Büyük Türk mutasavvıfı, hak aşığı ve Türk dilinin usta yorumcusu Yunus Emre anısına her yıl 01-07 Mayıs tarihleri arasında anma günleri düzenlenir.
Bundan yaklaşık 7 ay önce düzenlenen anma gününde ve bir hafta boyunca yürütülen etkinliklerde aşk ve sevgi güneşi Yunus Emre anlatılmaya çalışılmıştı.
Yunus Emre’nin tanıtılması bir hafta ile sınırlı kalmamalı…
Yeni Eğitim öğretim yılının başladığı bu günlerden itibaren Üniversitelerimizde, İlk ve Orta dereceli okullarımızda Yunus Emre’yi tanıtıcı programlar düzenlenmeli, bu programlar bir yıla yayılmalıdır.
Yunus Emre 1240 yılında doğmuş 1320 yılında hayata veda etmiştir.
Pek çok ünlü ozan gibi Yunus Emre’nin de yaşadığı yer tam olarak bilinmemektedir; Ancak çeşitli eserlerden yola çıkarak Eskişehir ilinde bulunan Mihalıççık ilçesinin bir köyü olan Sarıköy’de yaşamını sürdürdüğü düşünülmektedir.
Yunus Emre, hayatını Anadolu yöresinde sürdürmüş en büyük Türk ozanlarından biridir.
Kendisi, 13. ve 14. yüzyıllarda yaşamış olsa da, günümüzde şiirleri hemen hemen herkes tarafından bilinmekte ve sevilmektedir.
Hayatı hakkında çok fazla bilgiye ulaşılmayan Yunus Emre Anadolu Selçuklu Devleti’nin yıkılmaya ve Anadolu Türk Beyliklerinin kurulmaya başladığı dönemden, Osmanlı Beyliğinin kurulmasına kadar geçen sürede yaşamış bir halk şairidir.
Onun yaşadığı yıllarda Anadolu’da Moğol istilasının etkisiyle iç kavgalar, siyasi zayıflık, kıtlık, kuraklık gibi çok zor günler yaşanmaktaydı.
Yunus Emre mezhep ve din ayrılıklarının da olduğu böyle bir dönemde Allah sevgisini, din ve güzel ahlakla ilgili düşüncelerini yaymaya çalışarak Türk – İslam birliğinin kurulmasında büyük bir rol üstlenmiştir.
Uzunca bir süre Hacı Bektaş – i Veli dergâhında hizmet eden Yunus Emre insanları asil, garip, zengin, fakir, Hristiyan, Müslüman ayrımı yapmaksızın, derin bir sevgiyle severdi.
Yunus Emre, bulunduğu dönemin en başarılı şairlerinden biridir.
Tamamen halka hitap etmiş ve sade bir dil kullanmıştır.
Şiirlerinde daha çok konuların öne çıkmasını tercih eden başarılı bir tasavvuf şairi olan Yunus Emre, günümüzde hala en çok okunan şairler arasındadır.
Yunus Emre, hayatı boyunca pek çok şiir yazmış olsa da yalnızca iki adet eser ortaya koymuştur.
Eserleri kapsamlı olup, derlemeler şeklinde oluşturulmuştur.
Yunus Emre’nin en önemli özelliği, şiirlerini halk dili ile yazmış olmasıdır.
Bu nedenle gerek yaşadığı devirde gerekse günümüzde, şiirleri rahatlıkla anlaşılabilmektedir.
Yaşamının büyük bir kısmını dergâhta geçirmesi ve dervişliğe ulaşmak için harcadığı çabaların da etkisiyle, şiirlerinin çok büyük bir kısmının konusu tasavvuftur.
Şiirlerinde Allah’a olan sevgisini anlatmıştır.
En güzel ve en çok bilinen örneği de “Bana seni gerek seni” şiiridir.
Hayatını, tasavvuf yolunda şekillendirmiş olan halk ozanı Yunus Emre’nin yaşamı boyunca hazırladığı iki eserden birisi Divan diğeri de Risalet-ün Nushiyye’dir.
Divan adlı eserinde, yazdığı tüm şiirleri derlemiştir.
Risalet-ün Nushiyye ise düz yazı ve şiirlerden oluşmaktadır. Okuyan kişilere öğüt verme amacı güdülmekte olup, tasavvufa ait, sabır, hoşgörü gibi kavramların güzelliği anlatılırken, cimrilik, kin, nefret gibi duyguların da ne kadar kötü olduğu üzerinde durulmuştur.
Yunus Emre’nin şiirlerinin büyük bir kısmı, hece ölçüsü ile yazılmıştır.
Pek çok halk şairi gibi Yunus Emre de asıl ölçüyü hece ölçüsü olarak görmüştür.
Bu yönü ile yaşadığı dönemdeki şairlerden ayrılmaktadır.
