Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

PENCEREMDEN: PROF. DR. KEMAL KURDAŞ ANISINA…

Kemal KURDAŞ, 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası, kurucu meclis

Kemal KURDAŞ, 27 Mayıs 1960 Askeri Müdahalesi sonrası, kurucu meclis üyeliği ile kurulan ilk hükümette maliye bakanlığı yapmıştır. CHP’den denk bütçe olarak aldığı hazineyi Demokrat Parti’nin çarçur etmesi nedeniyle IMF’den borç almak için niyet mektubunu o hazırlayarak ekonominin çarklarının dönmesini sağlamıştır.

ABD, gelecekte çok hayati gördüğü Ortadoğu’daki çıkarlarında, hem kendisi ile siyasi ve ekonomik işbirliği yapacak ingilizce bilen kadrolarını yetiştirmek, hem de Orta Doğu’daki en parlak öğrencileri kendisine hiç bir maliyet (üniversite öğrencisinin yaklaşık maliyeti bugün yaklaşık 1,5 trilyon TL civarındadır) olmadan yetiştirilip, ABD’ye çekip, yararlanmak ve bir bakıma da Ortadoğu ülkelerini bu beyinlerden mahrum bırakmak için nüfuzunu kullanarak, mali ve teknik yardım sözüyle böyle bir üniversitenin kurulmasını Türkiye’ye telkin etmişti.

KUVVACI ÇOCUĞU OLUNCA…

19 Nisan, benimde mezunu olmakla onur duyduğum, ülkemizin ve Dünya’nın en iyi üniversitelerinden biri olan Orta Doğu Teknik Üniversitesi ‘nde(ODTÜ) öğrenim görmeme vesile olan, ODTÜ’nün kurucu rektörü Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın 13. ölüm yıldönümüdür.

Kemal Kurdaş, Kendi hatıralarında babasının Kuvva-i Milliyeci olması nedeniyle, tüm öğrenim hayatı süresince eğitimini parasız yatılı okullarda yaptığını, her fırsatta bu borcunu bu devlete ödemek istediğini hatıralarında anlatmıştır(*).

ODTÜ’yü kurma teklifi (sanırım IMF’de yaptığı görev nedeniyle) ona iletildiğinde ülkesine olan borcunu ödeme fırsatı olarak düşünmüş, diğer kariyer tekliflerini red ederek kabul etmiştir.

Kurdaş’ın, 22 Kasım 1961 yılında başlayıp, 21 Kasım 1969 da biten, 8 yıllık rektörlük görevi süresi içinde Kemal KURDAŞ’ın kişisel çabalarıyla 5.5 milyon m2 lik yerleşkede, dikilen 12 milyon ağaç ve bozkırın ortasında mimar Behruz Çinici’nin modern mimari anlayışına sahip binalarıyla, ülkemizin hep yüz akı bir üniversitesi olmuştur.

Türkiye’de, belki Dünya’da da bu kadar kısa sürede bu başarıyı yakalayan başka bir üniversite yoktur. Buradan yetişen, yabancı dil bilen bilimsel niteliği yüksek mezunları, Türkiye’nin hem iç politikasını etkilemiş, hem de bürokrasideki katkılarıyla vede Ar-Ge çalışmalarıyla, savunma sanayi ve ekonomi politikasını olumlu anlamda yönlendirip, geliştirmiştir.

ODTÜ ŞAŞIRTIYOR

Ancak ODTÜ, beklenenin aksine hiçbir zaman emperyalizmin çıkarlarıyla uyumlu bir üniversite kimliğinde olmamış, tam aksine, ABD çıkarlarına karşı Türkiye’de ve Orta Doğu’da, anti emperyalist sol hareketin merkezi olmuştur.

Özellikle, CIA’da yöneticilik yapmış, Vietnam kasabı olarak bilinen, ABD Büyükelçisi Robert Commer’ın arabasının ODTÜ’de yakılmasıyla, ABD yönetimleri büyük bir şaşkınlık yaşamıştır.

