Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

GAZİ ÖĞRETMEN ( 20 )

Konya Yüksek İslam Enstitüsü
Konya Yüksek İslam Enstitüsü ile İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünü bünyesine alan “Türkiye İslam Enstitüleri Talebe Federasyonu” diye bir Federasyon kurulmuş…
Konya Yüksek İslam Enstitüsü Yeni Ümit diye bir dergi çıkarıyormuş…
Federasyon bu derginin yayın haklarını da alarak bir dergi, bir mecmua çıkarmaya karar vermiş…1967 yılında Federasyon seçimleri yapılmış…
Adana’dan gelen arkadaşlarından aynı Üniversitede Dinler tarihi Profesörü olan sayın Cahit Baltacı da Federasyon yönetimine girmiş…
Federasyon başkanlığına Mahmut Özakkaş diye büyük sınıflardan bir öğrenci seçilmiş…
Yeni seçilen federasyon üyelerince bir şeyler yapılmalıymış…Günlerce karşılıklı fikir teatisinde bulunulmuş…
Öğrenciler Yüksek İslam Enstitülerinin isimlerinin değiştirilmesini veya İlahiyat fakültesine dönüştürülmesini istiyorlarmış…
Enstitü adının Üniversitedeki bir okula yakışmadığına inanıyorlarmış…Ortaöğretimdeki kız enstitülerinin adını çağrıştırdığını düşünüyorlarmış…
Bu isim değişikliği veya İlahiyat Fakültelerine dönüştürülme fikri benimsenmiş…
İsteklerini kime, nasıl duyuracaklarını düşünüyorlarmış…
Bir gazete, bir bülten veya bir dergi çıkarmak düşüncesi ile Konya Yüksek İslam Enstitüsünün çıkardığı Yeni Ümit dergisinden daha kapsamlı bir dergi çıkarılmasına karar verilmiş…
Başta sayın dekan olmak üzere, öğretim üyeleriyle görüşülmüş… Büyük sınıflardaki öğrenciler konuya duyarlı davranmışlar ve İSLAM MEDENİYETİ adıyla bir mecmua çıkarmaya karar verilmiş… Yazı ailesi de profesörlerden, öğretim üyelerinden tanınmış yazarlardan oluşturulmuş…
Gazi Öğretmen Mecmua çıkarma hazırlıkları hızla ilerlerken günlerce ne yapabileceğini düşünmüş…
Enstitüye girişimde kendisine yardımcı olan sayın Ahmet Davudoğlu FIKIH hocasıymış…
Fıkıh konularını da içine alan bir şeyler yapmalıymış…
Mecmuada çıkacak köşeler belirlenmiş:
İlahiyat,Tasavvuf,Tarih,Maarif,Hukuk,İktisat,Psikoloji,Sosyoloji,Dil,Edebiyat,Tıp,San’at,Neşriyat-Tenkit-Tahlil,Haber.
Fıkıh köşesi yokmuş…
Bugünkü gazetelerde görünen ve bilinen şekliyle soru cevap köşeleri o dönemdeki gazetelerde, mecmualarda, dergilerde pek yayımlanmıyormuş…
Gazi Öğretmen kendi kendime demiş ki; “Acaba ilk çıkan mecmuada bir ilan yapsak… Okuyucular mektupla soru sorsalar… Bu soruların cevabını yayımlasak…”
Bu fikrini Federasyon yönetimine ulaştırmış… İlgiyle karşılamışlar…
“Acaba bu görevi hangi profesöre veya öğretim üyemize versek… Bu külfetli işi kim üstlenebilir? Diye birbirlerine sormaya başalmışılar…
Gazi Öğretmen gayrı ihtiyari “ben…” demiş… Şaşırmışlar… Olacak iş miymiş? Bütün köşeler profesörler, öğretim üyeleri ve tanınmış yazarlar için açılmış…
Enstitünün 1-2-3 ve 4. sınıf öğrencilerinin hiçbirine tahsis edilmiş özel bir köşe yokmuş…
Günlerce önce müsvedde olarak hazırladığı ve elinin altında bulunan duyuruyu yazı işleri müdürü Cahit Baltacıya vermiş…. Yönetimi toplanmış ve duyuruyu okumuşlar…
Duyuruda şöyle yazıyormuş:
“SORUNUZ SÖYLEYELİM
Herkonuda,Sorunuz.Söyleyelim.İlahiyat-Tasavvuf-Maarif-Hukuk-İktisat-Psikoloji-Sosyoloji-Edebiyat-Tıp-San’at-Ahlak…mevzularında soracağınız sualleri, İSLAM MEDENİYETİ MECMUASI; Sorunuz söyleyelim sahifesinde en salahiyetli şahısların kalemlerinden size ulaştıracaktır.
