Gazi Öğretmenin doğduğu yıllarda iktidarda Cumhuriyet Halk Partisi hükümeti varmış…
Cumhuriyet Halk Partisi döneminde İkinci Dünya Savaşı’nın da etkisiyle ülke genelinde yokluklar ve kıtlıklar hüküm sürüyormuş…
Gazi Öğretmen doğmadan 3 yıl önce İkinci Cihan Savaşı döneminde sayın Şükrü Saraçoğlu;
09.07.1942 – 09.03.1943 tarihleri arasında Cumhuriyet Halk Partisi 1’inci Şükrü Saraçoğlu hükümeti adıyla 13’üncü Türkiye Cumhuriyeti hükümetini kurmuş…
Gazi Öğretmenin doğduğu yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin 14’üncü hükümeti olarak da 09.03.1943 – 07.08.1946 tarihleri arasında yine Cumhuriyet Halk Partisinin 2’inci Şükrü Saraçoğlu hükümeti varmış…
Bu devrin Türkiye’yi, Gazi öğretmenin ailesini ve kendisini etkileyen en büyük özelliği ülke genelinde “olağanüstü servet vergisi” adıyla “Varlık vergisinin konulmasıymış…
Varlık vergisi 11 Kasım 1942 yılında İkinci Cihan Savaşı döneminde Gazi Öğretmen doğmadan 3 yıl önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmiş ve 12 Kasım 1942 tarihinde resmî gazetede yayımlanmış…
Şu anda unutulmaya yüz tutmuş olan ve bütün Türk vatandaşlarının bilmesi gereken “Varlık Vergisi” kanununa göre;
Her İl ve İlçe ’de olduğu gibi Gazi Öğretmenin yaşadığı yer olan Anamur İlçesinde de kimin ne kadar vergi ödeyeceğini belirlemek için “servet tespit komisyonları” kurulmuş…
Vergi tahakkuk eden kimselere 15 günlük vergi ödeme süresi tanınmış…
Bu süre içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin malları haczedilerek icra yoluyla satılmış…
Malı satılamayanlar bedenen çalıştırılmak üzere çalışma kamplarına gönderilmişler…
İşte o yıllarda “Varlık Vergisi” adı altında Türkiye genelinde pek çok insanın elinden mal ve mülkleri alınmış…
Bir kısım insanların malları haczedilerek “icra” yoluyla satılmış…
Satacak malı bulunamayanlar çalışma kamplarına gönderilmiş…
Bu vergi sebebiyle Gazi Öğretmenin aile ve akrabalarının bir kısmının da malları haciz edilerek elinden alınmış, bir kısmı da çalışma kamplarına gönderilmiş…
Büyük ölçüde mağdur olan Gazi Öğretmenin aile ve akrabaları uzun yıllar kendilerini toparlayamamış…
Gazi Öğretmenin akrabaları bu sıkıntılar içerisindeyken, kıtlık dönemi sebebiyle ülke yokluklar içinde kıvranırken, Gazi Öğretmen dünyaya gelmiş…
Nasıl mı?
İşte Gazi Öğretmenin doğum serüveni;
1945 yılının Nisan ayı…Nisan ayının 24’ü…
İçel İl’i, Anamur İlçesi, Bozyazı beldesi, Gürlevik köyü, Denizciler mahallesinde ahşaptan yapılmış iki katlı bir ev…
Ev eski “YÖRÜK” adetlerinde olduğu gibi 2’inci katı oturmak için alt katı ise hayvanların barınması düşüncesiyle “AHIR” olarak yapılmış…
Evin beyi Ahmet Ağa’da bir telaş, bir telaş ki sormayın…
Nasıl telaşlanmasın ki?
Askerde savaşta sol kolunu kaybettiği için tek kollu olarak hayat mücadelesini sürdürürken eşi Fatma hanımdan 4 çocuğu dünyaya gelmiş; Mahmut, Fazilet, Mürüvvet ve Hamdi…
5’inci çocuğunu beklerken ve çocuk henüz 6 aylıkken hamile eşi Fatma Hanım akşam üzeri sarı İneği sağmak için bahçeye inmiş…
…Ve işte o anda olanlar olmuş…
Sarı İnek yavrusunu Fatma hanımdan sakınayım derken sağ ayağıyla şiddetli bir tekme atmış…
…Ve sarı İneğin tekmesi hamile Fatma hanımın tam karnına isabet etmiş…
Fatma hanım oracığa yığılıp kalmış…
Bunu gören kaynana Seyde nine çığlığı basmış…
İşte Ahmet Ağa’daki telaşın sebebi bu çığlıkmış…
Annesi Gazi Öğretmene 6 aylık hamile imiş…
İlçede doktor da yokmuş…
İnek ’ten aldığı darbelerin etkisiyle Gazi Öğretmenin annesi yaklaşık 1 ay kadar hasta olarak yatmış…
Henüz iyileşmemişken doğum sancıları başlamış…
Ebe aramışlar…
Aslında o anda ebe bulmak da imkansızmış…
Gazi Öğretmenin babasının yakın akrabalarından Kadir amca ( Koca Kadir lakaplı Kadir Doludeniz )’ın hanımını. Emine abayı çağırmışlar…
“Emine aba”, kaynana Seyde nine ve komşu kadınların yardımları…
…Ve Gazi Öğretmen 7 aylıkken dünyaya gelmiş…
Adını da GAZİ koymuşlar…
Acaba babasının savaşta kolunu kaybedip “Gazi” oluşundan mı yoksa sarı İneğin annesine tekme vuruşundan çağrışım yaparak kaza geçirişinden mi yoksa başka bir sebepten mi nedendir bilinmez adını GAZİ koymuşlar…
12 yaşlarındayken 1957 yılında “GÜNLÜĞÜN”e yazdığı bilgilere göre de adının “Gazi” konmasının başka bir öyküsü varmış…
Kendisine doğumda “ebelik” yapan “Emine aba” Gazi Öğretmen doğmadan 3 gün önce babasının babası olan Sipahi dedesini rüyasında görmüş…
Sipahi dedesi “Emine aba” ya rüyasında demiş ki;
“-Oğlum Ahmet’in bir oğlu olacak…Adını Battal Gazi koyun…”
Gazi Öğretmen doğmadan önce “Emine aba” bu rüyayı babasına anlatmış…
Adını “Gazi” koymuşlar…
İleriki yıllarda babası Gazi Öğretmene demiş ki; “Oğlum senin göbek adın Hüseyin Battal…”
Gazi Öğretmen çocukluk yıllarında ne zaman tarihi özellikleri olan “Hüseyin Gazi” veya “Battal Gazi” adlarını duysa hep babasının kendisi için söylediği Göbek Adı aklına gelmişti.
( devam edecek )