Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    SOHBET KÖŞESİ: CUMHURİYETTEN ÖNCE VE CUMHURİYETTEN SONRA DİN EĞİTİMİ NASILDIR?

    İnternet Mail adresime gelen

    İnternet Mail adresime gelen bir soru Konya’dan Sayın İbrahim FİDAN tarafından gönderilmiş…
    SORU: Son aylarda Türkiye’nin gündemi değişti.

    Yeni Eğitim proğramını benimseyenler ile karşı çıkanlar kendi açılarından gündem belirlemeye çalıştılar…
    Türban, başörtüsü derken Lise ve dengi okullardaki, askeri liselerdeki zorunlu din dersleri ve yeni hazırlanan eğitim proğramları tartışılmaya devam ediyor…
    Üniversitelerdeki kız öğrencilerin başörtüsüyle derse girip giremeyecekleri konusu bile hala sorun olmaya devam ediyor…
    Benim sorum Cumhuriyetten önce ve Cumhuriyetten sonra Din eğitiminin nasıl olduğu ile ilgili…
    İslam’da din eğitimi ne zaman başlamıştır?
    Peygamberimiz zamanında, Selçuklular, Osmanlılar döneminde ve Cumhuriyet döneminde, Cumhuriyetten günümüze gelinceye kadar din eğitiminin geçirdiği safhalar nasıldır?
    Laiklik ile din eğitimi nasıl bağdaşmaktadır?

    CEVAP: İslam’da din eğitimi ilk defa Hz. Peygamber (SAV.) Efendimiz zamanında Mekke’de başlamış, zaman içerisinde Medine’de ve diğer merkezlerde gelişmiştir.
    “Talibü’ül-ilim”, “Fakih”, “Ehl-i Kurra”, “Kibarüs-Sahabe” denilen zevat, başta Hz. Peygamber (SAV.) Efendimiz olmak üzere çeşitli alim, fakih, muallim ve ilim ehlinden; evlerde, işyerlerinde, çarşı-pazarda, sofalarda din eğitimi görmüşlerdir.
    Hz. Peygamber (SAV.) başta olmak üzere; Abdullah ibni Mes’ud, Urvetübn-ü Mes’ud, Demmem Bin Sa’lebe, ve diğer bazı sahabenin ilk din eğitimcileri oldukları söylenebilir.

    Hazreti Peygamberin ikamet ettiği Mescid-i Nebi, Küba Mescidi ve diğer kabile mescitleri ile bazı sahabenin evleri okuma yazma öğretilen yerlerdi.
    Peygamberimizin vefatından sonra İslam dini kısa zamanda ve süratle yayılmıştır.
    Hülefa-i Raşidin, Emeviler ve Abbasiler zamanında askeri fütuhat yanında ilmî fütuhat da vardı.
    İlim adına “Beyt’ül-Hikme”ler, “Darül-Hikme”ler kurulmuştu.

    Gazneliler, Büyük Selçuklular ve Osmanlılar zamanında din eğitimi, medreselerde serpilip gelişmiştir.
    İznik, Bursa, Edirne ve İstanbul’daki Osmanlı medreseleri kendi kendini yenileyememiş, yerini değişen ve gelişen şartlarda yeni ilim merkezlerine bırakmıştır.
    Medreselerde din eğitiminin yanında matematik, astronomi, kimya, fizik, hukuk, edebiyat, tıp ve felsefeye de yer verilmiştir.
    Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmaya yüz tuttuğu ve imparatorluğu kurtarmak için yeni fikir hareketlerinin doğduğu günlerde şartlar icabı bu eğitim sistemi yerini modern eğitim sistemine bırakmıştır.
    Osmanlı Devleti’nin son 20 yılında bugünkü ortaokul ve lise karşılığı “Mektebi Sultaniye”,“Rüştiye”, “İdadiye”, “Darü’l Muallimin”lerde “Ulûmu Diniyye ve Ahlakiyye” adıyla din eğitimine yer verilmiş, bu modern eğitim kuruluşlarındaki din eğitimi Cumhuriyetin ilk yıllarına kadar devam etmiştir.

    Cumhuriyet döneminde din eğitim ve öğretimi değişik boyutlara ulaşmıştır. Medrese kuruluşlarındaki modern düzenleme bir süre devam etmiş fakat genel eğitim ve din eğitimi 1924 yılında yürürlüğe konulan 430 sayılı “Tevhid-i Tedrisat Kanunu” ile yeni bir hüviyet kazanmıştır.
    Medreseler tarih sahnesinden silinirken, Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında din eğitimi konusunda köklü bir çözüm aranmıştır.
    1920 yılında TBMM’de görüşülen eğitim programında öğrencilere verilecek eğitimin “Dini ve milli” hale getirilmesi gerektiği doğrultusunda karar alınmıştır.
    1922 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı konuşmanın eğitimle ilgili bölümünde Atatürk; Cumhuriyet Türkiye’sinde din eğitimine mutlaka yer verileceğini vurgulamıştır.

    Tevhid-i Tedrisad Kanunu ile bütün okullar Milli Eğitim bakanlığına bağlanmış, ilkokula dayalı 4 yıllık İmam Hatip Okulları açılmış, bu okulu bitirenler ortaokul mezunu sayılmışlardır.
    Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun 4. maddesi ile Dar’ül Fünun bünyesinde yüksek din tahsili yapmak isteyenler için İlahiyat Fakültesi açılması öngörülmüştür.
    1924 yılında ilkokul, ortaokul ve liselerde din dersleri bulunmaktadır.
    Aynı yılın müfredat programlarında 5 yıllık ilköğretim okullarının İbdidai Darülmuallimin ve Darül Muallimatlarında da din bilgisi dersleri vardır.
    1931 yılında öğretmen okullarının müfredat programından din dersleri çıkartılmış, 1932-1933 öğretim yılında İmam Hatip Okulları ile İlahiyat Fakülteleri öğrenci yetersizliği gerekçesiyle öğretime kapatılmıştır.

