Denizaltı araştırmaları ile bütün dünyanın yakından tanıdığı KAPTAN JACGUES YVES COUSTEA (Kaptan Kusto) , İslâm dinini seçmekle hayatının en doğru kararını verdiğini söylemişti.
Kaptan Kusto’nun araştırmalar yaptığı Deniz, bir okyanus ile bağı olan ve büyük bir alanı kaplayan ve genellikle tuzlu olan su birikintisidir.
Terim genellikle okyanus terimi yerine de kullanılır.
Denizler Dünya yüzeyinin % 71’ini kaplamaktadır.
Yeryüzünde kapladıkları 1,338 milyar km³ hacimle dünya üzerindeki su varlığının % 96,5’ini oluşturmaktadırlar.
Ancak, deniz suyu ortalama % 3,5 oranında tuz içerdiğinden, halen oldukça pahalı olan arıtma yöntemleri uygulanmadan içme suyu olarak kullanılamamaktadır.
Denizler üzerinden gerçekleştirilen ticaret, hava yoluyla taşımacılığın gittikçe gelişmesine karşın, öneminden pek bir şey yitirmemiştir.
Dünya ticaretinde aktarılan malların % 92’si, yılda 5,7 milyar ton, deniz yolu üzerinden taşınmaktadır.
Denizaltı araştırmaları ile ün yapan Kaptan Kusto Müslüman oluşunu şöyle anlatmıştıi
‘’…1962 yılında Alman bilim adamları, Aden Körfezi ile Kızıldeniz’in birleştiği Mendep Boğazı’nda, Kızıldeniz’in suyu ile Hind Okyanusu’nun suyunun birbirine karışmadığını bildirmişlerdi.
Biz de, Atlas Okyanusu ile Akdeniz’in sularının birbirine karışıp karışmadığını araştırmaya başladık.
Önce Akdeniz’in kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve yoğunluğu ile içinde yaşadığı canlıları tespit ettik.
Aynı araştırmayı Atlas Okyanusu’nda da tekrarladık.
İki deniz suyu binlerce seneden beri Cebelitarık Boğazı’nda birleşiyordu.
Bu durumda, iki suyun karışması ile tuzluluk ve yoğunluk gibi hususların birbirlerine eşit, hiç olmazsa yakın olması gerekirdi.
Hâlbuki, her iki denizin en yakın kısımlarında bile deniz suyu kendi özelliğini koruyordu. Yani, iki denizin birleşme noktasında bir su perdesi iki deniz suyunun birbirine karışmasına engel oluyordu.
Bu hâli anlattığım Profesör Maurice Bucaille, bunda şaşılacak bir şey olmadığını, İslâmın kutsal kitabı Kur’ân-ı kerîmin bunu açık bir şekilde yazdığını söyledi. Hakikaten bu hâl Kur’ân-ı kerîmde dosdoğru açıklanıyordu.
Bunu öğrenince Kur’ân-ı kerîmin; Allahü teâlânın kelâmı olduğuna inandım. Hak din olan İslâmiyeti seçtim.
İslâm dini, mânevî gücü ile bana kaybettiğim oğlumun acısına dayanma sabrını verdi…”
Kaptan Cousteau’nun Müslüman olması; gerçekten deniz altında geçen hayatı boyunca karşılaştığı tabiat olaylarının Kur’an-ı Kerim’de açıklandığını görmesinden kaynaklanmıştır.
Kaptan Coustea; Akdeniz’i incelerken kendine has sıcaklığı, tuzluluğu ve yoğunluğu olduğunu, Atlas Okyanusunu incelerken sıcaklık, tuzluluk, yoğunluğun daha farklı olduğunu tespit etmiş, bu iki su kütlesinin Cebelitarık Boğazında birleştiğini fakat birbirine karışmadan binlerce yıldır özelliklerini koruduğunu müşahede etmiştir.
Yakın arkadaşı Prof. Dr. Maurice Bucaille; Kaptan Coustea’ya Kur’an-ı Kerim’deki Rahman Suresi’nin 19-20’inci ayetlerini okuyunca İslama olan hayranlığını gizleyememiş ve “Modern ilmin 14 asır geriden takip ettiği Kur’an, ben şahadet ederim ki, Allah kelamıdır” diyerek Müslümanlığı kabul etmiştir.
Rahman Suresinin 19-20’inci ayetinde; “Allah iki denizi birbirine salmıştır. Birbirine kavuşurlar fakat ikisi arasında bir engel var, biri diğerine karışmaz” buyruluyor.
İşte Kaptan Coustea’yu bu ayet Müslüman olmaya sevk etmiştir.
Kur’an-ı Kerim’de denizlerle ilgili, denizcilikle ilgili 49 ayet-i kerime vardır.
Cousteau’yu hayrete düşüren ve Müslüman olmasını sağlayan ayete benzer başka ayetler de vardır.
Furkan Suresi’nin 53. ayetinde; “O (Allah) ki iki denizi salıverip yaklaştırdı, birinin suyu tatlı, içimi kolay, öbürünün suyu tuzlu, acı. Allah ikisinin arasına bir engel ve aşılması zor bir bent koymuştur” buyrulmaktadır.
Yine; Fatır Suresinin 12. ayetinde; “iki deniz birbirinin aynı olamaz. Birinin (suyunun) tadı güzel, çok hafif, içimi kolaydır. Diğerinin (suyu) ise tuzlu kekredir. Her birinden taptaze et (çıkarıp) yersiniz ve takıp süsleneceğiniz ziynet eşyası çıkarırsınız” buyruluyor.
Başka bir ayette : “O iki denizden de inciler ve mercan çıkar” (Rahman Suresi 22) buyrulmaktadır.
İbrahim Suresinin 32. ayetinde gemilerden, Nahl Suresinin 14. ayetinde denizlerin insanların hizmetine sunulmasından, Lokman Suresi’nin 31. ayetinde yine gemilerin denizde yüzmesinden bahsedilmektedir.
Tıpkı denizlerden bahsedildiği gibi yeryüzündeki oluşumlarla ilgili ayetler Kur’an-ı Kerim’in değişik ayetlerine serpiştirilmiştir.
Modern ilimlerle meşgul olanlar Kur’an-ı Kerimdeki kainatın yaratılışı, göklerin ve yerin yaratılışı, jeoloji, fizik, biyoloji, hayvan toplulukları, insanların yaratılışı ve üremesi ile ilgili ayetleri görünce Kaptan Coustea gibi İslamla müşerref olmaktadırlar.
Hoşça kalınız.