Hacivat ve Karagöz Türk- Osmanlı tiyatro tarihinin iki önemli karakteridir.
Gölge oyunu olan Hacivat ve Karagöz oyunu özellikle Ramazan aylarının vazgeçilmezidir.
İki karakter de Türk halkı tarafından oldukça fazla sevilmektedir.
Gölge oyunu yüzlerce yıllık bir geçmişe sahip olan sanat dalıdır.
Bu sanat dalında hayvan derileri kesilerek çeşitli figürler meydana getirilmektedir.
Meydana getirilen insan, hayvan ve eşya figürleri ışık kaynağı önünde oynatılmaktadır. Oynatılan figürlerin gölgeleri sıkıca gerilen perde üzerine yansıtılmaktadır.
Hacivat ve Karagöz gölge oyununun kökeni hakkında da birçok rivayet bulunmaktadır.
İlk görüş Orta Asya’da çadırlarda oynatılan ”Kolkorçak” ya da ”Çadır Hayal” adlı kukla oyununun bu oyun ile benzerliğidir.
İkinci görüş bu oyununun Hindistan ve Cava Adaları’ndan gelen çingeneler ile gelmesidir. Çingenelerin Anadolu’ya geliş tarihleri ve Karagöz oyununun ortaya çıkış tarihi karşılaştırıldığı zaman bu görüş güçlenmektedir.
Üçüncü görüş oyunun kökeninin Portekiz ve İspanya’ya dayandığıdır.
Dördüncü görüş ise Padişah Yavuz Sultan Selim’in 1517 yılında Mısır’ı ele geçirdikten sonra Memluk Sultanı Tomanbay’ın asılışının canlandırıldığı bir gölge oyununu seyretmesi ve oyunu beğenmesiyle sanatçıları İstanbul’a getirmesidir.
Hacivat ve Karagöz oyununun oldukça güzel ayrıntıları bulunmaktadır.
Bu oyun Geleneksel Türk Tiyatrosu’na ait olan güzel bir türdür.
Genel temada Karagöz ve Hacivat birbirlerine söyledikleri sözleri yanlış anlamakta ve böylelikle ortaya komik diyaloglar çıkmaktadır.
Bu diyalogların üstüne dans ve müzik eklenmesi ise süreci daha da keyifli kılmaktadır.
Hacivat ve Karagöz gösterisini düzenleyen kişiye ”hayali” veya ”hayalbaz” denmektedir.
Hayalinin yanında sandıkkar, dayrezen, yardak ve çırak gibi isimlere sahip olan bir de yardımcı bulunmaktadır.
Karagöz ve Hacivat karakterlerine baktığımız zaman şu özellikler gözümüze çarpar; Karagöz okumamış ve oldukça zeki bir tiptir. Kendine söylenenleri yanlış anlar ve başını belaya sokar. Geçim sıkıntısı yaşayan Karagöz karakteri neredeyse tüm oyunlarda işsizdir. Dobra bir karakter olan Karagöz için halkı temsil ettiği söylenebilir. Hacivat ise eğitimli, gördüğü eğitimi pazarlayabilen, nabza göre şerbet veren, sıkça Arapça ve Farsça kelimeler kullanan bir karakterdir. Karagöz’ün sürekli olarak onu yanlış anlamasının sebebi Hacivat’ın bu tarz kelimeleri kullanmasıdır. Hacivat genellikle Karagöz üzerinden geçinmeye çalışmaktadır. Oyunda Hacivat için ”aydın” vurgusu yapılmaktadır. Hacivat ve Karagöz’e Kayserili, Zeybek, Tuzsuz Deli Bekir, Himmet Ağa, Zenne, Beberuhi, Çelebi, Laz, Arap, Acem, Arnavut, Kürt gibi birçok karakter eşlik etmektedir.
Televizyonun, diğer iletişim ve eğlence araçlarının olmadığı dönemlerde Ramazan ayının toplumsal yaşama getirdiği hareketlilik, kendine has eğlence geleneklerinin de ortaya çıkmasını sağlamıştı.
Özellikle teravih sonrasında kahvehanelerde toplanmak, meddah, Karagöz ve Hacivat, ortaoyunu gösterileri izlemek, İstanbul’da Direklararası’nda düzenlenen eğlencelere katılmak, birlikte ibadet eden bir toplumun birlikte eğlenmesini de sağladığı için oldukça önemliydi.
