Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SİNERCİİİİİ!

Sokak röportajları en sevdiğim

Sokak röportajları en sevdiğim röportajlardır.
Çünkü düşünceye doğrudan ulaşırsınız. Ham haliyle.
Bu nedenle, bu tür röportajların sık sık yapılması ve de siyasilerin halkın sesine, halkın popüler kültürünün ne aşamada olduğuna kulak vermesi gerekir…

Popüler kültüre değinmişken, yaklaşık on sene öncesinde vatandaşa, “popüler kültür nedir?” diye soruluyor.
Vatandaşın vermiş olduğu cevap şöyledir:
“Normaldir, herkesin kültürü farklıdır. Herkesin bir ‘popisi’ vardır. O popiden herkesin kendine memnun olması gerekir. Sen veya ben değil. Tabi ki herkes kendi düşüncelerini kendine paylaşmalı.”

Yine o yıllarda kana kırmızı renk veren madde soruluyor. “Bayrak, vişne, vişne suyu, domates, karpuz, isot…
Kırmızı renkli olan tüm meyve ve sebzeler sıralanıyor.
“Bayrak” diye yanıt veren vatandaşımız ise küçük bir karıştırma yapıyor sanırım.
“Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Şiirinden bir çağrışım yapmış olmalı…

Kara para aklama iddialarıyla yargılanan Engin Polat çiftinin tahliye edilmesi sokaktaki vatandaşa soruluyor.
Bir çok vatandaş ‘adaletsizlik’ olarak açıklama getirmekle birlikte, ilginç yorumlarda bulunan vatandaşlarımız da oluyor…

Bir kaç kadın vatandaşımız;
“Çok mutlu oldum, sevindim, seviyorum kendisini.”
“Çocukları var iyi ki çıktı.” diyen diğer bir vatandaşımız.
“Yaşayamadığım hayatı onlarda görmeyi seviyorum.” diyen başka bir vatandaşımız…

Başka bir erkek vatandaşımızın, “Hatay’a yardım yaparsa iyi olur. Depremzede aileyiz, haram parayla yardım istemem, helal parayla bize yardım etsin.” söylemi!

Üstad Goethe ile noktayı koyalım…

“En yüksek erdem bir hâle gibi,
Sarmış imparatorun başını, o’dur ancak
Bu erdemi layıkıyla uygulayacak:
Adalet! Bütün insanların sevdiği,
Herkesin istediği, arzu ettiği, vazgeçemediği adaleti,
Bağışlamak halka, imparatorun elindedir yalnızca.
Ama ah neye yarar insanın kafasındaki akıl,
Kalbindeki iyilik, elindeki beceri,
Hummalı bir şekilde karıştıysa işler devlette,
Ve kötülük kötülüğü izlerse!
Bu yüksek yerden engin bir ülkeye bakan bir kişi
Kötü bir düş gördüğünü sanır sanki,
Hüküm sürüyor orada düzensizlik, düzensizlik içinde,
Üstün geliyor hukuken kanunsuzluk
Ve oluşuyor bir yanılgılar dünyası.
Çalar kimi sürüleri, kaçırır kadınları diğerleri,
Mihraptan kupayı, haçı ve şamdanı,
Övünür bunlarla yıllarca
Zarar gelmeden kılına dolaşır rahatça.
Üşüşüyor davacılar şimdi salona,
Oturmuş yargıç yüksek koltuğuna,
Dalgalanıyor bu arada öfkeli akınlarla
Giderek büyüyen isyanın kargaşası da.
Serbesttir, alçaklığı ve suçlarıyla övünmekte,
Suç ortaklarına sırtını dayayan kişi,
Ve ‘Suçlu!’ diye karar verilir,
Kendinden başka onu koruyacak kimsesi olmayan suçsuz hakkında.
Paramparça oluyor böylece dünyamız
Kaybediyor tüm gücünü edepli davranış;
Nasıl gelişebilir bu durumda akıl,
Bizi doğruya götürecek tek unsur?
Sonunda sağlam ahlaklı kişi de
Yöneliyor dalkavuklar ve rüşvetçilere;
Cezalandıramayan hâkim, Birlik oluyor sonunda suçluyla.
Karanlık bir tablo çizdim aslında
Bir bahar havası görmeyi tercih ederdim. “