Her yıl 14 Mart’ta dünyada ve Türkiye’de Tıp bayramları yapılmaktadır.
Geçtiğimiz 14 Mart Tıp bayramı büyük etkinliklerle kutlanmıştı.
Her yıl tıp bayramları kutlamalarına rağmen doktorlara ve hemşirelere yapılan saldırılar dur durak bilmeden devam ediyor.
Tıp Bayramlarının geniş kitlelere yaygınlaştırılması ve doktorlarımıza, hemşirelerimize yapılan saldırıların önlenmesi en büyük temennimizdir.
Tıp alanındaki bu tür saldırılar inançsızlıktan kaynaklanmaktadır.
Bu vesile ile Tıp konusunu bir başka açıdan değerlendirmek istiyorum
İslamiyet tıp konusunda genel kaideler ve temel esaslar getirmiştir.
Er-Razi, ibni Abbas, İbn-i Cezzar, Ali bin İsa gibi ünlü tıp bilginleri yetiştirmiştir.
Müslümanlıkta tıp ilmi Peygamber efendimizin sünnetiyle başlatılmaktadır.
Sahih-i Buhari, Sünen-i Ebu Davud ve Muvatta gibi hadis kaynaklarında Peygamberimizin sağlık ile ilgili aşağıdaki ve benzer hadis-i şerifler aktarılmıştır:
“Allah devası olmayan hiçbir hastalık yaratmamıştır” (Sahih-i Buhari)
“Tıbbi tedavileri kullanın zira Allah yaşlılık haricinde tedavisi olmayan bir rahatsızlık yaratmamıştır” (Sünen-i Ebu Davud)
“Rahatsızlığı gönderen onun devasını da göndermiştir.” (Muvatta)
Peygamberimizin yukarıdaki hadislerinin de yönlendirmesiyle Müslümanlar ölüm dışında her hastalığın bir tedavisi olduğuna inanmışlardır.
İslam tıbbının ilk dönem yazarları genellikle doktorlardan çok din adamları olmuştur.
İlk Müslüman hekimin Peygamberimizin ashabından ve aynı zamanda teyzesinin kocası olan Hâris b. Kelede (Kaladân) olduğu aktarılmaktadır.
Rivayete göre Kelede, Muhammed’in teşvikiyle tıp sanatını öğrenmek ve araştırmak için İran’a gitmiştir.
Eski Sümerler, Mısırlılar, Yunanlılar ve Romalılar tarafından geliştirilen Tıp ilmi, Müslüman bilginler tarafından en üst noktaya getirilmiştir.
Tıp konusunda TEMİZLİK temel kaide olarak ortaya konmuştur.
Profesör jacgues Risier’in belirttiğine göre Müslüman doktorlar 622-661 tarihleri arasında yaralara pansuman yapmayı, dağlamayı, kan almayı biliyorlardı.
Tarihte ilk dispanserleri, ilk eczaneleri açanlar Müslümanlar olmuş, bugünkü modern tıbbın temellerini Müslümanlar atmışlardır.
Çiçek ve kızamık hastalıklarına karşı İslam doktorlarının yaptıkları tedavi şekline günümüzde herhangi bir ekleme yapılmamaktadır.
Ameliyatlarda uyutma yöntemi ilk defa Müslüman doktorlar tarafından ortaya konmuştur.
Mafsal Romatizması, böbrek taşları, çocuk hastalıktan, kalp hastalıkları ile ilgili el-Razi’nin ortaya koyduğu görüşler Avrupalıların üniversitelerinde okutulmuştur.
Hayvan kursağının cerrahi dikiş maddesi olarak kullanılması yine onun buluşudur.
Avrupa’da ” Doktorların kralı” olarak anılan İbn-i Sina’nın uyuşturucu ilaç kullanma, şeker hastalarını idrar yolu ile keşfetme, Al ve Akyuvarlar, Şarbon hastalığı ile İlgili buluşları on yedinci yüzyıla kadar Avrupa Üniversitelerinde ders olarak anlatılmıştır.
İbn-i Sina’nın yazdığı “Kanun-u fi’t-tıp” isimli eseri ders kitabı olarak okutulmuştur.
Ebul- Kasım’ın kadın hastalıkları üzerindeki çalışmaları, cerrahi alanındaki buluşları, ameliyattaki dikiş usulleri bugün aynen devam etmektedir.
İbn-i Zuhr’un akciğer ameliyatları, İbn-i Rüşd’ün zehirli ve ateşli hastalıklar, îbn’ül- Cezzar’ın iç hastalıklar, Ali bin İsa’nın göz alanındaki buluşları Batılı tıp bilginlerine örnek olmuştur.
Geçmiş dönemlerde yapılanlarla övünmek yeterli değildir.
Bugün Tıp alanında pek çok buluşlar yapılmaktadır.
Müslüman Türk doktorlarına düşen görevlerin olduğuna inanıyoruz.
Tıp alanında şu anda Avrupalılardan geride kalışımızın nedenini İslam’da aramak yanlıştır.
Kur’an-ı Kerim sadece bir Tıp kitabı değildir.
Müslüman doktorların Kur’an ve Hadislerde işaret edilen hususlardan hareketle yeni buluşlar yapması en büyük temennimizdir.
Doktorlara ve hemşirelere yapılan saldırıları şiddetle kınıyoruz.
Hoşça kalınız.