Cumhurbaşkanımız son kabine toplantısının ardından Millete sesleniş konuşmasında yıllardır dile getirdiği 3 çocuk yapma önerisini yeniledi.
TÜİK’in 2023 yılı doğum istatistiklerinin endişe verici olduğunu belirten Cumhurbaşkanımız dünyanın birçok bölgesinde toplumların yaşlandığına dikkati çekerek çocuk sahibi olmanın aileler için sürekli ertelenen bir durum haline geldiğini söyledi.
Erdoğan, evlilikler ve doğurganlık hızı azalırken, tek ebeveynli ya da parçalanmış ailelerin sayısının günden güne çoğaldığını söyledi.
Bunun, geçen hafta açıklanan TÜİK verilerinde de görüldüğünü aktaran Erdoğan, “TÜİK’in 2023 yılı doğum istatistiklerinin endişe verici olduğunu” ifade etti.
Sayın Erdoğan, 2001’de 2,38 olan doğurganlık hızının, 2023’te 1,51’e gerilediğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındayız. Bu, açık söylüyorum Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir. Mevcut durum ülkemiz için tolere edilebilir olmaktan çıkmıştır.
Biz bu tabloyu gördüğümüz için biliyorsunuz sürekli 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyorduk.
Tavsiyemizden dolayı pek çok kez eleştiriye uğradık. Maalesef zaman, öngörülerimizde bizi haklı çıkardı.
En az 3 çocuk çağrımızın önemi bugün daha iyi anlaşılıyor.
Şunu bir defa idrak etmemiz gerekiyor, nüfus, millet olarak en büyük gücümüzdür ve bunu korumak zorundayız. Önümüzdeki dönemde bu konuda daha kararlı olacağız.”
Evet…
Evlenmek ve iki çiftin mutlu bir yuva sahibi olması Peygamberimizin Sünnetidir.
İbn-i Mace’de belirtilen Hadis-i Şeriflerinde Peygamberimiz:
“Nikah benim sünnetimdir” buyurmuştur.
Evlenmenin hikmetleri çok ve çeşitlidir.
Bunlardan bir tanesi de çocuk sahibi olmak ve insanların çoğalmalarını sağlamaktır.
Buhari ve Müslim’de bulunan bir Hadis-i Şeriflerinde de
Peygamberimiz:
“Evleniniz. Çünkü ben sizin çoğalmanızla iftihar ediyorum” buyurmuştur.
Bugün nüfus planlaması ve doğum kontrolü sadece ülkemizde değil bütün dünyada üzerinde en çok tartışılan konulardan biridir.
Nüfus planlaması insanların istedikleri sayı ve zamanda çocuk sahibi olmaları şeklinde tarif edilmiştir.
Ülkemizde yeni gibi görünen nüfus planlamasının aslı çok eskilere dayanmaktadır.
İngiliz İktisatçı Malthus’tan ilham alınarak her yıl belirli bir sayıda artan dünya nüfusuna gıda kaynaklarının yetmeyeceği fikrinden hareket edilmektedir.
Bu sebeple çocuk düşürmeye müsaade edilmesi, evlenmelerin kısıtlanması ve doğumlara mani olunması istenmektedir.
Aslında zihin ve beden gücünü iyi kullanan milletlerde artan nüfusla birlikte gıda kaynakları da buna paralel olarak çoğalmaktadır.
Malthus’un hesaplarına göre insan nesli çoğalsa idi bugün dünyada ayak basacak yer kalmazdı.
Geçim kaynakları artan nüfusa göre çoğalmaktadır.
Bataklıklar kurutulmakta, çöller yeşertilmekte, denizlerden tatlı sular elde edilmek suretiyle çorak yerler sulanmaktadır.
Evlatların çoğalmasını önlemek için ortaya atılan nüfus planlaması aslında dünyaya hakim olmak isteyen milletlerin, iktisadi yönden geri kalmış bölgelerin kalkınmalarını önlemek için ortaya koydukları siyasi bir oyundur.
Bu insanları beslemek gibi zor bir sıkıntıdan kurtulmak değişen ve gelişen dünyada bunların söz sahibi olmalarını önlemektir.
Evladın çoğalmasını önlemek için de çeşitli tedbirler önerilmektedir.
Erkeklerde: Azil, prezervatif, kromozomların üremesine mani olmak, meni kanallarını bağlamak;
Kadınlarda: Hazneye merhem koymak, fitil kullanmak, temastan sonra yıkanma, gün kollama, düşük için çeşitli yöntemler, kürtaj, ağızdan alınan haplar, rahime yerleştirilen spiral… gibi tedbirler alınması istenmektedir.
Bu metotların hiç birisi yüzde yüz zararsız ve emin değildir.
Erkeğin haberi olmadan kadınlar tarafından akla gelmedik usullerle düşük teşebbüslerine girişilmektedir.