Son yıllarda pek çok kentimizde yeniden canlandırılmaya çalışılan Ramazan etkinlikleri eski ihtişamlı günlerinden hayli uzak olsa da benzeri bir işlevi yerine getirmeye çalışıyor.
Ramazan eğlencelerinin başında gelen ve İslam dünyasında 11. yüzyılda sözü edilmeye başlanan Hacivat –Karagöz oyununa o dönemde : ‘’ gölge hayali ‘’ adı verilmiştir.
Hacivat – Karagöz oyunu, özellikle 17. yüzyıldan sonra oldukça yaygınlaşmıştır.
19. yüzyılda Hacivat – Karagöz, kısaca, hayal oyunu diye anılmış, bu oyunu
oynatan sanatçılara da hayalî (hayalci, Karagözcü) denmiştir.
Hacivat – Karagöz oyunu, halk kültürünün ortak ürünüdür. Bu oyunlarda işlenen çeşitli konuları kimin düzenlediği belli değildir.
Karagöz, tuluata dayandığı için oyunun sözlerini, her sanatçı, oyun sırasında kendine göre düzenler.
Hacivat – Karagöz oyunları 19. yüzyılda yazıya geçirilmeye başlanmıştır.
Geçtiğimiz aylarda Yunanistan ZOUGLA TV’de bir program yayımlandı
Hacivat-Karagözle ilgili bir program…
Programı izlerken Yunanlıların bizim Hacivat-Karagöze nasıl sahip çıktıklarını hayretle gördüm.
Yunanlılarda Türk düşmanlığı bir türlü bitmiyor…
Türkiyeye karşı savaş hazırlığı olarak Amerika Birleşik devletleriyle anlaşarak pek çok bölgeye üsler kurdurdu.
Üstelik Ege’nin kuzeyinde Midilli Adası’na 1 Yunan mekanize tümeni; Limni, Sakız ve Sisam adalarına birer Yunan mekanize tugayı konuşlandırıldı. Taşoz, Semadirek, Bozbaba, İpsara ve Ahikerya olmak üzere toplam 5 adaya da tabur- alay seviyesinde askeri birlik konuşlandırdı.
Yunanistan, Türkiye’ye yönelik jet harekatı için Limni ve Midilli Adası’na havaalanları inşa etti ve buralara savaş uçakları yerleştirdi. Ege Denizi’ne çıkan Türk savaş uçaklarına, bu adalardan kalkan Yunan savaş uçakları tarafından önleme ve it dalaşı yapılmaktadır.
Yunanistan, Rodos’a 1 mekanize tümeni; İstanköy’e 1 mekanize tugayı konuşlandırdı. Batnoz, Lipso, İleriye, Kelemez, İstanbulya, İncirli, Sömbeki, İleki, Kerpe ve Meis olmak üzere toplam 10 adaya da tabur- alay seviyesinde askeri birlik konuşlandırdı. Yunanistan, İstanköy ve Rodos Adası’na havaalanları inşa etti. Ege Denizi’nin güneyinde, gayri askeri statüdeki 14 adadan 12’si silahlandırıldı.
Askeri yönde bütün bu hazırlıklar yanında kültür miraslarımıza da sahip çıkıyor:
Türk baklavasını İngiltere’ye Yunan baklavası diye satan Yunanlılar kültür miraslarımıza sahip çıkmaya devam ediyor.
Evet… Kültür mirasımız yönünden gözden kaçan bir husus var;
Hacivat – Karagöz oyunumuz…
Geçtiğimiz yıllarda Kültür Bakanlığımız Hacivat-Karagöz oyununun Türkiye’ye ait olduğunu belirten açıklamalar yapmıştı….
Bu açıklamadan sonra bile Yunanlılar Hacivat – Karagöz oyunumuza kendi ülkelerinin kültür mirası imiş gibi sahip çıkmaya devam ediyorlar…
Bunun en belirgin örneği ZOUGLA TV’ de yayınlanan programda Hacivat-Karagözün kendi gölge oyunlarıymış gibi gösterilmesi…
Bu konuda yine kültür bakanlığımıza büyük görevler düşüyor…
Kültür miraslarımız yeni baştan tespit edilmeli ve bunlara sahip çıkılmalıdır.