ODTÜ KÖY ENSTİTÜLERİNİN BİRİKİMİNİ GELECEĞE TAŞIYOR

Bu satırların yazarına göre ODTÜ, tarihsel ve sosyolojik açıdan, Köy Enstitülerinden sonra, Türkiye’nin gidişatını etkileyen ikinci büyük bilimsel eğitim ve öğrenim hamlesidir. Çünkü, yabancı dilde eğitim ve Kurdaş’ın yaratığı akademik iklimde, ülkemizin her köşesinden gelen memur, işçi, köylü, esnaf vb halk çocukları girdikleri ODTÜ’den, Atatürkçü, yurtsever, ilerici, toplumcu ve devrimci düşüncelerle yoğrularak mezun olmuşlardır.

Bunun birinci nedeni, Kuvva-i Milliye geleneğinden gelen ailenin çocuğu olan kurucu rektör Kemal KURDAŞ’ın çabalarıyla yaratılan, Atatürk Devrim ve İlkelerine bağlı, hoşgörülü, eleştirel ve bilimsel akademik eğitim ilklimidir. Öyle ki, rektörlük binasına misafir olarak gelen, Büyükelçi Commer’in arabasının yakılması sonrasında bile, bu olaya çok üzülmesine rağmen üniversitede hep fikir özgürlüğünden yana, hep öğrencilerine empati ve sevgi ile yaklaşmış, iktidarlarının baskılarına rağmen hep öğrencilerinden yana tavır koymuş, korumuştur. Bu yaklaşımıyla öğrencilerinin sevgisini kazanmışsa da, iktidarın boy hedefi olmuş ve istifa etmek zorunda kalmıştır.

İkinci nedeni, kurulduğu ve geliştiği, 1960’lı ve 1970’li yıllarda, kapatılan Köy Enstitülerinden ve onun devamı olan İlk Öğretmen Okullarından mezun nitelikli öğretmenlerin yetiştirdiği öğrencilerin ODTÜ’de buluşmasıydı. Gerçektende Anadolu’nun her köşesinde Köy Enstitülü öğretmenlerin yetiştirdiği halk çocuklarına ilkokul ve yatılı ortaokullar ile liselerde, bugüne kıyasla fırsat eşitliğini sağlayan daha nitelikli eğitim verilmekteydi. Bu öğrenciler içinden, bilgi seviyesi ve yordama becerisi yüksek, eleştirel düşünebilen en zeki, halk çocuklarının, ODTÜ’yü ve diğer iyi üniversitelerin sınavını daha kolay kazanabiliyorlardı.

Çünkü, o yıllarda nitelik açısından, köy ve kasabalar ile kentlerdeki eğitim arasında bugünkü kadar, çok büyük fark yoktu. Öyleki özel okullar ve dershaneler bugünkü kadar yaygın değildi. Ayrıca o yıllarda yapılan ÖSYM sınavlarında alınan puanların, yüzde 60’ı bilgiye, yüzde 40 yetenek puanlarına dayanıyordu. Böylelikle köylerle kentlerde okuyan öğrenciler arasında, sınavlarda fırsat eşitliği bugüne göre nispeten daha iyiydi. Böylelikle, Hasan AliYücel’in vizyonunda öngördüğü ‘Anadolu’nun dağlarından kırlarından, bayırlarından, en ücra köşelerinden, kasabalarından ve kentlerin varoşlarından’ gelen, Atatürk Devrim ve İlkeleri, insan sevgisiyle, yurtsever ve eleştirel ortamda yetiştirilmiş işçi, köylü, esnaf, memur her sınıftan halk çocukları, başkent Ankara’da ODTÜ’nün hoşgörülü ve bilimsel yerleşkesinde ve yurtlarda aynı ortamda ve bir arada yaşayarak öğrenim gördüler.

Bu gençler, ODTÜ de aldıkları, bilimsel niteliği yüksek akademik İngilizce eğitimle birlikte, Dünya literatürünü de takip ederek o yıllarda, kurucularının tam bağımsızlık ve anti emperyalist çizgisine rağmen ülkemizin nereye savrulduğunu farketmişlerdi.

