Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

PENCEREMDEN: SEN DEĞİLSE KİM? ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?

‘Mersin’ler Mersin’e sahip çıkınız..!’ (M.K ATATÜRK) cümlesinin 17 Mart 2023

‘Mersin’ler Mersin’e sahip çıkınız..!’ (M.K ATATÜRK) cümlesinin 17 Mart 2023 tarihinde Mersin Millet bahçesinde ifade edilmesinin üzerinden tam 100 yıl geçti.

Ancak, Cumhuriyetin 100. Yılında Mersin’in tam merkezinde yerel yönetimlerin(dolayısıyla Mersinlilerin) ekonomik ve idari denetimi dışında müstakil bir Çok Uluslu Şirket(ÇUŞ) liman işletmecisinin MERSİN’E ve MERSİNLİLERİN SAĞLIKLI BİR ÇEVREDE YAŞAM HAKKINA BİR DAYATMASI VAR.

Aldığı kararlarla ve uygulamalarla kentte yaşayanların geleceğini etkiliyor, ancak kentin duyarlığını ve endişelerini dikkate almıyor.

ATATÜRK PARKINA EK LİMAN İNŞAATI MERSİNİN NEFES BORUSUNU KESECEK..

Mersin Büyükşehir Belediyesi ve TMMOB Mersin’e bağlı ilgili odaların ve çevre derneklerinin ek liman inşaatına yerel mahkemede açtıkları davaların başlangıcında ilk bilirkişi raporu davayı açanların lehine iken, soradan yapılan itiraz sonucu, Mersin’e vakıf olmadan masa başından yazıldığı ve peşin hükümlü olduğu izlenimi veren bilimselliği tartışılan bilirkişi raporların etkisiyle yerel mahkemelerin kararları davayı açan kurumların aleyhine çıktı.

Adana İstinaf Mahkemesi’nin kararı onaylamasından sonra, karar Danıştay’a temyize taşındı. Son temyiz hukuk kurumu olan Danıştay yerel mahkemelerin işletmeci Çok Uluslu Şirketin(ÇUŞ) ek liman inşaatı ile Mersin’in tam kent merkezindeki, herkesin çocukluk anılarının olduğu kent belleği olan ‘ATATÜRK PARKI ÖNÜNE DOĞRU GENİŞLEME YATIRIMINA İTİRAZINA VERDİĞİ RET KARARINI ONADI…

Sonrasında limanla ilgili çıkan bazı yerel gazete haberlerinin dışında Mersin derin sessizlik dönemine girdi…

Çünkü bu süreçte , 6 Şubat ve 20 Şubat 2023 depremlerinin yıkıcı şoku ve sonrasındaki Mersin’deki etkisi ile Mart 2023 de başlayan genel seçim sürecinde Mersin kamuoyu ve medyasının dikkatleri farklı yöne çekti. Bu arada sessiz ve derinden genişleme proje çalışmaları ve kapılar projesi devam etti ve ediyor.

Özellikle halen Yargıda FETÖ borsası gibi akçalı işlerin iktidar milletvekilleri tarafından bile açıkça dile getirildiği bir süreç ve İstanbul Başsavcılığın üst kurumlara yazdığı rüşvet iddialarına ilişkin mektup iddiaları yaşanırken, bu yargı kararlarının İçinde bulunduğumuz bu koşullarda yansız ve Anayasa’nın ruhuna uygun olduğu tartışmalıdır. Anayasamızın 56. Maddesinde (Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir) yer alan, yurttaşların temiz bir çevrede yaşama hakkına halel getiren kararı Mersinlilerin vicdanlarını kanattı…

ÇUŞ’UN ATATÜRK PARKINA GENİŞLEME YATIRIMININ EKOLOJİK VE EKONOMİK MAHSURLARINA MERSİN ÇEVRE DERNEĞİ(MERÇED) ve TMMOB MİMARLAR ODASI, Yerel Medya’da başta Araştırmacı-Yazar Abdullah AYAN olmak üzere benimde içinde olduğum bazı yazarlar sürekli dikkat çekti.

Buna rağmen 2019 yılı öncesi Büyükşehir Belediyesi tarafından açılan ve bu dönemde de DANIŞTAY’a kadar taşınan hukuki süreç Malesef bugün yargının içinde bulunduğu koşullarda nedeniyle olumsuz sonuçlandı.

NEREDE NEO-LİBERAL SİSTEMİN TAM REKABET ORTAMI VE PİYASANIN GÖRÜNMEZ ELİ ?

Bu süreçte, Yargı kararlarıyla Neo- liberal ekonominin şehir efsanesi olan, serbest rekabet ortamı ve kamu yararı engellenmiş olmuyor mu?
Çünkü bu ortamda halk deyimi ile ‘köpekler serbest, taşlar bağlı’ kalıyor.

Çünkü, çok büyük bütçeli şirketler ve özellikle çok uluslu şirketler, çok büyük rantlar için kesenin ağzını açıyor, eninde sonunda devlet aygıtını ya dış baskı ile yada duygusal(!) şekilde etkileyerek kendi lehine kararlar çıkartıyor. Bu süreç istisnasız tüm özelleştirme hikayelerinde böyle yaşanıyor.

ÇUŞ’un dediği oluyor.
Böylelikle bu dava sürecinde yaşandığı gibi sonunda Mersinli ihracatçı ve üretici şirketlerin ihracat gücü ve potansiyeli kısıtlanıyor veya kontrol ediliyor. (Bakınız bu köşede 28 Eylül 2023 tarihinde yayımlanan BALTA LİMANI ANLAŞMASI VE MERSİN LİMANI başlıklı yazım.)

