Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: ÜNLÜ TÜRK BİLGİNİ HACI BAYRAM-I VELİ HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ?

İsminin yazılmasını istemeyen bir

İsminin yazılmasını istemeyen bir iş adamından soru şeklinde bir mail aldım…
Diyor ki: “Ben Anadolu’dan işim gereği sık sık Ankara’ya giden bir işadamıyım.
Ankara’ya her gelişimde fırsat buldukça Hacı Bayram-ı Veli hazretlerinin kabrini ziyaret eder, Hacı Bayram’da namaz kılarım.
Bunu yaptığım zaman işimin rast gittiğine de inanıyorum.
Bana Hacı Bayram-ı Veli hakkında kısa bilgi verir misiniz?”
Soru bu şekilde…
Hacı Bayram-ı Veli, 1352 yılında Ankara’nın Çubuk çayı üzerinde Zülfadıl (sokfasol) köyünde doğmuştur.
Devrinin ünlü âlimlerinden olan Somuncu Baba’dan ilim tahsil etmiştir.
Hacı Bayram-ı Veli, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da yetişmiştir.
Eserlerini Türkçe olarak yazarak Türkçe kulanımını Anadolu’da önemli şekilde etkilemiştir.
Sultan Murad Han verdiği ünlü bir fermanda, Hacı Bayram-ı Veli’nin talebelerinin, yalnız ilim ile meşgul olmaları için, onların vergi ve askerlikten muaf tutulduğu bildirmiştir.
Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u feth edeceğini II. Mehmed’in babası II. Murad’a bildirdiği rivayet olunur.
Bir gün medreseye birisi gelerek; “İsmim Şüca-i Karamani’dir. Hocam Hamideddin-i Veli’nin selamı var. Sizi Kayseri’ye davet ediyor. Bu vazife ile huzurunuza geldim.” dedi.
O da, Hamidüddin ismini duyunca; “Baş üstüne, bu davete icabet lazımdır. Hemen gidelim.” diyerek müderrisliği bıraktı. Birlikte Kayseri’ye yöneldiler ve Somuncu Baba diye bilinen Hamideddin-i Veli ile Kurban Bayramında buluştular. O zaman Hamideddin-i Veli; “İki bayramı birden kutluyoruz!” buyurdu ve ona Bayram lakabını verdi. Talebeliğe kabul etti. Din ve fen ilimlerinde yüksek derecelere kavuşturdu.
Hacı Bayram-ı Veli, hocasının vefatından sonra Ankara’ya gelerek doğduğu köye yerleşti. Yeniden talebe yetiştirmekle meşgul oldu.
Sohbetleriyle hasta kalplere şifa dağıttı. Talebelerini daha çok sanata ve ziraate sevk ederdi. Kendisi de geçimini ziraatle sağlardı.
Fatih’in babası Sultan İkinci Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye davet edip, ilim ve manevi derecesini anlayınca, fevkalade hürmet göstermiş, Eski Cami’de vaz ettirmiş, tekrar Ankara’ya uğurlamıştır.
Hacı Bayram-ı Veli, ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak için çalıştı.
Ayrıca, Ankara ve Bursa’da pek çok ilim adamından ders olarak tefsir, hadis, fıkıh gibi din ilimlerinde ve o zamanın fen ilimlerinde kendini yetiştirmiş, Ankara’da Melike Hatun’un yaptırdığı Kara Medrese ‘de müderrisliğe başlamıştır.
Devrinin âlimlerinden Somuncu Baba lakabıyla anılan Hamid-i Aksarayi’den vekâlet alarak pek çok öğrenci yetiştirmiştir.
Öğrencilerinin arasında Fatih Sultan Mehmet’in hocası Akşemseddin de vardır.
Ankara’da dinin emir ve yasaklarını insanlara anlatmaya, onlara doğru yolu göstermeye, yetiştirmeye başlayınca, öğrencilerinin sayısı hızla artmıştır.
Ayrıca belli saatlerde camide vaaz vermeye başlamıştır.
Ünü o kadar yayılmıştır ki, Edirne’de oturan Padişah İkinci Murad Han’a “İsyan çıkaracak!” diye şikâyet edilmiştir.
Padişah 2 asker görevlendirerek huzuruna getirtmiştir.
İyi bir alim olarak yetişen İkinci Murat, onun ilmini görünce büyük pişmanlık duymuş ve Hacı Bayram-ı Veli’yi hediyelere boğmak istemiştir.
Hiçbir hediye kabul etmeyen Hacı Bayram-ı Veli, talebelerinin vergiden muaf tutulmasını istemiştir.
İsteği kabul edilmiş ve Edirne’de bulunduğu süre içinde camilerde vaaz vermiş ve pek çok kişinin sevgisini kazanmıştır…
Padişah İkinci Murad Han, kendisinden İstanbul’un fethedilmesi için yardımda bulunmasını istediği zaman: “Sultanım. Bu şehrin alınışı ne size, ne bize nasip olacak. İstanbul’u almak, şu beşikte yatan yavrunuz Muhammed’e (Fatih Sultan Mehmet Han’a) ve onun hocası Akşemseddin’e nasip olacak” demiştir.
Sultan Murad bu müjdeye çok sevinmişti.
Hacı Bayram-ı Veli, Padişahtan izin isteyerek, tekrar Ankara’ya dönmüş ve ömrünün sonuna kadar İslamiyeti yaymak için uğraşmıştır.
Yunus Emre ile aynı asırda yaşayan Hacı Bayram-ı Veli 1429 yılında Ankara’da vefat etmiştir.
Vefatından sonra Bayramiyye yolunu talebelerinden Akşemsettin ve Bıçakçı Ömer Efendi devam ettirdiler.
Hacı Bayram-ı Veli, Yunus Emre tarzında şiirler söylemiştir. Şiirlerinde “Bayrami” mahlasını kullanmıştır.
Türbesi Ankara Hacı Bayram Camii’nin kenarında ziyarete açıktır.
Hoşça kalınız.