Suallerinizi; İslam Medeniyeti Mecmuası, Sorunuz Söyleyelim sahifesi, Nuruosmaniye caddesi No-82/1.CAĞALOĞLU-İSTANBUL adresine yollayınız.”
Bu çok iddialı bir girişimmiş… Gazi öğretmen ‘’ Ben de bir şeyler yapmalıyım ‘’ diye düşünüyormuş…. Duyurunun yayımlanıp yayımlanmayacağını yönetime bir daha soramamış… Mecmuanın ilk sayısının çıkmasını beklemiş….
Mecmua yayımlanmış…Bir de bakmış ki duyuru aynen yayımlanmış….
…Ve o andan itibaren yaklaşık 6t0 yıldır yerel ve ulusal gazetelerde, dergilerde, radyolarda, internet sitelerinde devam eden “SORUNUZ SÖYLİYELİM” serüveni başlamış…
Gazi Öğretmen İslam Medeniyeti Mecmua ’sının yazı ailesine katılmış…
Mecmuanın yazı ailesinde kimler yokmuş ki…
Prof. Dr. Muhammed Hamidullah…Konya müftüsü Tahir Büyükkörükcü…Şair Halide Nusret Zorlutuna…Dr.Ahmet Suphi Fırat…M.Zekai Konrapa…Veli Ertan…Doç.Nureddin Topcu…Dr.Salih Tuğ…Faik Türkmen…Dr.Nejla Pekolcay…Dr.Asaf Ataseven…Dr.Gülsen Ataseven…Yücel Hekimoğlu…Doç.Dr.M.K.Bilginer…Prof.Ebu’l Hasan Ali Nedevi…Prof.Dr.Ali Nihat Tarlan…Rıza Tevfik…Mahir İz…Ord.Prof.Dr.Süheyl Ünver…Prof.Loure Vecela Vaglieri…Arif Nihat Asya…Mehmet Aydın…Mehmet Sofuoğlu…Ömer Kirazoğlu…Zuhuri Danışman…Prof.Dr. Faruk Kadri Timurtaş…Eczacı Uğur Derman…Prof.Ali Himmet Berki…Doç.Dr.Nihat Keklik…Ali Özek…İ.Samahattin Cem’le birlikte pek çok tanınmış yazar, öğretim üyesi, Profesör…
…Ve yüksek İslam Enstitüsü öğrencisi olarak sadece Gazi Öğretmen varmış…
Gazi Öğretmenin bu teşebbüsü çok iddialı ve o derece de zor bir teşebbüsmüş…
15 Kasım 1967 tarihinde ilk defa yayımlanan Sorunuz Söyleyelim köşesine de şöyle bir Takdimle başlamış…
“Aziz okuyucu Bu sahifede: Allah’ın lutf-u inayetiyle; Zihinlerinizi meşgul eden en ince, en girift, en çetrefil ilmi ve dini meselelerin hepsini, sadece kendi bilgilerimizle yetinmeyerek Kur’an-ı Kerim, Hadis-i Şeriflerin ışığı altında Ümmet ve kıyas-ı fukahaya göre ve içtihatları gözden geçirerek yazacak, bununla da yetinilmeyerek zamanımızın en alim, bilgin, fazıl, ilmiyle amil kimselere kontrol ettirerek sizlere takdim edeceğiz.
Gayemiz; Din-i Mübin-i İslam’ın bekası, Allah (C.C)’ın rızasını kazanmak, Müslüman kardeşlerimize yardımcı olabilmektir.
Sizlerden istirhamımız; Hiçbir kötü düşüncenin tesiri altında olmadan, polemiğe girmeden, Fıkıh, tasavvuf, Hukuk, maarif, ilahiyat, iktisat, psikoloji, sosyoloji, edebiyat, ahlak Tıp, sanat, aile…mevzularında zihninize takılan bütün soruları, kısa ve özlü olarak sormanız, her kul gibi bizlerin de hatalarımızın olacağını düşünerek en küçük hatalarımızda dahi bizi kardeşçe ikaz ve teşvik etmeniz olacaktır.
Gayret bizden, Tevfik ve Nusret Allahtan…”
Gazi Öğretmenin mecmua çalışmaları ile ilgili anılarına biraz ara vererek tekrar okula ilk başladığı yıllardan günlüğündeki bir anısını anlatmak istiyorum:
( devam edecek )