Risalet-ün Nushiyye eserinde ise; bir istisna yaparak şiirlerini aruz ölçüsü ile yazmış ve aruz ölçüsünde de ne kadar başarılı olduğunu net bir şekilde göstermiştir.
Evet…
Yunus Emre; Anadolu’da yaşayan ve Anadolu’da vefat eden bir Türkmen dervişidir.
Yunus Emre; Anadolu insanının hayattan bezdiği, ümitsizliğe düştüğü bir dönemde yaşamıştır.
Yunus Emre’nin yaşadığı dönemde Anadolu Selçuklu Devleti, Moğol Akınları ve Türkmen boylarının sık sık ayaklanmasıyla halkın ihtiyaçlarına cevap veremeyecek duruma düşmüş ve sadece devleti ayakta tutabilme endişesine kapılmıştır.
Moğol akınları, iç isyanlar, kuraklık, kıtlık sebebiyle Anadolu halkı bitkin ve perişan hale gelmişken Yunus Emre ortaya çıkmış, halka bir kurtarıcı olarak onun etrafında toplanmıştır.
Her sıkıntılı dönemde yeni bir lider çıkarmasını bilen Türk Milleti, Anadolu’yu aydınlatan Dede Korkut, Mevlana, Hacı Bektaş-ı veli, Nasrettin hoca, Emir Sultan, Hacı Bayram-ı Veli Evliya Çelebi ve Yunus Emre gibi güçlü insanlar yetiştirmişlerdir.
Yunus Emre bu sıkıntılı dönemde halkına bir aşk ve sevgi güneşi olarak doğmuştur.
Yunus Emre; Yaşadığı dönemde Türk Dilinin yaşatılmasına katkıda bulunmuştur.
Yaşadığı dönemde Türk dili hor görülmüş, bir kenara itilmiş, resmi dil olarak Farsça kullanılmışken Yunus Emre bütün incelik ve güzellikleriyle Türk diline sahip çıkmış, halkın dilini, halkın deyimlerini kullanmayı tercih etmiş, Türk dilinin yaşamasını sağlamış, Türk dili konusunda kendisinden sonra gelenlere öncülük etmiştir.
Şiirlerindeki üstünlüğü, düşüncelerindeki genişliği ve derinliği sebebiyle Anadolu Türklüğünün yüreği Yunus Emre’de çarpmaktadır.
Yunus Emre’nin buram buram İlahi aşk kokan sevgisinde bütün insanlığın sesini duymak mümkündür.
Bu seste; Allah sevgisi, insan sevgisi ve samimi bir inanç vardır.
Yunus Emre; İnsan sevgisini, insana verilen değeri şiirlerine temel düşünce olarak almıştır.
Yunus Emre’de görülen insan sevgisinin özünde Allah inancı vardır.
Bu sevgi kaynağını Kur’an-ı Kerim’den, Hadis- i Şeriflerden, onların telkin ettiği aşk ve şevkten, iyilikle fazilet duygusundan, sevgi ve barış içinde yaşamak azminden alır.
Yunus Emre’ye göre insanlar birbirine sımsıkı sarılmalı, birbirini sonsuza kadar sevmelidir.
Allah’ı sevmeli, halkı sevmeli, insanları sevmelidir.
Fikirlerinin özünde “Sevelim-Sevilelim” düsturu vardır.
Yunus Emre Türk Milleti tarafından sevilen; hayranlıkla, saygıyla anılan, şiirleri, ilahileri dilden dile, gönülden gönüle ulaşan; Türk âleminde olduğu kadar bütün dünya âleminde benimsenen bir veli – sanatçıdır.
Yunus Emre; bütün Anadolu’nun sevgisine mazhar olmuş bir mana sultanıdır.
Pek çok il ve İlçe Yunus Emre’nin mezarının kendi topraklarında olduğunu söylemektedirler.
Pek çok şehir ve kasabamız Yunus Emre’nin kendi topraklarında yatmasını dilemiştir.
14 ayrı yerde Yunus Emre Türbesi, mezarı, makamı vardır.
Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı sarayköylüler, Karamanlılar, Bursalılar,
Emre Sultan köylüleri, Erzurumlular, Keçiborlulular, Aksaraylılar, Sandıklılılar, Ünyeliler, Sivaslılar Yunus Emre’nin mezarının kendi toprakları içinde olduğunu söylemektedirler.
Esasen bu Anadolu evliyası, bu fazilet, bu müsamaha, bu feragat nasihatçısı, gönüller ikliminin aşk ve sevgi güneşi, gönüller sultanı Yunus Emre sadece o topraklarda değil, kendisini seven bütün insanların gönlünde yatmaktadır.
Yunus Emre’nin yattığı yer bütün Türk Milletinin kalbidir.
Hoşça kalınız.