Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

‘Halka ve ASM Çalışanlarına Eziyet Olacak Yönetmeliği Geri Çekin!’

DENİZ KARAKUŞ Birinci basamak

DENİZ KARAKUŞ
Birinci basamak sağlık hizmetlerinde mevcut sorunları çözmek bir yana yeni sorunlara yol açacak olan ve bu nedenle “Eziyet Yönetmeliği” olarak nitelendirilen yönetmelik değişikliğine karşı aile sağlığı merkezlerinde (ASM) başlattığı üç günlük iş bırakma eyleminin iki günü geride kaldı. İş bırakma eylemi kapsamında ülkenin dört bir yanındaki binlerce ASM kapısını açmazken; kent meydanlarında, il-ilçe sağlık müdürlüklerinin ve ASM’lerin önlerinde basın açıklamaları düzenlendi.

Mersin Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. İzzet Çalış, “Sağlık Bakanlığı’nın sağlık alanındaki çöküşe yönelik köklü adımlar atmak yerine, hem hekimlerin ve sağlık çalışanlarının hem de halkın yaşadığı sorunları derinleştirecek bir düzenlemeye gitmesine tepkilerimiz devam ediyor. Zira bu yönetmelik; Koruyucu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesine yönelik gerekli düzenlemeleri içermemektedir. Hastalara ve koruyucu hekimlik uygulamalarına yeterli zaman ayrılabilmesine fırsat vermemektedir. Kendi içinde taşıdığı çelişkili uygulamalar ile hekimlerle hastaları karşı karşıya getirerek şiddete zemin hazırlamaktadır. Belli ilaç gruplarının reçetelenmesi ve sevkleri sınırlayarak hekim bağımsızlığına müdahale etmektedir. Karmaşık hesaplamalar ile ulaşılması mümkün olmayan, ulaşılsa bile halk sağlığı için faydasız performans kriterleri içermektedir. Yapılan işin kalitesine değil sayısına değer vermektedir. Hekimlerin ve aile sağlığı emekçilerinin iş ve gelir güvencesini ortadan kaldırmaktadır. Aile sağlığı merkezinde mevcut ebe ve hemşire eksikliğini gidermek şöyle dursun artacak olan istifalar ile pek çok birimin geçici görevlendirmeler ile hizmete devam etmek zorunda kalmasına yol açacaktır.” dedi.

“Sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğiz”

Özetle bu yönetmeliğin, çalışma koşullarını eziyete dönüştürecek bir yönetmelik olduğunu savunan Çalış, “Halkın sağlığını, hekimlerin ve sağlık çalışanlarının özlük hakları ve çalışma koşullarını iyileştirmek bir yana yaşanmakta olan sorunları daha da derinleştirecektir. Taleplerimiz şunlardır;
Hükümet ve Sağlık Bakanlığı, Eziyet yönetmeliğini geri çekmeli ve aşağıda ilan ettiğimiz taleplerimizi hayata geçiren yeni bir yönetmelik yayınlamalıdır. Kamusal bir hizmet olan birinci basamak sağlık hizmetlerinin fiziki ve tıbbı donanımı ve aile sağlığı merkezleri kamu tarafından sağlanmalıdır. Halkımıza nitelikli bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği ve ekip anlayışını gözeten bir sistem inşa edilinceye kadar Aile Sağlığı Merkezi sayısı hekim başına 2.000 nüfusu aşmayacak şekilde artırılmalıdır. Kadrolu ve güvenceli yeterli hemşire, ebe, teknisyen görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir. Kadrosuz, güvencesiz bir şekilde çalışan emekçiler (gruplandırma elemanları) kadroya geçirilmelidir. Aile hekimlerine ve tüm sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, insanca yaşamaya yetecek düzeyde, izin kullandıklarında, hastalandıklarında, çocuğu olduğunda veya ailesinden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir. Gelire katkısı yüzde 20’yi geçmeyecek ve yapılan hizmetin niteliğini ödüllendiren bir performans uygulamasına geçilmelidir. “Eziyet Yönetmeliği” geri çekilene ve beş talep yerine getirilene kadar her türlü fiili ve hukuki mücadelemizi sürdüreceğiz. Sonraki haftalarda sağlık meslek örgütleri ile birlikte gerçekleştireceğimiz çeşitli eylem ve etkinliklerle halkımızın sağlığı ve haklarımız için sağlık otoritesini harekete geçme konusunda zorlamaya devam edeceğimizi, sonuç alıncaya kadar vazgeçmeyeceğimizi tüm kamuoyuna bildiriyoruz.” şeklinde konuştu.

“Hasta memnuniyetine göre katsayı belirleyip maaş ödeme kısmına karşıyız!”

