Gazi Öğretmen Sivas İlk Öğretmen okulunda öğretmenlik yaparken yaz sezonu bitmiş l969-1970 öğretim yılı başlamış…
Bu yıl da eşine arkadaşlık yapsın diye geçen yıl gelen yeğeni sevgili Fatma’nın yerine başka bir yeğeni sevgili Şayide gelmiş…Fatma annesinin adıymış…Sayide ise babaannesinin adıymış…Her ikisi de Sivas’a geldikleri zaman ilkokula bile gitmemişler…Onlar sayesinde Sivas’ta çok huzurlu günleri olmuş…
Okul yatılıymış ve 20 günde bir gece nöbeti tutuyormuş…Bu nöbetlerinde olsun, derse gittiği zamanlarda olsun eşi Habibe bu iki yeğeni sebebiyle çok rahat günler geçirmiş…Hala kendilerine minnettarmış…
İkinci yıl okulda rahat ve huzur varmış…Artık her öğretmen sadece dersine girip çıkıyormuş…Geçen yıllarda ise öğrenciler bazı öğretmenler tarafından örgütleniyor okul içi-okul dışı olaylarda öğrencileri maşa olarak kullanıyorlarmış…
Sağ-sol çatışmalarında öğrenciler arasında yaralanmalar bile oluyormuş…Olayları bastırmak üzere gelen polisler ise sol grup öğrenciler tarafından “Furuko” diye alaya alınıyor ve taşlanıyormuş…
Gazi Öğretmenin göreve başladığının ikinci yılı artık sağ-sol çatışması diye bir durum da kalmamış…Millî Eğitim Bakanlığının tavsiye ettiği kitapların dışında kitap da getirilip dağıtılmıyormuş…Tam bir eğitim öğretim seferberliği başlamış…
Okul gerçekten çok güzel bir atmosfere bürünmüş…Okul şehirden yaklaşık 2-3 kilometre uzakta Kabakyazı denilen bir yerdeymiş…Okul ile şehir arasında kız öğrencilerin eğitim gördüğü Sağlık Meslek Lisesi varmış…Askeri birlik de Kabakyazı’daymış…
1970’li yıllarda Sivas adeta bir kültür şehri olmuş…Okullar arası sportif ve kültürel ağırlıklı yarışmalarda artık hiç kavga olmuyormuş…
Dışardan gelen tiyatro grupları hep milli duyguları okşayan piyesler sergiliyorlarmış…Sivas’ta şiir günleri bile tertiplenir olmuş…
Her defasında şiir günlerinde sayın Yavuz Bülent Bakiler salonda Sivas ile ilgili şiirlerini okurken salon alkıştan inliyormuş…
Gazi Öğretmen aynı zamanda Sivas İmam Hatip Lisesine, Behrampaşa ortaokuluna da derslere gitmeye başlamış…Bu okullar İlk Öğretmen okuluyla neredeyse kardeş okullar olmuş…
Öyle ki bir Ramazan günü İlk Öğretmen okulu öğrencileri okulda teravih namazı kılmak için okul idaresine müracaatta bulunmuşlar…
Okul idaresi mevzuat nedeniyle “boş oda yok” demiş fakat öğrenciler revir ’in bitişiğindeki boş bir odayı temizlemişler…Teravih Namazı kılmak için sergi gerekli olmuş…
Gazi Öğretmen Sivas müftülüğü ve İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü ile irtibata geçmiş 1 gün içinde temiz halı sergiler sağlamış…Öğrenciler odaya halılar sermişler namaz kılacak yer haline getirmişler…
İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden namaz kıldıracak ve müezzinlik yapacak öğrenciler ayarlanmış ve okulda tarihinde lk teravih namazı kılınmış…İlk Öğretmen okulu tarihinde bu bir İlkmiş…Okul müdüründen izin alarak bu işi gerçekleştirmişler…
Ne yazık ki sonradan okul müdürü bu fikrinden dönmüş Gazi Öğretmeni çağırtarak: “Ben senin bu namaz kılınan odayı açtıramayacağını tahmin ederek usulen izin vermiştim…Birkaç gün içinde hem odayı, hem sergisini, hem de görevliyi ayarlayabileceğini tahmin etmiyordum. Ben bu namaz kılınan yeri kapatıyorum” demiş ve kapattırmış…
Müdür ince yapılı bir görünümdeymiş…Yani şişman değilmiş…Ertesi gün Sivas’ın yerel gazetesinin birinde Sayın avukat Yavuz Bülent Bakiler’in bir yazısı çıkmış…“Mescit kapatan okul müdürü…”diye…
Yazının bir bölümünde; “Şimdi o şişman göbeğindeki pantolonun kemeri üzerine başparmağını koyup bacak-bacak üstüne atıp sandalyende otururken mutlu musun…?” diyormuş.
