Anamur Lisesinde göreve başlayan Gazi Öğretmenin göreve başladığı yıllarda ülke genelinde sol içerikli birçok dergi yayımlanıyormuş…
Okullara girmesi yasak olan dergileri bazı öğretmenler el altından öğrencileri dağıtıyor, öğrenciler bu dergilerden edindiği bilgilerle özellikle Gazi Öğretmenin dersine karşı cephe almaya çalışıyorlarmış…Bu dergilerden biri Varlık dergisiymiş…Bu dergi Millî Eğitim Bakanlığınca yasaklanmasına rağmen okulda öğrencilere el altından bedava dağıtılıyormuş…
Okul idaresi de bu faaliyetleri durduramıyormuş…
Gazi Öğretmen her ay çıkan Varlık dergisini muntazaman alıyor, içeriğini inceliyor ve öğrencilerine ders aralarında dergi adı vermeden o fikirlerin yanlışlığını anlatıyormuş…
Bu defa bazı öğrenciler Gazi Öğretmenden edindikleri bilgileri dergiyi dağıtan öğretmenlere iletiyor ve bedava olmasına rağmen dergiyi almamaya başlıyorlarmış.
Sol tandanslı öğretmen arkadaşları bu durumdan tedirgin olmaya başlamışlar ve taktikleri tutmamış…
Gazi Öğretmen hiçbir arkadaşını rencide etmemeye de özen gösteriyormuş…Özellikle her teneffüste öğretmen odasında bulunmaya ve bir ders önce sınıfta dersinin içeriği aleyhinde konuşmalar yapan arkadaşlarına çay ısmarlamayı ve yanına oturup sohbet etmeyi sürdürüyormuş…
Olaylar Gazi öğretmenin dersinin dışındaki diğer derslere de yansımış…Mesela Tarih öğretmeni öğretmenler odasına geliyor, elindeki kitabı masaya atıyor ve “öğrencilere tarihini inkâr ettiriyorlar…Fizik dersinde tarih mi anlatılır?” diye dert yanıyormuş…
Aynı branştan öğretmenlerin derste anlattıkları da birbirinden farklı oluyormuş…Öğretmen arkadaşları da kendi ardalarında adeta psikolojik savaşa giriyorlarmış…Öğrenciler de öğretmenler arasında bölüşülmüş durumlara gelmiş…
Özellikle sol görüşlü öğretmenler sağ görüşlü olarak bilinen öğrencilere de not vermemeye başlamış…Bu durumlar öğrenci velilerine de yansıyormuş…
Gün geçmiyormuş ki çarşıda pazarda öğretmenlerle münakaşa yapan veli olmasın…Hatta veliler okula kadar, öğretmenler odasına kadar geliyorlarmış…Gazi Öğretmen pek çok velinin öğretmenlerle münakaşalarına şahit oluyormuş…
Okula sık-sık soruşturma için müfettişler gelir olmuş…Yapılan her teftiş sonunda 1-2 arkadaşının başka illere tayini çıkıyormuş…Bu durum yıllar yılı devam etmiş… Sağ-sol kavgaları okuldan çevreye, çevreden okula yayılmaya başlamış…
Bir ara olaylar o kadar çığırından çıkmış ki sol görüşlü olarak bilinen sayın Ahmet Şen isimli öğretmen okul bahçesinde sağ görüşlü öğretmen sayın Mehmet Ballı ’ya zincirle saldırmış ve aynı sertlikle karşılık görmüş, olaya öğrenciler de karışmış…
Bütün bu karmaşalar arasında Gazi Öğretmen bütün sınıflara derse girdiği için öğrencilerle birebir konuşmalar yapıyor ve olaylara karışma eğiliminde olanları ikna etmeye çalışıyormuş… Sol gruptaki öğrencilerin fikir yanlışlığı içinde olduklarını anlatarak ve sağ grupta olanları sükunete davet ederek…
Anamur Lisesinde görev yaptığı sürece Sağ-Sol ayırımı yapmadan her öğrenciye ilgi alanı içinde yaptığı birebir görüşmeleri ve sınıf içindeki ders anlatım nedeniyle vatanını ve milletini seven, çevresiyle barışık binlerce öğrenci yetiştirmiş…
Anamur Lisesinde çalıştığı sürece Gazi Öğretmeni en çok çalışmaya sevk eden nedenlerden biri de Yeşilay kolu olmuş…Her yıl Yeşilay kolu Gaz Öğretmene veriliyormuş…Derste anlatamadıklarını Yeşilay vasıtasıyla tüm öğrencilerine aktarabiliyormuş….