Tarihi gelişim içinde Ramazan gecelerinin eğlencesi Hacivat – Karagöz oyunu Yunanlılara ait olabilir mi?
Bu mümkün değil…
Hacivat ve Karagöz ikinci Osmanlı padişahı Orhan Gazi zamanının insanlarıdır.
Orhan Gazi 1324-1362 yılları arasında Padişahlık yaptığına göre Hacivat-Karagöz de bu yıllarda yaşamıştır.
Rivayete göre;Orhangazi Bursa’da bir cami yaptırmaktadır.
Bu caminin inşaatında Karagöz adında bir demirci çalışmaktadır.
Karagöz duvar taşların demir kenetlerle birbirine bağlamaktadır.
Aynı inşaatta arkadaşı Hacı İvad (Hacivat) da çalışmaktadır.
Karagözle-Hacivat’ın birbirleriyle şakalaşmaları, işçilerin de onların hallerine gülüp çalışmayı aksatmaları yüzünden işler ilerlememektedir.
Orhan Gazi inşaatı gezerken inşaatın ilerlemediğini görünce Mimarbaşıyı sorguya çeker.
Mimarbaşı Hacivat’la Karagözün durumunu anlatır.
Padişah kızmıştır.
Her ikisini de huzuruna çağırtır.
Bir hamam muhaveresi yaptırır.
Oyun hoşuna gider.
İşin sürüncemede kalmasına da göz yummaz, onları uyarır.
Birkaç gün sonra yine inşaatını kontrole gelir.
Bakar ki yine ilerleme yok.
Mimarbaşı aynı mazereti anlatınca Hacivat ve Karagözün idam edilmelerini emreder.
Bunu duyan Karagöz;
“Adam sen de….” diyerek sol eliyle sakalını tutup, sağ elini sallar…
Hacivat ise; iki elini yumruk yapıp üst üste vurarak:
“Taş taş üstünde kalmasın” der.
İkisi de padişahın emriyle idam edilir.
Orhan Gazi sonradan Hacivatla Karagözü idam ettirdiğine pişman olmuştur.
Buhara’nın Küster kasabasından gelen Şeyh Küşteri, Karagöz-Hacivat hayallerini perdeye aksettirip konuşturarak padişahın üzüntüsünü hafifletir.
Bu rivayet ister gerçek ister asılsız olsun Anadolu Türkleri bu hayal oyununu yaşatmış ve Karagözün şahsında onu milli bir hüviyete sokmuştur.
Karagöz ve Hacivat karakterlerine baktığımız zaman şu özellikler gözümüze çarpar;
Karagöz okumamış ve oldukça zeki bir tiptir. Kendine söylenenleri yanlış anlar ve başını belaya sokar. Geçim sıkıntısı yaşayan Karagöz karakteri neredeyse tüm oyunlarda işsizdir. Dobra bir karakter olan Karagöz için halkı temsil ettiği söylenebilir.
Hacivat ise eğitimli, gördüğü eğitimi pazarlayabilen, nabza göre şerbet veren, sıkça Arapça ve Farsça kelimeler kullanan bir karakterdir.
Karagöz’ün sürekli olarak onu yanlış anlamasının sebebi Hacivat’ın bu tarz kelimeleri kullanmasıdır. Hacivat genellikle Karagöz üzerinden geçinmeye çalışmaktadır.
Oyunda Hacivat için ”aydın” vurgusu yapılmaktadır. Hacivat ve Karagöz’e Kayserili, Zeybek, Tuzsuz Deli Bekir, Himmet Ağa, Zenne, Beberuhi, Çelebi, Laz, Arap, Acem, Arnavut, Kürt gibi birçok karakter eşlik etmektedir.
Geçmiş yılların vazgeçilmez Ramazan eğlencelerinden olan Hacivat – Karagöz oyunu maalesef unutulmaya yüz tutmuş, ya da günümüze uyarlanarak özelliğini kaybetmiştir.
Yunanlılar bu oyuna sahip çıkmıştır ve sahip çıkmaya devam etmektedir.
İlgilileri yeniden göreve çağırıyoruz:
Lütfen kültür miraslarımıza sahip çıkınız.
Hoşça kalınız.