Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: FATİH SULTAN MEHMEDİN YARGILANDIĞI DOĞRU MUDUR?

Mersin’den Sayın Selahattin Özbek

Mersin’den Sayın Selahattin Özbek soruyor:
SORU: İstanbul’un fethedilmesini sağlayan Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’a Hızır Çelebi’yi “Belediye başkanı” ve aynı zamanda mahkemeye “Kadı” yani “Hâkim” tayin ettiğini tarih kitaplarında okumuştum.
Her yıl İstanbul’un fethi törenlerine katılmakta ve o heyecanı yaşamaktayım.
En son yapılan törenleri izlerken bir arkadaşım Fatih Sultan Mehmet’in bir suçtan dolayı hâkim karşısına çıkarıldığını ve mahkeme başkanının Padişaha ceza verdiğini anlattı.
Fatih Sultan Mehmet’e ceza vermeye kalkışan yargıç kimdir?
Böyle bir yargılama ve böyle bir yargıç var mıdır?
CEVAP: Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlıların adaleti o kadar güçlü idi ki; bütün Hıristiyanlar o dönemlerde Osmanlıların egemenliği altına girebilmek için adeta birbirleriyle yarış etmişlerdir.
Bir örnek vermek gerekirse; Ukrayna’da yaşayan Norman’lar; Rus’ların baskısından o kadar bıkmışlardı ki kiliselerinin defterine şöyle yazmışlardır: “Ya Rabbi. Osmanlı’nın gücünü kuvvetini artır ki, gelip bizi de kurtarsın… Bize din hürriyeti versin… Can ve mal emniyetimizi sağlasın… Amin…”
Norman’lar 1800 yıllarında Rus zulmünden Amerika’ya kaçmışlar ve yanlarında bu kilise defterini de götürmüşlerdi.
Bu gün bu defter adı geçen sayfa açılmış olarak Amerika’nın Utan bölgesindeki bir Norman kilisesinde teşhir edilmektedir.
Örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Evet… Fatih Sultan Mehmet, Padişah olduğu halde yargılanmıştı.
“Yargı” konusunu anlatmadan önce Fatih Sultan Mehmet’i mahkemeye çağıran “Belediye Başkanı” ve “Kadı =Hâkim” hakkında da bilgi verelim:
Fatih Sultan Mehmet’i mahkemeye çağıran “Kadı” nın adı Hızır Çelebi’dir.
Hızır Çelebi 1407 senesinde doğmuş 1453 senesinde İstanbul’da vefat etmiştir.
Ülkenin en ünlü âlimlerindendir.
Fatih’in padişahlığının ilk yıllarında Arabistan’dan gelen bir Âlim’in ilim ve fen konusunda sorduğu sorulara cevap veremeyen İstanbul’daki âlimlere kızan Fatih:
“Ülkemde bu adama cevap verecek bir ilim adamımız yok mudur?” diye kükremiş kendisine o dönemde Sivrihisar medresesinde görev yapan Hızır Çelebi tavsiye edilmiştir.
Hızır Çelebi’nin Arabistan’dan gelen ilim adamına verdiği mantıklı cevaplar ve Hızır Çelebi’nin sorduğu sorulara âlim’in cevap veremeyişi Fatih’in çok hoşuna gitmiştir ve kendisini “İstanbul Kadısı=Hâkimi” ve “İstanbul Belediye Başkanı”yapmıştır.
Hızır Çelebi, İstanbul Kadısı ve Belediye Başkanı olarak göreve başladıktan bir müddet sonra bir Hristiyan mimar gelmiş ve Fatih Sultan Mehmet’ den şikâyetçi olduğunu söylemiştir.
Şikâyet konusu şudur:
Fatih Sultan Mehmet; Ayasofya’dan daha yüksek kubbeye ve daha üstün mimari hususiyetlere sahip bir cami yaptırmak istemiş, bir Hristiyan mimar inşaatın yapımını üslenmiştir.
Ancak, Hristiyan oluşu nedeniyle Ayasofya’dan daha yüksek kubbesi olan bir camii yapmak istememiş ve Mısır’dan getirilen mermer sütunların uçlarını kestirmiştir.
Fatih sütunların kasıtlı olarak kestirildiğini öğrenince çok kızmış ve mimarın elinin kesilmesini emretmiştir.
Eli kesilen mimar Osmanlı’nın adaletini ölçmek için devrin “Kadı” yani“Hâkim”i olan Hızır Çelebi’ye müracaatla şikayette bulunmuştur.
Hızır Çelebi olayı incelemiş ve şahitlerle birlikte Fatih Sultan Mehmet’i mahkemeye celp etmiştir.
Fatih başköşeye oturmak için yönelmiş fakat Hızır Çelebi:
“Oturma Begüm. Hasmınla yüzleşmek üzere, mahkeme huzurunda ayakta dur.” demiştir.
Fatih’i ayakta bekletmiştir.
Mahkeme sonunda Hristiyan Mimar haklı bulunmuş ve Fatih’in elinin kesilmesine karar verilmiştir.
Hristiyan mimar bu adil karar karşısında gözyaşlarını tutamamış, şahadet getirerek Müslüman olmuştur.
Fatih Sultan Mehmet de ölünceye kadar mimarın iki çocuğu ve hanımıyla birlikte bütün maişetini şahsi servetinden vererek rahat yaşamasını sağlamıştır.
Mimar, hanımı ve çocuklarıyla birlikte İslamiyet’in yayılması için ölünceye kadar gayret göstermiştir.
Birkaç gün sonra Hızır Çelebi’yi ziyarete giden Fatih kılıcını göstererek:
“Eğer bana bir suçlu gibi değil de bir padişah gibi muamele etseydin seni şu kılıcımla parçalardım” demiştir.
Hızır Çelebi de paltosunun iki eteğinin altındaki 2 adet aslanı göstererek:
“Eğer padişahlığına güvenip, dinin emri olan hükme karşı gelseydin seni bu aslanlara parçalatacaktım” demiştir.
İşte Osmanlıların adalet anlayışı…
Bu anlayış İstanbul’u Türk dünyasının manevi başkenti yapacaktır.
Hoşça kalınız.
( sorularınız için: gazimert333@gmail.com )