SERDAR ERKAN
Prof. Dr. Yusuf İnandı’nın ‘Yolculuğum insan’ kitabının imza günü ve söyleşisine büyük ilgi gösterildi.
Prof. Dr. Yusuf İnandı’nın merakla beklenen ‘Yolculuğum İnsan’ adlı kitabının imza günü ve söyleşisi, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası Konferans salonunda gerçekleştirildi. Etkinlik, çok sayıda katılımcının ilgisini çekti. Programın moderatörlüğünü Mersin Barosu Önceki Dönem Başkanı Av. Bilgin Yeşilboğaz yaparken, söyleşi öncesinde Prof. Dr. Yusuf İnandı, katılımcılar için kitabını imzaladı. Kitabında insan hayatının anlam arayışı ve içe yolculuk temasını derinlemesine işlediğini belirten İnandı, eserin yazılış öyküsü ve ilham kaynakları hakkında da paylaşımlarda bulundu.
Etkinlikte, İnandı’nın kitabı üzerine yapılan sohbetin ardından, katılımcılar yazarla birebir iletişim kurarak kitabını imzalatıp sorularını yönelttiler. Okurların yanı sıra iş, siyaset ve sanat dünyasından yoğun katılımın olduğu etkinlikte, İnandı’nın eseri övgüler alırken, kitap üzerine fikir alışverişi yapıldı. Mersin Cemevi Başkanı Hasan Kılavuz da kitaptan aldığı notları salonda bulunanlar ile paylaşarak, kitabı soluksuz okuduğunu ve herkese tavsiye ettiğini söyledi.
“Yaşanan deneyimleri bir şekilde not alıyordum sonra bunları bir kitapta toplamam gerektiğini düşündüm.” diyen Prof.Dr. İnandı, “ Özellikle yaşamın anlamını sorgulamada insanların yaşama dair ayrı bir felsefesinin olması gerektiği konularda belli bir yaştan sonra bunu insan takip ediyor. Dolayısıyla bütün bu yaşadıklarımdan ilişkilerden toplumda böyle bir ihtiyaç duydum ve bu kitabı yazmaya karar verdim. Şimdi özellikle kitabın aslında isimlendirilmesinde de çok sıkıntı çektiğimizi söylemek isterim. Yani isim olarak ne olsun? Ne yapalım diye çok uğraştık. En son aslında burada onurlu erdemli kişilikli ahlaklı evrensel bir insan nasıl olmalı dediğimizde çok kapsayıcı bir isim olarak aslında “Yolculuğum insan” deme ihtiyacı duydum. Kitabın birinci bölümünde; İnsan kimdir? Yani insana ait insanın duasını ayet varsayımlar bilim insanları tarafından nasıl ortaya konuyor? Bu varsayımların insanın kişiliğine yansıması. Örneğin biri diyor ki insan doğursa kötüdür diyor işte kötülükler görmüş biri diyor insan doğuştan iyidir. İyimser görüş ve bunların kişilere yansıması nasıl oluyor? 1. Bölümde bunları konuştuk.” dedi.
İnandı şöyle devam etti;
“Bir başka bölümde ise insan ilişkilerinde kopmalara neden olan kırgınlıklara küskünlüklere neden olan boyutları ya da hani başlıkları ele aldık. Oradan iki tane başlık benim için çok daha ön plandaydı. Bir tanesi varsayımlara bağlı değerlendirmeler yapmak insanı Mutsuz eder Bir de değer vermediğiniz insanlarla mutlu olamazsınız dedim.Bizler aslında hangi inançtan hangi zümreden hangi etnik yapıdan ya da nereden gelirse gelsin insanların kendini değerli hissettiği kendine yüklediği anlamı bozacak ona zarar verecek bir şeyi elinden almamak gerekiyor. Yani bireyi içleştirirsek duvardan farklı olmaz. O nedenle bırakın insanlar hangi inançla hangi değerlerle yaşamak istiyorsa o şekilde yaşasın diye konuştuk oraya yazdık.İnsanların dünyaya geldikten sonra 3 tane genel görüş var. Bir grup insan var ki inançsız biri grupta yine insan var. İnançlı bir grup insan da var. Kafası karışık yani inanma ve inanma arasında karışık ama ben diyorum ki madem bu dünyaya geldik.Yaşamı anlamlandıracak bir şeyler yapmak gerekir diye düşünüyorum. Yani bunun için bazen hedeflerimizin olması gerektiğini orada ifade ettik. O nedenle ben maddi hedeflerin yanında manevi hedeflerinde olması gerektiğini düşünüyorum. İnsanın yaşamını anlamlı kılacak. Bazı şeylerin olması gerektiğini de düşünüyorum. Ben de o yüzden diyorum ki. Yaşamımızda başkalarının mutlu etmenin mutluluğunu da yaşamak gerekir diye düşünüyorum. Yani sadece hayatımızı başkalarının mutlu etmek üzerine kurgulamayalım ama başkalarını mutlu etmekten mutlu olabiliyorsak işte o zaman gerçek anlamda bir birey olabiliriz. Gerçek anlamda kendini gerçekleştirmiş. Bir insan olabiliriz diye düşünüyorum.”