    Resmi okullarda din eğitim ve öğretimi ihtiyacı resmen karşılanamayınca vatandaşlar, kendi imkânlarıyla din adamı yetiştirme yoluna başvurmuşlardır. Bu durum kargaşalara sebep olmuş ve vatandaşın din eğitimi ihtiyacını devletçe karşılamak üzere çareler aranmıştır.
    Bu sebeple 1948-49 Öğretim yılında Ankara Üniversitesi’ne bağlı İlahiyat Fakültesi açılmış, aynı yıl ilkokullara din dersi konmuş, on aylık İmam Hatip Kursları devreye sokulmuştur.
    İlkokullardaki 10 aylık İmam Hatip kursları 1968 yılında İmam Hatip Okuluna dönüştürülmüş, 1971-72 öğretim yılında müfredat programlarında değişiklik yapılarak İmam Hatip Liseleri haline getirilmiştir.
    1956 yılında Ortaokullara, 1967 yılında liselere isteğe bağlı din bilgisi dersleri konmuş, 18.10.1982 tarihinde kabul edilen T.C. Anayasasının 24. maddesine uygun olarak lise ve dengi okullarda, Anadolu liselerinde, meslek liselerinde, askeri liselerde mecburi din dersleri uygulaması başlatılmıştır.
    Bugün Cumhuriyet Türkiye’sinde resmi din eğitimi Anayasa teminatı altındadır.
    1959 yılında “Yüksek Din Tahsili” yapmak isteyenler için 4 yıllık Yüksek İslam Enstitüleri açılmaya başlanmıştır.
    Zamanla bu yüksekokullarımızın sayısı yediye yükselmiş ve son yıllarda isabetli bir kararla Yüksek İslam Enstitüleri, İlahiyat Fakülteleri’ne dönüştürülmüştür.
    1971-72 öğretim yılında açılan Erzurum İslami İlimler Fakültesi de ilahiyat Fakültesi haline getirilmiştir.
    Tevhid-i Tedrisat Kanunu yürürlüğe girdiği zaman, Kur’an kursları Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinde bırakılmıştır.

    Bugün, Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı 16.672 Kur’an Kurslarında eğitim sürdürülmektedir.
    Kur’an Kurslarında 40.000 erkek ve bayan öğretmen tarafından yaklaşık 200.000 erkek ve kız öğrenciye Kur’an-ı Kerim dersleri ve din eğitimi verilmektedir.
    Okulların tatil olduğu yaz aylarında da ilk, orta, lise ve üniversite çağındaki çocuklardan ve gençlerden isteyenlere 89.917 camide din görevlileri tarafından din eğitimi verilmektedir.
    Türkiye Diyanet Vakfı, yurt dışında trilyonlarca lira değeri olan yüzün üzerinde gayrimenkul satın almıştır.
    Bu gayrı menkuller üzerinde külliyeler hizmete sokulmuş, bilgisayar merkezleri açılmış, kütüphaneler tesis edilmiş, bu suretle yurt dışındaki 3 milyona yakın insanımızın din eğitimleri ele alınmıştır.

    Türkiye’de din eğitim ve öğretiminin daha sağlıklı yürütülebilmesi için 1961 yılında Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Din Eğitimi Müdürlüğü kurulmuş, aynı müdürlük bu tarihten 3 yıl sonra Din Eğitimi Genel Müdürlüğü haline getirilerek geliştirilmiş, son bir düzenleme ile adı Din Öğretimi Genel Müdürlüğü yapılmıştır.
    Bu güzide kuruluşumuz; Bugün Anadolu İmam Hatip Liseleri’nin ve İmam Hatip Ortaokullarının her türlü ihtiyacını karşılamaktadır.
    Eğitim-öğretim programlarını geliştirmektedir.
    İmam Hatip Liseleri arasında dini ve kültürel yarışmalar düzenlemektedir.
    Yurt dışındaki işçi çocuklarımızın eğitimi için çalışmalar yapmaktadır.

    Yurt dışındaki lise ve muadili okullarda okutulan din bilgisi dersleri için gerekli olan öğretmen ihtiyacını karşılamaktadır.
    Yurt içindeki bütün orta-dereceli okulların din kültürü ve ahlak dersi öğretmenlerinin istihdamı konusunda başarılı çalışmalar yapmaktadır.
    Soruda belirtildiği şekliyle ülkemizde laiklikle din eğitim ve öğretimi öyle kaynaşmıştır ki, Türkiye’de bugün artık tartışılan konu laisizm içerisinde din eğitimine hangi şekilde ve şartlarda ve ne ölçüde katkıda bulunabileceğidir.
    Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nde din eğitimi fert meselesi olmaktan çıkmış, bir cemiyet ve devlet politikası olarak ele alınan önemli bir konu olmuştur.

    Bu anlayışla hareket edildiği takdirde Üniversitelerimizdeki kız öğrencilerimiz rahatça başörtülü olarak derslerine girebileceklerdir.
    Lise ve dengi okullarımızdaki zorunlu din dersleri güncelleştirilmiş olarak devam edecektir.
    İmam Haıip Liselerimizin orta ve lise bölümleri en güzel şekilde hizmetlerine devam edecektir.
    Hoşça kalınız.