Yapılan bir sosyal deneyde dünyaca ünlü bir müzisyen olan Joshua Bell, metroda 45 dakika boyunca kemanıyla en karmaşık parçalardan birini çalar…
Yanına sadece birkaç kişi gelir biraz dinler ve bahşişlerini bırakıp giderler…
Toplamda 30 dolar para bırakılmıştır ünlü müzisyene…
Oysa ki bu deneyden iki gün önce, vermiş olduğu konserle kapalı gişe sahne almış ve adam başı biletler 100 dolardan satılmıştı…
Bu durumu anlatan kişi, son söz olarak şunu ifade eder…
“Fark ettiniz mi..(?) Mevzu, tamamen bulunduğunuz ortam. Hakkettiği yerde olmayan, hak ettiği değeri alamayan milyonlarca insan var. ”
Gerçekten de öyle değil midir..(?)
Milyonlarca yetenekli insan, tanınmadığı için, elinden tutan olmadığı için körelip gitmiştir zaman içinde…
Yalnızca tanınmak da yeterli değildir, bulunduğunuz ortam da çok önemlidir…
Körler diyarında gökkuşağından bahsedemezsiniz…
Çöller ülkesinde de mavi sulardan…
Hayatında kitap yüzü açmamış kişilere masal dahi anlatamazsınız..
Fırça görmemiş kişilere tablonuzun değerini gösteremezsiniz…
Resim demişken, Picasso’nun kendine özgü, yüz organlarını farklı yerlerde resmetmesi nedeniyle, “Normal çizim yapamıyor musun..(?)” diye eleştiren kişi için Picasso, yere buğday başağı çizer…
O kadar çok gerçekçi durur ki, bir tavuk gelip yerdeki resmi gagalayarak yemek ister…
Eleştiren kişi, “Böyle güzel çiziyor isen niçin tablolarını da böyle çizmiyorsun..(?)” diye sorar…
Picasso, “Tablolarım tavuklara göre değil.” yanıtını verir…
Bazen de sizi yücelten, omuzları üstünde taşıyan güruh, gün gelir sizi değersizleştirmeye çalışmaz mı?
Özellikle de sinema sanatçılarında, bazen de ses sanatçılarında görürüz örneklerini…
Kişiler yaş aldıklarında sanki tüm yetenekleri silinip gitmiş gibi muamele görürler…
Veya önceki yeteneklerini icra edemedikleri için saygı duyulmazlar…
İster ülkemizde olsun isterse başka ülkelerde, bu insanların sokaklara düşmüş veya meteliksiz kalmış hallerini medyadan üzülerek görmez miyiz..(?)
Tarihi eserler gibi, bu insanların da koruma altına alınması gerektiğini düşünenlerdenim…