Okul müdür tekrar Gazi Öğretmeni çağırtıp; “Bu durumu Yavuz Bülent Bakiler’e sen mi anlattın diye sorduğu zaman Gazi Öğretmen de “Siz zayıf bünyeli birisiniz…Oysa yazıda koca göbekten bahsediliyor…Ben sizi anlatsam sizi şişman olarak mı anlatacağım? Demiş…
Devir 27.10.1965’de 30. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran sayın Süleyman Demirel Hükümeti devriymiş…
Sağ görüşlü bir hükümetin iş başında olması da kendilerine moral veriyormuş…
1969-1970 Öğretim yılı buna benzer bazı olumsuzluklara da sahne olmuş…Yıl sonunda okul müdürlerinin de de tayini çıkmış…Onunla birlikte bazı sol görüşlü öğretmenler de müfettiş raporlarıyla okuldan uzaklaştırılmış…
Okul içinde ve dışında eğitim – öğretimle ilgili faaliyetleri devam ederken bu arada Gazi Öğretmen aynı zamanda İslam Medeniyetindeki “Sorunuz Söyleyelim” köşesini yönetmeye devam ediyormuş…
Mayıs-1969’da okullar tatil olmuş yaz tatiline girilmiş…Gazi Öğretmen yine elinde kitap dolu bavulları, eşi Habibe, yeğeni Sayide ile birlikte memleketi olan Anamur’un yolunu tutmuş…
Olaylı geçen düğününde meydana gelen terör olayını çözmek, gerekirse kanuni yollara başvurmak, yaz tatilini geçirmek ve İslam Medeniyetine gelen ve dosya halinde kendisine ulaştırılan soruları cevaplandırmak üzere Anamur’a gelmiş…
Haziran-Temmuz-Ağustos’ta üç ay içinde Terör olayı ailesinin geniş çabaları sonucu neticelenmiş ve Gazi Öğretmenin herhangi bir işlem yapmasına gerek kalmamış…
Yaz tatiline Gülnar ilçesine gitmişler…Babası orada 10 dönüm elma bahçesi yapmış…Bahçeyi sulamak için 4 tane kuyu açtırmış hatta birbirine yakın olan iki kuyuyu tünel açarak yer altından birbirine bağlamış.