O yıllarda, Dünyanın her yerindeki, 68 ve 78 kuşağı gibi politize oldular. ODTÜ’de ve Ankara’daki diğer üniversitelerin amfilerinde, fikir kulüplerinde, öğrenci topluluklarında, düzenledikleri “forum”larda, ülke sorunlarını okuyarak, tartışarak ve birbirinden öğrenerek ilerici ve devrimci eleştirel düşüncelerini tartışmışlar ve geliştirmişlerdir. İşte anlamda ODTÜ, Köy Enstitülü öğretmenlerden aldıkları, aydınlanmacı, eleştirel ve ilerici ruhunun günümüze taşıyıcısı olmuştur.

ODTÜ CUMHURİYETİMİZİN AYDINLANMACI, BAĞIMSIZLIKÇI VE ÖZGÜRLÜKÇÜ KALESİDİR

Türkiye’nin 1952 yılında girdiği NATO kafesinde, o günkü iktidarların, Atatürk’ün tam bağımsızlık ilkesinin çiğnenmesini ve anti demokratik gidişatını hep sorgulamış ve bu gidişata eylemsel olarak da hep karşı çıkmışlardır. 1960’lı ve 1970’li yıllarda gelenekselleşen bu kimlik ve birikim, 1980 darbesinden sonra da günümüze kadar gelmiştir.

Bugün ODTÜ, sahip olduğu uluslararası saygın bilimsel kapasitesi , halkçı ve yurtsever duruşuyla, dün olduğu gibi, bugünde yapılan tüm saldırılara karşı, Cumhuriyetimizin aydınlanmacı, bağımsızlıkçı, özgürlükçü ve ilerici birikimini bugüne kadar korumayı başaran Türkiye’deki ender kurumlardandır.

En son olarak, ODTÜ’nün bu bilinen genetiğini ve sosyolojik mirasını değiştirmek amacıyla, rektörlük eliyle, ODTÜ Vakfına ait “kavaklık arazisi”nin yasadışı bir şekilde KYK‘ya devredilerek, büyük bir öğrenci yurdu yapılarak, ODTÜ‘nün içine Truva atı sokulmak istenmiştir.

ODTÜ’ün öğretim üyeleri ve öğrencileri ile birlikte, kamuoyunun da desteği ile tek vücut olarak karşı koyarak bu hukuk dışı fırsatçı saldırıyı durdurmuştur.

19 Nisan 2011’de, 91 yaşında kaybettiğimiz kurucu rektörümüz Prof. Dr. Kemal KURDAŞ’ın ülkemize kazandırdığı, Dünya’nın en saygın üniversiteleri arasında yer alan ODTÜ’den; Atatürkçü, yurtsever, aydınlanmacı, özgürlükçü, anti-emperyalist, halkçı, devrimci ve ilerici, kimliği ile yetişen öğrencileri olarak kendisini saygı ve sevgiyle anıyoruz.

Köy Enstitülerinin okul arazilerine ağaç dikme geleneğini de yaşatan Kemal KURDAŞ ve bozkıra diktiği ağaçlar hep yaşayacak ve ODTÜ yerleşkesinde kök salan ‘bilim ağacının yaydığı aydınlanma ışığı’ hiç sönmeyecek, ülkemizin geleceğini aydınlatmaya devam edecektir.

Vefatının 13. yılında, başta kurucu rektörümüz Kemal KURDAŞ ile Ankara’nın dört bir yanından öğrencileri taşıyan mavi otobüslerini kullanan şöförlerinden, öğrencilerine; hizmetlilerinden,öğretim üyelerine; ile gelmiş geçmiş yaşayan ve vefat eden tüm rektörlerimiz ile bugüne kadar ODTÜ’ye emek vermiş, tam bağımsız ideali ile mücadele etmiş ve bu yolda hayatını kaybetmiş tüm ‘ hocaların’ anısına saygı ve minnetle…

(*) Kemal KURDAŞ, ODTÜ Anları, ODTÜ Yayınları, Mayıs 2011