Sabun, ebegümeci, çiriş, tavuk tüyü, kinin, opyol östrojen hormon zerkleri… gibi çok tehlikeli teşebbüslere girişilmektedir.
Normal doğumlar bile tehlike arz ederken evladın çoğalmasını önlemek için düşük yapma teşebbüsleri anne hayatını her an tehlikeye sokabilir ve düşük teşebbüsleri ölümle sonuçlanabilir.
Bu sebeple kocasının izni olmadan bir kadının çocuk düşürme teşebbüsü doğru değildir.
Cahiliyye devri müşriklerinin fakirlik korkusuyla çocuklarını öldürmeleri gibi düşünülerek: “Çok çocuk sahibi olursam bu çocuklara bakamam” korkusuyla evladın çoğalmasını önlemeye çalışmak uygun değildir.
Ancak; Haşiye-i Abidin; 2. cilt, sayfa 322’de belirtildiği gibi İslam’ın emrettiği şekilde çocuğunu yetiştiremeyeceği korkusundan dolayı evladın doğumu önlenirse dinen caiz görülmüştür.
Çocuğun ana rahminde can almasından evvel kocasından izinsiz de olsa bir kadın İslam’ın emrettiği şekilde çocuğun yetiştirilemeyeceğini göz önüne alarak böyle bir teşebbüse girişse gaye çocuğunu İslami bir şekilde yetiştirme korkusu olduğu için İslam’da bu durum caiz görülmektedir.
Bazı fıkıh kitaplarına göre de; Bir kadın Müslüman bir doktorun muayenesi neticesinde doğum yaptığı anda hayatının tehlikeli olacağını öğrenir, çocuk canlı bile olsa onu düşürse ortada annenin hayatı söz konusu olduğu için bu da caiz görülmüştür.
Bu konularda İslam fıkıhçılarının ittifak ettikleri husus, gayenin fakir düşme korkusu olmamasıdır.
İbn-i Abidin’in 2. cildinin 380. sayfasında bazı Hanefi mezhebi alimlerinin kan pıhtısı halinde olan bir çocuğun düşürülmesinin caiz olmadığı belirtilmektedir.
Fetevay-ı Hindiyye’nin 5. cildinin 356. sayfasında ise: Bir kısım Hanefi ve Şafii bilginlerinin rahimdeki meninin mahzurlu olmayacağı görüşünde oldukları belirtilmektedir.
Cumhurbaşkanımızın 3 çocuk yapma önerisi ülkemiz için en ideal bir görüş ve tavsiyedir.
Hoşça kalınız.
TÜİK’in 2023 yılı doğum istatistiklerinin endişe verici olduğunu belirten Cumhurbaşkanımız dünyanın birçok bölgesinde toplumların yaşlandığına dikkati çekerek çocuk sahibi olmanın aileler için sürekli ertelenen bir durum haline geldiğini söyledi.
Erdoğan, evlilikler ve doğurganlık hızı azalırken, tek ebeveynli ya da parçalanmış ailelerin sayısının günden güne çoğaldığını söyledi.
Bunun, geçen hafta açıklanan TÜİK verilerinde de görüldüğünü aktaran Erdoğan, “TÜİK’in 2023 yılı doğum istatistiklerinin endişe verici olduğunu” ifade etti.
Sayın Erdoğan, 2001’de 2,38 olan doğurganlık hızının, 2023’te 1,51’e gerilediğine dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Nüfusun kendini yenileme eşiği olan 2,1 seviyesinin altındayız. Bu, açık söylüyorum Türkiye açısından varoluşsal bir tehdittir, bir felakettir. Mevcut durum ülkemiz için tolere edilebilir olmaktan çıkmıştır.
Biz bu tabloyu gördüğümüz için biliyorsunuz sürekli 3 çocuk tavsiyesinde bulunuyorduk.
Tavsiyemizden dolayı pek çok kez eleştiriye uğradık. Maalesef zaman, öngörülerimizde bizi haklı çıkardı.
En az 3 çocuk çağrımızın önemi bugün daha iyi anlaşılıyor.
Şunu bir defa idrak etmemiz gerekiyor, nüfus, millet olarak en büyük gücümüzdür ve bunu korumak zorundayız. Önümüzdeki dönemde bu konuda daha kararlı olacağız.”
Evet…
Evlenmek ve iki çiftin mutlu bir yuva sahibi olması Peygamberimizin Sünnetidir.
İbn-i Mace’de belirtilen Hadis-i Şeriflerinde Peygamberimiz:
“Nikah benim sünnetimdir” buyurmuştur.
Evlenmenin hikmetleri çok ve çeşitlidir.
Bunlardan bir tanesi de çocuk sahibi olmak ve insanların çoğalmalarını sağlamaktır.
Buhari ve Müslim’de bulunan bir Hadis-i Şeriflerinde de
Peygamberimiz:
“Evleniniz. Çünkü ben sizin çoğalmanızla iftihar ediyorum” buyurmuştur.