MAHDER Başkanı Haydar Karakoyun ise yeni yönetmelikte rahatsızlık duydukları konulara değindi. Hekimlik meslek onurunu aşağılayıcı bir uygulama olan hasta memnuniyetine göre katsayı belirleyip maaş ödeme kısmına karşı olduklarını belirten Karakoyun, “Çünkü sağlık okur yazarlığının düşük olduğu toplumumuzda kişiler hekimden aldığı hizmetleri fayda-zarar ekseninde değerlendirmeyip, usulsüz ve kanuna aykırı istekleri gerçekleşmediği takdirde objektif kalamayacak bunu hekim için cezalandırıcı olarak kullanacaktır. Hekim hasta ilişkisinde gelinen son noktada hekim hem tedavi edici hem de usulsüz isteklere karşı kanun koruyucu görevini üstlenmiş durumdadır. Sözleşme dönemi sona erdiğinde hekimin görevine devam etmesi için imzalaması gereken sözleşmenin bir takım hedef puanlara endekslenmiş olması ve bu puanı alamayan hekimin sözleşmesinin imzalanmayacak olması iş garantisi ve işe devamlılık konusunda belirsizlik doğuracağından yönetmeliğin bu kısmına karşıyız. Çünkü aile hekimliği uygulamasında yürürlükte olan performans sistemi ve ceza puanı sistemi ile aile hekimi zaten sıkı bir denetim altındadır. Yoğun iş temposu ve takibi varken hastalık, sakatlık, yakınlarından birinin kaybı, doğal felaket gibi talihsiz durumlarda gerekli performans hedef puanına yetişemeyen bir aile hekiminin bir de sözleşme yenilenmemesi gibi bir durumla karşılaşması tamiri mümkün olmayan yıkıcı durumlara neden olacaktır.” dedi.

“Bilimsel temellerden uzak bir yöntem”

Karakoyun şöyle devam etti;
“Kişilerin hastanelere başvuru sayısının katsayılar ile maaş hesabına dahil edilmesine iki cihetle karşıyız.
Birinci cihet; aile hekimlerine kayıtlı nüfusta bebek, çocuk, gebe, yaşlı gibi özellikli gruptan hastaların var olması bunların hem tarama-takip işlemlerinin hem de bazı kronik hastalıkları için devam eden tedavilerinin olduğunu gösterir. Bu da kişilerin birinci basamaktan üçüncü basamağa kadar her kuruma defalarca gitmesini gerektirir. Bahsi geçen grubun dışında kalan ve hastanelere başvuru sayısı fazla olan kişileri engellemek aile hekimin görevi olmaktan çok uzaktır. Bu durum belirli yasal düzenlemeler ile gayet kolay sınırlandırılabilecek bir durumdur. Başvuru sayısının fazla olması aile hekiminin suçuymuş gibi değerlendirilip katsayı düşüklüğü ile ceza vermek yasal ve adil değildir. İkinci cihet; son altı ayda aile hekimine başvurmayan kişilerin maaşa etki eden katsayılarını yarıya düşürmek kurnazlık değilse de basit tabirle kötü niyettir. Genelini 20-40 yaş arası sağlıklı erkeğin oluşturduğu bu grubu her altı ayda bir aile sağlığı merkezine davet ederek ona işlem yapmak kaynakların israfından başka bir netice vermeyecektir. Bu kişileri sağlığın zaten yoğun olan iş yükünün içine dahil etmek bilimsel temellerden uzak bir yöntemdir. 4 bin nüfus ödemesi yapılırken ödemenin 3 bin 500’e düşürülmesine karşıyız. Çünkü her ne kadar katsayılar artırıldı dense bile yapılan hesaplamalarda katsayısı artan grupların nüfusta az yer kapladığı ve katsayı artışının maaştaki kesintilere çare olmayacağı ve ekonomik kayba neden olacağı aşikardır.”

“Bu uygulamadan derhal vazgeçilmeli”

“Akılcı ilaç kullanımı için katsayı belirleyip il geneli oranının üstünde kalandan maaş kesintisine karşıyız.
Çünkü bunu hekim reçetesine uzatılmış bir el olarak görmekteyiz. Sosyoekonomik düzeyi düşük, 2. ve 3. basamak sağlık kuruluşlarına nispeten uzak birimlerde çalışan aile hekimlerine başvuran hasta profilinin ihtiyaçları farklı olduğundan, hekimin hastanın tedavisini öncelemesi açısından reçetelerindeki antibiyotik, antiinflamatuar ve PPI gibi ilaçların oran olarak fazla olması kaçınılmazdır. Puanlamanın il bazında yapılıyor olması bile adaletsizliklere neden olacaktır. Hekimi tedavi planlarken vicdanı ile cüzdanı arasına sıkıştırmaktan başka bir faydası olamayacak bu uygulamadan derhal vazgeçilmelidir. Bakanlıkça tarafımıza ödenen gider ödeneğinin aile sağlığı merkezi tefrişatı için il sağlık müdürlüğü tarafından her hekimden yüzde 12’ye kadar kesilebilecek olmasına karşıyız. Çünkü aile sağlığı merkezleri il sağlık müdürlükleri tarafından altı ayda bir rutin olarak denetlenmektedir. Bu denetimler esnasında kalite standartlarını taşımayan durumlar eksik olarak gösterilip tarafımızdan bu eksiklerin giderilmesi istenmektedir. Bu uygulamanın haricinde başka eksikleriniz var adı altında yapılacak kesintiler Hazine ve Maliye Bakanlığının izni olmadan yapılacağından keyfi uygulamalara ve hak kayıplarına neden olacaktır. İl sağlık müdürlükleri ve aile hekimleri arasındaki güven ilişkilerine zarar verecek, en basit durumlarda işlemler mahkeme yoluna taşınacaktır. Maaş hesaplamasında kullanılacak olan formülün bu denli karışık ve anlamsız olmasına karşıyız. Çünkü sistemin uygulayıcısı olan mutemetlerin yapacağı bir yanlıştan doğan hatalı ödemeler tarafımızca anlaşılmadığından hak kaybımızın olup olmadığını bile bilemeyeceğiz. Daha anlaşılabilir ve sistemin aldatıcılığından uzak bir hesaplama yöntemi geliştirmesi gerektiğini bildiriyoruz.”