Yeşilay kolu için özel olarak 1×1,5 ebadında ayaklı ve camlı bir pano yaptırmış… Her hafta pazartesi günleri bu Pano ’da yazılanları değiştiriyormuş…Ayda 4-5 defa adeta duvar gazetesi çıkarıyormuş…
O zamanlarda Yeşilay’ın yayın organı olarak genel merkezin hazırladığı Yeşilay dergisi ve Mavi Kırlangıç dergileri çıkıyormuş…
Her sınıftan seçilen 1’er öğrenci yani toplam 30 öğrenci de bu pano / duvar Gazetesi’nin çıkarılışına yardımcı oluyormuş…Öyle ki okulun giriş kapısına koyduğu panodaki yazıları okumak için her pazartesi adeta izdiham yaşanıyormuş…Bunlar gerçekten el yazısıyla yazılmış hepsi birbirinden güzel makale, fıkra, hikâye ve karikatürlermiş…
Bir gün okul müdürü sayın Süleyman Aydın dersten Gazi Öğreteni odasına çağırtmış…Gazi Öğretmen Öğrencilere ödev verip odasına gitmiş…
Sayın Süleyman Aydın okulda öyle bir otorite sağlamış ki sabahleyin okulun bahçe kapısından göründüğü zaman bütün öğretmen ve öğrenciler adeta kendisine selam dururmuş…
Öğretmenler, öğrenciler ve öğrenci velileri tarafından sevilen ve sevecen bir müdürmüş…Yaz aylarında yaylaya Gülnar ilçesine gidermiş…Kendisi Gülnar’laymış…
Gazi Öğretmenlerin yaylaları da Gülnar’mış… Sayın Süleyman Aydın Gülnar’da Gazi Öğretmenin babasıyla da ahbaplık kurmuş…Gazi Öğretmenin babasını çok severmiş…Babası da onu çok severmiş…
Gazi Öğretmen odasına girdiği zaman çay söylemiş…Okul müdürü ile Gazi Öğretmen çaylarını yudumlarken kapı açılmış ve Yeşilay panosu kapıdan görünmüş…Çok kısa boylu bir hademe varmış… Hademe panonun arkasında kalmış, görünmüyormuş…Hademeden daha büyük olan Panoyu getirilip önlerine koymuş…
Okul müdürü hademeye önceden Gazi Öğretmen içeriye girdikten sonra Panoyu getirmesini tembihlemiş…Bütün öğretmen ve öğrencilerin derste olduğu bir saati seçmiş…
O hafta Yeşilay haftasıymış ve Gazi Öğretmen Yeşilay gazetesini evinde iki gece uğraşarak çok güzel hazırlamış…Bütün yazıları kendi el yazısıyla yazmış…Hem de yazım kurallarına çok dikkat ederek…
Okul Müdürü bir yer göstermiş; “Bu yazı nedir? Diye sormuş…Gazi Öğretmen demiş ki: “Su, ateş, Türk…Üçünden ürk…”
Okul müdürü başka bir yazı göstererek “bu nedir?” diye sormuş…Gazi Öğretmen demiş ki; “İçki bütün kötülüklerin anasıdır…”
Bir karikatür gösterip anlamını sormuş…Gazi Öğretmen onu da izah etmeye çalışmış…Sayın Süleyman Aydın zile basmış, hademeyi çağırmış ve panoyu yerine koymasını istemiş…
Bu kadar boş zamanı ve performansı nereden bulduğunu sormuş…Gazi Öğretmen de “İnancımı yaşıyorum…” demiş…Daha önceden İslam Medeniyetinde yazdığını da biliyormuş…