Gazi Öğretmen eşiyle birlikte hem bahçe işlerinde ailesine yardım ediyor, zaman-zaman çocukluğunun geçtiği “çok oluk”ve “tersekan” yaylalarına gidip geliyorlar tatilin keyfini çıkarıyorlar hem de Mecmuaya gönderilecek soruları hazırlıyormuş…
Haziran-1969 tarihinde yayımlanan mecmuada Burdur’dan sayın İsmail Özcan, Ankara’dan sayın Mehmet Yener, Kurşunlu Bayramören Nahiyesinden sayın Ahmet Melanlıoğlu, Afyondan sayın Yusuf Hüsrevağlu, İstanbul’dan sayın Necmeddin Turinay, Rize’den sayın Muammer Korkmaz, İstanbul Şehremininden sayın Mevlüt Güngör, Konya’dan sayın Mehmet Eryılmaz, Çanakkale Bayramiç kazasından sayın Ramazan Eren, Kayseri’den sayın M.K.Özsoy, Aydın’dan sayın Salih Akçakoca’nın sorularını cevaplandırmış…
Yaz tatilini eşiyle birlikte Gülnar İlçesinde geçiriyormuş…
15 Haziran 1969’da İslam Medeniyeti mecmuasında yayımlanan cevapları İstanbul’a “özel ulak”la Gülnar’dan göndermiş…Gülnar İlçesi tıpkı Anamur gibi İçel İl’ine bağlı bir ilçe…
Gazi Öğretmenlerin yaylası “Çok oluk” yaylası iken Teröristlerce “çok oluktaki evleri de yakılmış, babası yayla olarak Gülnar’ı seçmiş…
Gülnar’ın tarihi çok eskilere dayanmaktaymış…
Denize 15 kilometre uzaklıkta bulunan Meydancık Kalesi eski Gülnar’ın simgesi olmuş…Kale Gülnar’a 10 kilometre uzaklıktaymış…
Gülnar’ın tarihi Hititlere kadar uzanıyormuş…Gülnar’ın bulunduğu sahaya tarihte ilk zamanlar “Taşlık Klikya” denmişken sonradan Gülnar Fenikelilerin eline geçince buraya “Dağlık Klikya” denmeye başlamış…
Gülnar’da Romalılar, Bizanslılar da hüküm sürmüş…Gülnar Hatun” Gülnar’ın çehresini değiştirmiş…
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Türkmen’ler Gülnar’ı yurt edinmiş…
Gilindire (yeni adıyla Aydıncık) Gülnar’ın İlçe merkezi iken 9 Mart 1912’de İngiliz bayrağı çeken bir Yunan gemisi Gilindire’yi topa tutmuş, bunun üzerine İlçe Merkezi Gülnar olmuş…
( devam edecek )
Bu yıl da eşine arkadaşlık yapsın diye geçen yıl gelen yeğeni sevgili Fatma’nın yerine başka bir yeğeni sevgili Şayide gelmiş…Fatma annesinin adıymış…Sayide ise babaannesinin adıymış…Her ikisi de Sivas’a geldikleri zaman ilkokula bile gitmemişler…Onlar sayesinde Sivas’ta çok huzurlu günleri olmuş…
Okul yatılıymış ve 20 günde bir gece nöbeti tutuyormuş…Bu nöbetlerinde olsun, derse gittiği zamanlarda olsun eşi Habibe bu iki yeğeni sebebiyle çok rahat günler geçirmiş…Hala kendilerine minnettarmış…
İkinci yıl okulda rahat ve huzur varmış…Artık her öğretmen sadece dersine girip çıkıyormuş…Geçen yıllarda ise öğrenciler bazı öğretmenler tarafından örgütleniyor okul içi-okul dışı olaylarda öğrencileri maşa olarak kullanıyorlarmış…
Sağ-sol çatışmalarında öğrenciler arasında yaralanmalar bile oluyormuş…Olayları bastırmak üzere gelen polisler ise sol grup öğrenciler tarafından “Furuko” diye alaya alınıyor ve taşlanıyormuş…
Gazi Öğretmenin göreve başladığının ikinci yılı artık sağ-sol çatışması diye bir durum da kalmamış…Millî Eğitim Bakanlığının tavsiye ettiği kitapların dışında kitap da getirilip dağıtılmıyormuş…Tam bir eğitim öğretim seferberliği başlamış…
Okul gerçekten çok güzel bir atmosfere bürünmüş…Okul şehirden yaklaşık 2-3 kilometre uzakta Kabakyazı denilen bir yerdeymiş…Okul ile şehir arasında kız öğrencilerin eğitim gördüğü Sağlık Meslek Lisesi varmış…Askeri birlik de Kabakyazı’daymış…
1970’li yıllarda Sivas adeta bir kültür şehri olmuş…Okullar arası sportif ve kültürel ağırlıklı yarışmalarda artık hiç kavga olmuyormuş…