Bugün nüfus planlaması ve doğum kontrolü sadece ülkemizde değil bütün dünyada üzerinde en çok tartışılan konulardan biridir.
Nüfus planlaması insanların istedikleri sayı ve zamanda çocuk sahibi olmaları şeklinde tarif edilmiştir.
Ülkemizde yeni gibi görünen nüfus planlamasının aslı çok eskilere dayanmaktadır.
İngiliz İktisatçı Malthus’tan ilham alınarak her yıl belirli bir sayıda artan dünya nüfusuna gıda kaynaklarının yetmeyeceği fikrinden hareket edilmektedir.
Bu sebeple çocuk düşürmeye müsaade edilmesi, evlenmelerin kısıtlanması ve doğumlara mani olunması istenmektedir.
Aslında zihin ve beden gücünü iyi kullanan milletlerde artan nüfusla birlikte gıda kaynakları da buna paralel olarak çoğalmaktadır.
Malthus’un hesaplarına göre insan nesli çoğalsa idi bugün dünyada ayak basacak yer kalmazdı.
Geçim kaynakları artan nüfusa göre çoğalmaktadır.
Bataklıklar kurutulmakta, çöller yeşertilmekte, denizlerden tatlı sular elde edilmek suretiyle çorak yerler sulanmaktadır.
Evlatların çoğalmasını önlemek için ortaya atılan nüfus planlaması aslında dünyaya hakim olmak isteyen milletlerin, iktisadi yönden geri kalmış bölgelerin kalkınmalarını önlemek için ortaya koydukları siyasi bir oyundur.
Bu insanları beslemek gibi zor bir sıkıntıdan kurtulmak değişen ve gelişen dünyada bunların söz sahibi olmalarını önlemektir.
Evladın çoğalmasını önlemek için de çeşitli tedbirler önerilmektedir.
Erkeklerde: Azil, prezervatif, kromozomların üremesine mani olmak, meni kanallarını bağlamak;
Kadınlarda: Hazneye merhem koymak, fitil kullanmak, temastan sonra yıkanma, gün kollama, düşük için çeşitli yöntemler, kürtaj, ağızdan alınan haplar, rahime yerleştirilen spiral… gibi tedbirler alınması istenmektedir.
Bu metotların hiç birisi yüzde yüz zararsız ve emin değildir.
Erkeğin haberi olmadan kadınlar tarafından akla gelmedik usullerle düşük teşebbüslerine girişilmektedir.
Sabun, ebegümeci, çiriş, tavuk tüyü, kinin, opyol östrojen hormon zerkleri… gibi çok tehlikeli teşebbüslere girişilmektedir.
Normal doğumlar bile tehlike arz ederken evladın çoğalmasını önlemek için düşük yapma teşebbüsleri anne hayatını her an tehlikeye sokabilir ve düşük teşebbüsleri ölümle sonuçlanabilir.
Bu sebeple kocasının izni olmadan bir kadının çocuk düşürme teşebbüsü doğru değildir.
Cahiliyye devri müşriklerinin fakirlik korkusuyla çocuklarını öldürmeleri gibi düşünülerek: “Çok çocuk sahibi olursam bu çocuklara bakamam” korkusuyla evladın çoğalmasını önlemeye çalışmak uygun değildir.
Ancak; Haşiye-i Abidin; 2. cilt, sayfa 322’de belirtildiği gibi İslam’ın emrettiği şekilde çocuğunu yetiştiremeyeceği korkusundan dolayı evladın doğumu önlenirse dinen caiz görülmüştür.
Çocuğun ana rahminde can almasından evvel kocasından izinsiz de olsa bir kadın İslam’ın emrettiği şekilde çocuğun yetiştirilemeyeceğini göz önüne alarak böyle bir teşebbüse girişse gaye çocuğunu İslami bir şekilde yetiştirme korkusu olduğu için İslam’da bu durum caiz görülmektedir.
Bazı fıkıh kitaplarına göre de; Bir kadın Müslüman bir doktorun muayenesi neticesinde doğum yaptığı anda hayatının tehlikeli olacağını öğrenir, çocuk canlı bile olsa onu düşürse ortada annenin hayatı söz konusu olduğu için bu da caiz görülmüştür.
Bu konularda İslam fıkıhçılarının ittifak ettikleri husus, gayenin fakir düşme korkusu olmamasıdır.
İbn-i Abidin’in 2. cildinin 380. sayfasında bazı Hanefi mezhebi alimlerinin kan pıhtısı halinde olan bir çocuğun düşürülmesinin caiz olmadığı belirtilmektedir.
Fetevay-ı Hindiyye’nin 5. cildinin 356. sayfasında ise: Bir kısım Hanefi ve Şafii bilginlerinin rahimdeki meninin mahzurlu olmayacağı görüşünde oldukları belirtilmektedir.
Cumhurbaşkanımızın 3 çocuk yapma önerisi ülkemiz için en ideal bir görüş ve tavsiyedir.
Hoşça kalınız.