Gaz Öğretmen bakmış gözünden 2 damla gözyaşı akmış…Okul müdürü kalkmış…Bir baba şefkatiyle Gazi Öğretmenin alnından öpmüş…Tek kelime söylemeden eliyle çıkmasını işaret etmiş…
Gazi Öğretmen bir de bakmış ki iki damla göz yaşı onlarca damla olmuş…Gazi Öğretmen çok duygulanmış…Dışarı çıktığı zaman hademe önünü kesmiş…” Ne oldu?’’ Diye sormuş…
Gazi Öğretmenin elinden tutmuş hademe odasına götürmüş ve şunları anlatmış:
Meğer o gece sayın Süleyman Aydın evine gitmemiş, okulda kalmış…Sabahleyin okulun açılmasına 1 saat kala temizlik yapmak için okula gelen hademe onu Yeşilay gazetesini incelerken bulmuş…
Hizmetçi temizliği bitirdiği halde hala Yeşilay’ı inceliyormuş…Öğrenciler okula gelmeye başlayınca da odasına kapanmış…Gazi Öğretmeni ikinci saatte dersten çağırıncaya kadar da odasından çıkmamış…
Gazi Öğretmeni çağırtacağında da Gazi Öğretmenin yanına girmesinden sonra panoyu odasına getirmesini tembihlemiş…
Meğer Gazi Öğretmene sorduğu yazıları da okuyamamış. Gazi Öğretmenin kendine göre bir yazı stili varmış…Nesih, Tâli, Sülüs…Arapça ve Osmanlıca yazıların Türk alfabesine yansımasını yapıyormuş…İşte okuyamadıkları oymuş…
O günden sonra sağ sol kavgalarının devam ettiği dönemlerde bile sınıf içinde çıkarılan duvar gazetelerini tek-tek inceleten ve pek çoğunu yayınlatmayan okul müdürü sayın Süleyman Aydın okuldan ayrılıncaya kadar Gazi Öğretmenin çıkardığı Yeşilay gazetesinin noktası virgülüne kadar incelemeden yayınına izin vermiş…
Gazi Öğretmen de Yeşilay Kolu yönetmeliğine uygun biçimde millî değerlere bağlı, vatan, millet bayrak sevgisiyle dolu Yeşilay gazetesini çıkarmaya devam etmiş…
( devam edecek )
Okullara girmesi yasak olan dergileri bazı öğretmenler el altından öğrencileri dağıtıyor, öğrenciler bu dergilerden edindiği bilgilerle özellikle Gazi Öğretmenin dersine karşı cephe almaya çalışıyorlarmış…Bu dergilerden biri Varlık dergisiymiş…Bu dergi Millî Eğitim Bakanlığınca yasaklanmasına rağmen okulda öğrencilere el altından bedava dağıtılıyormuş…
Okul idaresi de bu faaliyetleri durduramıyormuş…
Gazi Öğretmen her ay çıkan Varlık dergisini muntazaman alıyor, içeriğini inceliyor ve öğrencilerine ders aralarında dergi adı vermeden o fikirlerin yanlışlığını anlatıyormuş…
Bu defa bazı öğrenciler Gazi Öğretmenden edindikleri bilgileri dergiyi dağıtan öğretmenlere iletiyor ve bedava olmasına rağmen dergiyi almamaya başlıyorlarmış.