Dışardan gelen tiyatro grupları hep milli duyguları okşayan piyesler sergiliyorlarmış…Sivas’ta şiir günleri bile tertiplenir olmuş…
Her defasında şiir günlerinde sayın Yavuz Bülent Bakiler salonda Sivas ile ilgili şiirlerini okurken salon alkıştan inliyormuş…
Gazi Öğretmen aynı zamanda Sivas İmam Hatip Lisesine, Behrampaşa ortaokuluna da derslere gitmeye başlamış…Bu okullar İlk Öğretmen okuluyla neredeyse kardeş okullar olmuş…
Öyle ki bir Ramazan günü İlk Öğretmen okulu öğrencileri okulda teravih namazı kılmak için okul idaresine müracaatta bulunmuşlar…
Okul idaresi mevzuat nedeniyle “boş oda yok” demiş fakat öğrenciler revir ’in bitişiğindeki boş bir odayı temizlemişler…Teravih Namazı kılmak için sergi gerekli olmuş…
Gazi Öğretmen Sivas müftülüğü ve İmam Hatip Lisesi Müdürlüğü ile irtibata geçmiş 1 gün içinde temiz halı sergiler sağlamış…Öğrenciler odaya halılar sermişler namaz kılacak yer haline getirmişler…
İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden namaz kıldıracak ve müezzinlik yapacak öğrenciler ayarlanmış ve okulda tarihinde lk teravih namazı kılınmış…İlk Öğretmen okulu tarihinde bu bir İlkmiş…Okul müdüründen izin alarak bu işi gerçekleştirmişler…
Ne yazık ki sonradan okul müdürü bu fikrinden dönmüş Gazi Öğretmeni çağırtarak: “Ben senin bu namaz kılınan odayı açtıramayacağını tahmin ederek usulen izin vermiştim…Birkaç gün içinde hem odayı, hem sergisini, hem de görevliyi ayarlayabileceğini tahmin etmiyordum. Ben bu namaz kılınan yeri kapatıyorum” demiş ve kapattırmış…
Müdür ince yapılı bir görünümdeymiş…Yani şişman değilmiş…Ertesi gün Sivas’ın yerel gazetesinin birinde Sayın avukat Yavuz Bülent Bakiler’in bir yazısı çıkmış…“Mescit kapatan okul müdürü…”diye…
Yazının bir bölümünde; “Şimdi o şişman göbeğindeki pantolonun kemeri üzerine başparmağını koyup bacak-bacak üstüne atıp sandalyende otururken mutlu musun…?” diyormuş.
Okul müdür tekrar Gazi Öğretmeni çağırtıp; “Bu durumu Yavuz Bülent Bakiler’e sen mi anlattın diye sorduğu zaman Gazi Öğretmen de “Siz zayıf bünyeli birisiniz…Oysa yazıda koca göbekten bahsediliyor…Ben sizi anlatsam sizi şişman olarak mı anlatacağım? Demiş…
Devir 27.10.1965’de 30. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran sayın Süleyman Demirel Hükümeti devriymiş…
Sağ görüşlü bir hükümetin iş başında olması da kendilerine moral veriyormuş…
1969-1970 Öğretim yılı buna benzer bazı olumsuzluklara da sahne olmuş…Yıl sonunda okul müdürlerinin de de tayini çıkmış…Onunla birlikte bazı sol görüşlü öğretmenler de müfettiş raporlarıyla okuldan uzaklaştırılmış…
Okul içinde ve dışında eğitim – öğretimle ilgili faaliyetleri devam ederken bu arada Gazi Öğretmen aynı zamanda İslam Medeniyetindeki “Sorunuz Söyleyelim” köşesini yönetmeye devam ediyormuş…
Mayıs-1969’da okullar tatil olmuş yaz tatiline girilmiş…Gazi Öğretmen yine elinde kitap dolu bavulları, eşi Habibe, yeğeni Sayide ile birlikte memleketi olan Anamur’un yolunu tutmuş…
Olaylı geçen düğününde meydana gelen terör olayını çözmek, gerekirse kanuni yollara başvurmak, yaz tatilini geçirmek ve İslam Medeniyetine gelen ve dosya halinde kendisine ulaştırılan soruları cevaplandırmak üzere Anamur’a gelmiş…
Haziran-Temmuz-Ağustos’ta üç ay içinde Terör olayı ailesinin geniş çabaları sonucu neticelenmiş ve Gazi Öğretmenin herhangi bir işlem yapmasına gerek kalmamış…
Yaz tatiline Gülnar ilçesine gitmişler…Babası orada 10 dönüm elma bahçesi yapmış…Bahçeyi sulamak için 4 tane kuyu açtırmış hatta birbirine yakın olan iki kuyuyu tünel açarak yer altından birbirine bağlamış.
