul ailelerin merhametine ne olduğudur?
Vicdanlarına..(?)
Kültürel bir yozlaşma mı yaşadılar..(?)
“Köylü, milletin efendisidir.” derken, vicdanıyla, merhametiyle, çalışkanlığıyla, dürüstlüğüyle bilinmiyor muydu..(?)
Gelin görün ki, bugünkü köylü milleti ‘şark kurnazı’ olup çıkmıştır…
Süt alırsınız, yoğurt tutmaz..!
Peynir alırsınız, yağı olmaz..!
Yoğurt alırsınız, kaymak çıkmaz..!
Yumurta alırsınız, organik çıkmaz..!
Örnekleri çoktur…
Zirai tavuk yumurtasını tavuk pisliğine bulandırarak organik yumurta olarak satmalarından tutun da, nar ekşisine limon tuzu katmalarına kadar..!
Her şey bir kenara, asıl hazmedemediğim konu, hayvanlara karşı olan tutum ve davranışlarıdır…
Acımasızlıkları..!
Yazın sıcağında kapısının önüne gelen kedi veya köpeğe bir tas su vermek şöyle dursun, taş ve sopayla kovalayarak göstermiş oldukları acımasızca tutumları…
Kapısına gelen karnı sırtına dayanmış zavallı hayvana, sırf alışmasın diye yemek artıklarını dahi çok gören, zihniyet sahibi merhametsiz insanlar..!
Ne oldu size böyle..(?)
Ne zaman bu kadar acımasız oldunuz..(?)
Bu nedenle köylülere olan bakış açım da aynı oranda hızla değişim göstermiştir…
Yaşama adapte olacaksınız diye, küçük hesaplar yapmanın, insanlığınızı yitirmenin anlamı var mıdır sizce..(?)
Her bir canlıya ayrı özen gösterip, kuşunu, kurdunu besleyen o gönül insanına ne oldu..(?)
Akşam olduğunda komşunuzla birlikte katığınızı, azığınızı paylaştığınız güzel günlerinize..(?)