Sol tandanslı öğretmen arkadaşları bu durumdan tedirgin olmaya başlamışlar ve taktikleri tutmamış…
Gazi Öğretmen hiçbir arkadaşını rencide etmemeye de özen gösteriyormuş…Özellikle her teneffüste öğretmen odasında bulunmaya ve bir ders önce sınıfta dersinin içeriği aleyhinde konuşmalar yapan arkadaşlarına çay ısmarlamayı ve yanına oturup sohbet etmeyi sürdürüyormuş…
Olaylar Gazi öğretmenin dersinin dışındaki diğer derslere de yansımış…Mesela Tarih öğretmeni öğretmenler odasına geliyor, elindeki kitabı masaya atıyor ve “öğrencilere tarihini inkâr ettiriyorlar…Fizik dersinde tarih mi anlatılır?” diye dert yanıyormuş…
Aynı branştan öğretmenlerin derste anlattıkları da birbirinden farklı oluyormuş…Öğretmen arkadaşları da kendi ardalarında adeta psikolojik savaşa giriyorlarmış…Öğrenciler de öğretmenler arasında bölüşülmüş durumlara gelmiş…
Özellikle sol görüşlü öğretmenler sağ görüşlü olarak bilinen öğrencilere de not vermemeye başlamış…Bu durumlar öğrenci velilerine de yansıyormuş…
Gün geçmiyormuş ki çarşıda pazarda öğretmenlerle münakaşa yapan veli olmasın…Hatta veliler okula kadar, öğretmenler odasına kadar geliyorlarmış…Gazi Öğretmen pek çok velinin öğretmenlerle münakaşalarına şahit oluyormuş…
Okula sık-sık soruşturma için müfettişler gelir olmuş…Yapılan her teftiş sonunda 1-2 arkadaşının başka illere tayini çıkıyormuş…Bu durum yıllar yılı devam etmiş… Sağ-sol kavgaları okuldan çevreye, çevreden okula yayılmaya başlamış…
Bir ara olaylar o kadar çığırından çıkmış ki sol görüşlü olarak bilinen sayın Ahmet Şen isimli öğretmen okul bahçesinde sağ görüşlü öğretmen sayın Mehmet Ballı ’ya zincirle saldırmış ve aynı sertlikle karşılık görmüş, olaya öğrenciler de karışmış…
Bütün bu karmaşalar arasında Gazi Öğretmen bütün sınıflara derse girdiği için öğrencilerle birebir konuşmalar yapıyor ve olaylara karışma eğiliminde olanları ikna etmeye çalışıyormuş… Sol gruptaki öğrencilerin fikir yanlışlığı içinde olduklarını anlatarak ve sağ grupta olanları sükunete davet ederek…
Anamur Lisesinde görev yaptığı sürece Sağ-Sol ayırımı yapmadan her öğrenciye ilgi alanı içinde yaptığı birebir görüşmeleri ve sınıf içindeki ders anlatım nedeniyle vatanını ve milletini seven, çevresiyle barışık binlerce öğrenci yetiştirmiş…
Anamur Lisesinde çalıştığı sürece Gazi Öğretmeni en çok çalışmaya sevk eden nedenlerden biri de Yeşilay kolu olmuş…Her yıl Yeşilay kolu Gaz Öğretmene veriliyormuş…Derste anlatamadıklarını Yeşilay vasıtasıyla tüm öğrencilerine aktarabiliyormuş….
Yeşilay kolu için özel olarak 1×1,5 ebadında ayaklı ve camlı bir pano yaptırmış… Her hafta pazartesi günleri bu Pano ’da yazılanları değiştiriyormuş…Ayda 4-5 defa adeta duvar gazetesi çıkarıyormuş…
O zamanlarda Yeşilay’ın yayın organı olarak genel merkezin hazırladığı Yeşilay dergisi ve Mavi Kırlangıç dergileri çıkıyormuş…
Her sınıftan seçilen 1’er öğrenci yani toplam 30 öğrenci de bu pano / duvar Gazetesi’nin çıkarılışına yardımcı oluyormuş…Öyle ki okulun giriş kapısına koyduğu panodaki yazıları okumak için her pazartesi adeta izdiham yaşanıyormuş…Bunlar gerçekten el yazısıyla yazılmış hepsi birbirinden güzel makale, fıkra, hikâye ve karikatürlermiş…
Bir gün okul müdürü sayın Süleyman Aydın dersten Gazi Öğreteni odasına çağırtmış…Gazi Öğretmen Öğrencilere ödev verip odasına gitmiş…