Gazi Öğretmen eşiyle birlikte hem bahçe işlerinde ailesine yardım ediyor, zaman-zaman çocukluğunun geçtiği “çok oluk”ve “tersekan” yaylalarına gidip geliyorlar tatilin keyfini çıkarıyorlar hem de Mecmuaya gönderilecek soruları hazırlıyormuş…
Haziran-1969 tarihinde yayımlanan mecmuada Burdur’dan sayın İsmail Özcan, Ankara’dan sayın Mehmet Yener, Kurşunlu Bayramören Nahiyesinden sayın Ahmet Melanlıoğlu, Afyondan sayın Yusuf Hüsrevağlu, İstanbul’dan sayın Necmeddin Turinay, Rize’den sayın Muammer Korkmaz, İstanbul Şehremininden sayın Mevlüt Güngör, Konya’dan sayın Mehmet Eryılmaz, Çanakkale Bayramiç kazasından sayın Ramazan Eren, Kayseri’den sayın M.K.Özsoy, Aydın’dan sayın Salih Akçakoca’nın sorularını cevaplandırmış…
Yaz tatilini eşiyle birlikte Gülnar İlçesinde geçiriyormuş…
15 Haziran 1969’da İslam Medeniyeti mecmuasında yayımlanan cevapları İstanbul’a “özel ulak”la Gülnar’dan göndermiş…Gülnar İlçesi tıpkı Anamur gibi İçel İl’ine bağlı bir ilçe…
Gazi Öğretmenlerin yaylası “Çok oluk” yaylası iken Teröristlerce “çok oluktaki evleri de yakılmış, babası yayla olarak Gülnar’ı seçmiş…
Gülnar’ın tarihi çok eskilere dayanmaktaymış…
Denize 15 kilometre uzaklıkta bulunan Meydancık Kalesi eski Gülnar’ın simgesi olmuş…Kale Gülnar’a 10 kilometre uzaklıktaymış…
Gülnar’ın tarihi Hititlere kadar uzanıyormuş…Gülnar’ın bulunduğu sahaya tarihte ilk zamanlar “Taşlık Klikya” denmişken sonradan Gülnar Fenikelilerin eline geçince buraya “Dağlık Klikya” denmeye başlamış…
Gülnar’da Romalılar, Bizanslılar da hüküm sürmüş…Gülnar Hatun” Gülnar’ın çehresini değiştirmiş…
1071 Malazgirt Zaferinden sonra Türkmen’ler Gülnar’ı yurt edinmiş…
Gilindire (yeni adıyla Aydıncık) Gülnar’ın İlçe merkezi iken 9 Mart 1912’de İngiliz bayrağı çeken bir Yunan gemisi Gilindire’yi topa tutmuş, bunun üzerine İlçe Merkezi Gülnar olmuş…
( devam edecek )