Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: TASARIM MI TESADÜF MÜ? ALLAH’IN VARLIĞINI ANLAMAK VE DİNE İNANMAK ( 5 )

Mevsimlerin oluşumu gece ile

Mevsimlerin oluşumu gece ile gündüzün art arda gelmesi, gezegenlerdeki ahenk, dünyanın yuvarlak oluşu, güneş sistemi, güneşin ve ayın dünyaya uzaklıkları da tesadüfen ardı ardına meydana gelemez.
Bütün bunları ayarlayan bir kudretli varlık vardır. O da Allah’tır.
Güneş; Dünyanın kendisine bakan bir yüzünü aydınlatmaktadır.
Güneş ışınlarının düşmediği diğer yarım kürede karanlıkta kalmaktadır.
Aydınlık sabit kaldığı halde dünya kendi ekseni etrafında dönünce yarım küre şeklindeki aydınlık bölge 24 saatte yerin etrafında bir dolanım yapmakta bu esnada karanlıkta kalan yarım kürede aynı süre içinde bu gezi turunu tamamlamaktadır.
Bütün bunlar tesadüfen kendiliğinden meydana gelemez.
Dünyanın kendi ekseni etrafında tam bir devir yapmasıyla bir gün meydana gelir.
Bu dönüş 23 saat, 65 dakika ve 4 saniyedir.
Bir gün ise 86164 saniyedir.
Dünyanın güneş etrafında tam bir dönüş yapmasıyla bir yıl meydana gelir.
Dünyanın güneş etrafında tam bir dönüş yapması 365 gün 5 saat 48 dakika ve 56 saniyedir.
Bunun toplam miktarı 31556926 saniyedir.
Bir gün ve bir yılın meydana gelmesindeki gün, saat ve saniyelerde bir sapma olsa dünyanın düzeni değişecektir.
Bu düzeni sağlayan da Allah’tır.
Yerkabuğu; Yerküremizin en dışında bulunan yapıdır.
O kadar değişken bir yapıdır ki bu yapının kendi kendine tesadüfen oluşması düşünülemez.
Kalınlığı farklı farklıdır.
Bu kalınlık karalarda 35-40 kilometre, deniz ve okyanuslarda 8-12 kilometre, Tibet platosunda ise 70 kilometredir.
Ortalama kalınlık 33 kilometre kadardır.
Yerkabuğu 2 kısımdan meydana gelmiştir:
Birinci kısım granit yer kabuğudur.
İkinci kısım bazalt yer kabuğudur.
Granit yer kabuğunda silisyum veya alüminyum elementleri hâkimdir ve daha hafiftir. Yoğunluğu 2,7 – 2,8 gr/santimetreküp arasında bulunur.
Bazalt yer kabuğunda silisyum ve magnezyumlu unsurlar vardır ve granit kabuktan daha ağırdır. Yoğunluğu 3 – 3,5 gr/santimetreküp arasında değişir.
Granit ve Bazalt yer kabuğu bütün kıtaların altında bulunmaktadır.
Okyanusların altında bazaltik kabuk birkaç kilometre kalınlıkta ince bir tabaka halinde uzanır.
Granit kabuk büyük okyanusta hiç yoktur.
Atlas ve Hint okyanuslarında ise çok incedir.
Yerküremizin ısı kaynağı, yerkabuğumuzun kalınlık ve esneklik durumu, atmosfer ve gezegenlerimizin su kütlesindeki uygun birleşim ile yeryüzünün güneş sistemimiz içindeki jeolojik etkinliğinin hiç değişmeden kâinatın oluşumundan bugüne kadar sabit kalması kendiliğinden oluşamaz.
Yerkabuğunu meydana getiren bir güç vardır.
O da Allah’tır.
İnsan vücudundaki adale, kemik, damar, göz, kan, kulak ve sinirlerin yapısını incelediğimiz zaman harikulade bir sanat olayı ile karşı karşıya kalırız.
İnsanın göz, kulak ,böbrek, karaciğer, akciğer, dalak., gibi organlarını incelediğimiz zaman sadece bu inceleme bile bizi insanları Allah’ın yarattığı gerçeğine götürecektir.
İnsan vücudundaki gözün yapısında diğer organlarda olduğu gibi akıllara durgunluk verecek harikalarla karşılaşılmaktadır.
Göz; kafatası ve yüz kemikleri ile çevrili piramit şeklinde bir yere yerleştirilmiştir.
Özel kaslarla yumuşak bir yağ dokusu içinde asılı bulunmaktadır.
İki göz kapağı ile korunmaktadır.
Işıktan, toz topraktan korunmak için kirpikleri vardır.
Görme olayının gerçekleşebilmesi için öncelikle cisim, üzerine düşen ışın ışıklarını yansıtması gerekir.
Cisimden yansıyarak göze gelen ışınlar, korneada kırıldıktan sonra kırılan ışınlar göz bebeğinden göz merceğine gelir.
Göz merceği korneada kırılan ışınları bir kez daha kırarak camsı cisim içinden retina üzerine gönderilir.
Retina üzerinde yer alan sarı benek noktasından cismin ters bir görüntüsü oluşturulur.
Burada bulunan sinirler uyarıları beynin görme loplarına iletir ve bunun sonunda görüntü algılanıp, düzeltilerek cismin doğru ve net görülmesi sağlanır.
Gözde bulunan kasların, göz kapaklarının, kirpiklerinin, gözyaşı ve bezlerinin, göze sıvılık veren zar ile gözü çeşitli yönlere hareket ettiren kasların her birinin ayrı-ayrı görevleri vardır.
Bunlardan birisi olmazsa görme olayında aksaklık meydana gelecektir.
Bu düzen, bu uyum, görme şartları ve ortamları tesadüflerle izah edilemez.
Bunu bilerek, kendi iradesiyle yoktan var eden bir “yaratan” vardır.
O da Allah’tır.
Bir heykeltıraş belki de insana benzer heykel yapabilir. Ancak ona can verme gücüne sahip değildir.
( devam edecek )