Sayın Süleyman Aydın okulda öyle bir otorite sağlamış ki sabahleyin okulun bahçe kapısından göründüğü zaman bütün öğretmen ve öğrenciler adeta kendisine selam dururmuş…
Öğretmenler, öğrenciler ve öğrenci velileri tarafından sevilen ve sevecen bir müdürmüş…Yaz aylarında yaylaya Gülnar ilçesine gidermiş…Kendisi Gülnar’laymış…
Gazi Öğretmenlerin yaylaları da Gülnar’mış… Sayın Süleyman Aydın Gülnar’da Gazi Öğretmenin babasıyla da ahbaplık kurmuş…Gazi Öğretmenin babasını çok severmiş…Babası da onu çok severmiş…
Gazi Öğretmen odasına girdiği zaman çay söylemiş…Okul müdürü ile Gazi Öğretmen çaylarını yudumlarken kapı açılmış ve Yeşilay panosu kapıdan görünmüş…Çok kısa boylu bir hademe varmış… Hademe panonun arkasında kalmış, görünmüyormuş…Hademeden daha büyük olan Panoyu getirilip önlerine koymuş…
Okul müdürü hademeye önceden Gazi Öğretmen içeriye girdikten sonra Panoyu getirmesini tembihlemiş…Bütün öğretmen ve öğrencilerin derste olduğu bir saati seçmiş…
O hafta Yeşilay haftasıymış ve Gazi Öğretmen Yeşilay gazetesini evinde iki gece uğraşarak çok güzel hazırlamış…Bütün yazıları kendi el yazısıyla yazmış…Hem de yazım kurallarına çok dikkat ederek…
Okul Müdürü bir yer göstermiş; “Bu yazı nedir? Diye sormuş…Gazi Öğretmen demiş ki: “Su, ateş, Türk…Üçünden ürk…”
Okul müdürü başka bir yazı göstererek “bu nedir?” diye sormuş…Gazi Öğretmen demiş ki; “İçki bütün kötülüklerin anasıdır…”
Bir karikatür gösterip anlamını sormuş…Gazi Öğretmen onu da izah etmeye çalışmış…Sayın Süleyman Aydın zile basmış, hademeyi çağırmış ve panoyu yerine koymasını istemiş…
Bu kadar boş zamanı ve performansı nereden bulduğunu sormuş…Gazi Öğretmen de “İnancımı yaşıyorum…” demiş…Daha önceden İslam Medeniyetinde yazdığını da biliyormuş…
Gaz Öğretmen bakmış gözünden 2 damla gözyaşı akmış…Okul müdürü kalkmış…Bir baba şefkatiyle Gazi Öğretmenin alnından öpmüş…Tek kelime söylemeden eliyle çıkmasını işaret etmiş…
Gazi Öğretmen bir de bakmış ki iki damla göz yaşı onlarca damla olmuş…Gazi Öğretmen çok duygulanmış…Dışarı çıktığı zaman hademe önünü kesmiş…” Ne oldu?’’ Diye sormuş…
Gazi Öğretmenin elinden tutmuş hademe odasına götürmüş ve şunları anlatmış:
Meğer o gece sayın Süleyman Aydın evine gitmemiş, okulda kalmış…Sabahleyin okulun açılmasına 1 saat kala temizlik yapmak için okula gelen hademe onu Yeşilay gazetesini incelerken bulmuş…
Hizmetçi temizliği bitirdiği halde hala Yeşilay’ı inceliyormuş…Öğrenciler okula gelmeye başlayınca da odasına kapanmış…Gazi Öğretmeni ikinci saatte dersten çağırıncaya kadar da odasından çıkmamış…
Gazi Öğretmeni çağırtacağında da Gazi Öğretmenin yanına girmesinden sonra panoyu odasına getirmesini tembihlemiş…
Meğer Gazi Öğretmene sorduğu yazıları da okuyamamış. Gazi Öğretmenin kendine göre bir yazı stili varmış…Nesih, Tâli, Sülüs…Arapça ve Osmanlıca yazıların Türk alfabesine yansımasını yapıyormuş…İşte okuyamadıkları oymuş…
O günden sonra sağ sol kavgalarının devam ettiği dönemlerde bile sınıf içinde çıkarılan duvar gazetelerini tek-tek inceleten ve pek çoğunu yayınlatmayan okul müdürü sayın Süleyman Aydın okuldan ayrılıncaya kadar Gazi Öğretmenin çıkardığı Yeşilay gazetesinin noktası virgülüne kadar incelemeden yayınına izin vermiş…
Gazi Öğretmen de Yeşilay Kolu yönetmeliğine uygun biçimde millî değerlere bağlı, vatan, millet bayrak sevgisiyle dolu Yeşilay gazetesini çıkarmaya devam etmiş…
( devam edecek )