Ana Sayfa Arama Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

    ‘SESSİZ GÖÇ‘ İSTİLASINA ARTIK ‘DUR’ DEMELİYİZ!

    – “Bu konuda başından beri süregelen hükümet politikalarının yanlışlığını, önümüzde duran sonuçları ile göstermeli ve güçlü bir kamuoyu yaratarak bölgesel işbirliği içerisinde hareket etmeliyiz.”

    - "Bu konuda başından

    Geçtiğimiz günlerde Gaziantep Kulübü, Alleben Toplantıları kapsamında toplamda 41 meslek odası ve dernek başkanını bir araya getirerek, “Şehrimizde Değişen Nüfus Yapısı ve Etkileri” başlıklı bir toplantı serisi gerçekleştirdi. Toplantılarda Gaziantep’te Geçici Koruma statüsü altındaki Suriyeliler konusu detaylı olarak değerlendirildi ve toplantıların ardından konu ile ilgili bir basın açıklaması yapıldı.

    “ÇOĞU HİZMETLERDEN ÜCRETSİZ FAYDALANIYORLAR!”

    Uluslararası Gazeteciler Cemiyeti Mersin Şube Başkanı Gazeteci-Yazar Hakan Koçman, ülkemizin sosyal sorunlarına yönelik duyarlılığını bir kez daha göstererek, Gaziantep’te Suriyeli sığınmacılarla ilgili yapılan basın açıklamasını değerlendiren bir makale yayınladı. Makalesinde toplantılarda, Nisan 2011 tarihinden sonra hükümet tarafından uygulanan açık kapı politikası sonucu Türkiye’ye düzensiz ve kontrolsüz olarak gelen Suriyelilerin zaman içinde kadim Gaziantep şehrinin eşsiz tarihi ve kültürel değerlerine, sosyal ve iş hayatına olumsuz etkilerinin örneklerle gözler önüne serildiğini aktaran Hakan Koçman, “Verilen örneklerde Suriyeli sığınmacıların istihdamdan eğitime, sağlık sektöründen ekonomiye ve şehir yaşamına kadar sebep olduğu ağır yük ve onlara sağlanan avantajların ortaya çıkardığı hak ihlalleri ortaya kondu. Suriyeli öğrenciler kontenjandan üniversiteye giriyor, vergi vermeden işyeri çalıştırıyor, sağlık hizmetlerinden katkı payı ödemeden faydalanıyor ve daha düşük ücretlerle sigortasız çalıştırıldıkları için istihdamda tercih ediliyorlardı. Üstüne üstlük bir de yardım alıyorlardı. Bütün bunların yanında ülkemiz ve özellikle bölgemiz için de en önemli sorunun demografik değişimin gelecekte yaratacağı kargaşa olacağı belirtilerek Suriyelilerin doğum oranı 5,3 seviyesi olarak açıklandı. Önümüzdeki 20 yılın projeksiyonu çıkarıldığında Gaziantep’in nüfusunun yüzde 50’sinin Suriyeli olacağı ifade ediliyordu ve Türkiye’deki Suriyeliler, Suriye’deki Suriyelilerden iki kat hızla çoğalıyorlardı.” dedi.

    “BIÇAK KEMİĞE DAYANMIŞ DEMEK!”

    Kendi şehrinde yaşamanın, sığınmacı olmaktan daha zor olduğunu belirten Koçman, “Açıklamada ayrıca çok sayıda uluslararası vakıf, dernek vb. kuruluşların, sığınmacıların ülkemize entegre olmaları için çalışmalarına devam ettikleri ve yardım amacıyla şehirde çalışmalarını sürdüren çok sayıda yabancı kaynaklı kuruluşun yardım faaliyetleri yanında, farklı bazı çalışmalar yaptıklarının da endişesini taşıdıkları ifade edildi.” dedi.
    Basın açıklamasının sonunda da; “Tüm bu koşulların Gaziantep’te yaşamın yerli nüfus için gittikçe çekilmez hale geldiğini ve Suriyelilerin gelişi ve doğurduğu sonuçların, ülkemizin her türlü bekasına yönelik, planlı bir projenin parçası olduğu kaygılarımızı doğrulamaktadır.’ deniyordu. Çözüm olarak da Türkiye’nin acilen mevcut politikasından vazgeçip, halkın problemlerini çözecek; ülkemizin gerçekleri ve halkımızın yararlarını gözetecek, geçici koruma altındaki Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayacak ulusal ve uluslararası politikaların üretilmesi tavsiye ediliyordu. Bu açıklama beni çok etkilemişti çünkü Gaziantep gibi muhafazakar temele sahip bir şehir artık bu açıklamayı yapma ihtiyacı duyuyorsa bıçak kemiğe dayanmış demek.” ifadelerini kullandı.

    GAYRİ RESMİ RAKAMLAR 500 BİN SURİYELİ OLDUĞUNU SÖYLÜYOR!”

    Mersin’in de sığınmacılar konusunda Gaziantep’ten daha az bir yük taşımadığını vurgulayan Koçman, “Gayri resmi rakamlar sayının 500 bin civarında olduğunu söylüyor. Gaziantep’teki rakam kentin beşte biri demek! Yolda yürürken mahallemizde yıllardır berberlik yapan bir ağabeyim ile karşılaştım. Kendisi zamanında babamın da berberiydi. Merhabalaştıktan sonra sohbete başladık. Nereye gidiyorsun diye sorduğumda bana İşkur’a gittiğini söyledi. Masrafları karşılayamadığı için berber dükkanını kapatmak zorunda kalmıştı. Senelerdir işlettiği küçük berber dükkanına 20 bin TL kira istiyorlardı ve artık kazandığı para masrafları karşılamıyordu. Ayrıca yaşadığımız Viranşehir Mahallesi’nde her köşe başında bir Suriyeli berber açılmıştı ve berber enflasyonundan ücretler masrafları karşılamıyordu. ‘Yapacak bir şey kalmadı, dükkanı kapattım. Artık iş bakacağım.’ dedi. Üzülerek vedalaştık. Artık yıllardır kendi mahallesinde sürdürdüğü mesleğini yapamayacak hale gelmişti. Dağ gibi adam yaşadığı stresten dolayı kilo kaybetmiş ve halsizleşmişti.” diye belirti.

    “MERSİN OLARAK ARTIK BU KONUYU GÜNDEME TAŞIMALIYIZ”

    Hakan Koçman şöyle devam etti;

    “Kendi ülkende ve şehrinde mülteci olmanın en iyi örneği karşımdaydı. Aslında her gün yaşadığımız gerçeğin somut örneği karşımdaydı. Mahallemizin bir kalesinin daha düşmüş olduğunu hissettim. Biz de Mersinliler olarak bu konuyu artık gündeme taşımalı ve bu konuda Gaziantep ve diğer şehirler ile bölgesel bir dayanışma ve iş birliği arayışına girmeliyiz. Atatürk’ün ‘Mersinliler, Mersin’e sahip olunuz.’ sözüyle hareket ederek kentimizin sorumluluğunu üstlenmeliyiz. Bu konuda başından beri süregelen hükümet politikalarının yanlışlığını, önümüzde duran sonuçları ile göstermeli ve güçlü bir kamuoyu yaratarak bölgesel işbirlliği içerisinde hareket etmeliyiz. Yaşadığımız bu yıllardır süren sessiz istilaya artık bir, ‘Dur’ demeliyiz.”