ÇUŞ KENTİ TESLİM Mİ ALIYOR?

2007’de özelleştirilen Mersin limanının, bugün rakipsiz durumdaki mevcut işletmeci ÇUŞ firmanın yaklaşık 500 milyon dolar’lık KAPILAR VE LİMAN GENİŞLEME PROJESİNİN KENTE GETİRECEĞİ RANT’IN yerel kurumlarıda teslim almasının(basına yansıyan fotoğraflardan anlaşılıyor) büyük etkisi var. Böylelikle bir taşla bir kaç kuş vuruluyor.

Bir yandan. Kuvvai Milliye şehri Mersin’in ürettiği tüm rantın önemli bir bölümü yurt dışına transfer edilirken diğer yandan kılcal damarlarına kadar sızarak, kentin tüm kurumlarına hatta siyasetine sahip olduğu maddi güçle kendine informel olarak yavaş yavaş bağlayıp geleceğinde garanti altına alıyor ve gelecekte de kentin örtülü egemeni olma yolunda ilerliyor. Böylelikle yakın bir gelecekte, tüm siyasi partilerde, mesleki oda ve kurumlarda istediği adayları seçtirebilecek ve istediği kararları çıkartabilecek maddi ve idari güce sahip olmak.

Çünkü hükümetin izlediği, irrasyonel politikalarla olumsuz ekonomik ortamda sıkıntıda olan Mersin ekonomisinde tüm oda, dernek, Klüp, cemiyet vb ile bazı yerel medya kurum ve yazarlarına çeşitli geçici maddi sponsorluklar yapıldığı basına yansımaktadır.

Ancak kentin gelişmesine katkıda bulunacak kurumsal bir yatırım duyulmamaktadır. Örneğin ne bir yeni yeni okul veya çok ihtiyaç duyulan öğrenci yurtları açılmakta, ne deprem felaketinde, ne COVİD-19 salgınında belediyelere maddi yardım Mersinlilere destek olacak konteyner kent veya ne bir hizmet;

ne eğitim, sanat ve kültüre hizmet edecek kalıcı bir bina, müze veya etkinlik yapılmakta, ne bir üniversite açılmakta veya yurt dışında olduğu gibi üniversitelerin araştırma fonuna ciddi paralar verilmektedir.

Pardon, Millet bahçesine atık malzemelerden sanatsal ve maddi değeri yüksek(!) eserler yaparak Akdeniz belediyemizin hizmetlerine destek olduğunu atlamayalım..!

İkinci olarak aşağıda değineceğimiz üretici ve ihracaatçı şirketlerimizin kendi belirlediği çeşit ve miktarda hizmet ücretleriyle rekabet gücünü kontrol etmektedir.

NEO-LİBERAL DÜZENİN TAM REKABET ORTAMI NEDEN SAĞLANMIYOR?

İşletmeci firma, 2007’den beri rakipsiz, çünkü Mersin’e yıllardır söz verilen, 10. Planda yer aldığı halde 11. Planda Mersin’e yapılması muğlaklaştırılan Mersin’in gerçek ihtiyacı olan ve mevcut kapasiteyi 5-6 kat büyütecek, Mersin’in hem yerel ekonomisini şahlandıracak, hemde ulusal ekonomiye katkısını katlayacak YENİ ANA KONTEYNER AKTARMA LİMANI yapılması belirsizliğe bırakıldı..!

MERSİNİN SAHİBİ YOK MU?

Ancak bugün Mersin’in nefes borusunu kesecek bir yatırım (Mersin Limanı’nın Atatürk parkına doğru genişleme yatırımı) son aşamaya geldi ve Mersin’in önde gelen kişi ve kurumları nedense sessiz..!

Çoğunluk Mersinliler de bu sahipsizlik duygusu içinde sessiz ve çaresiz bir kabulleniş içinde görünüyor!

İktidara bağlı kurumların sessiz kalmaları belki bir ölçüde anlaşılabilir.
Ancak Başta Mersin Büyükşehir Belediyesi ve diğer tüm belediyelerin (Akdeniz Belediyesi hariç çünkü yaptığı açıklama ile tarafını belli etmiştir) ve kent konseylerinin nihai yargı kararından sonra sessiz kalması doğru mu..?

KARAR, YETKİ VE SON SÖZ, MERSİNLİLERİN OLMALIDIR?

İnsan olarak en temel hakkımız sağlıklı yaşam hakkıdır. Hiç bir beşeri yasa bu doğal yasal hakkın aleyhine olamaz ve yorumlanamaz.
Temsili demokrasilerde seçilenler (Yerel yöneticiler ve tüm partilerin milletvekilleri) Mersinlilerin geleceğini karartacak bu yatırımı durdurmak için birşeyler yapmalıdır. Yoksa gelecekte tarihi bir vebal altında kalacaklardır. Hukuki sürecin Mersin aleyhine bitmiş olması, bu durumun anayasamızın 56. Maddesinin kurumlara ve yurttaşlara verdiği yetkinin aleyhine durum yaratamaz. Mersinlilerin topladığı karşı imzaların bir meşruiyeti ve bir hukuki karşılığı olmalıdır ve vardır. Hukuksal süreç oldu bitti diye kulağının üstüne yatmak kolaycılıktır Mersin’e ihanettir. Aslolan Mersinlilerin geleceği için mücadele etmektir.

En başta Mersin Milletvekillerinin Anayasa üzerine ettikleri yemin bağlayıcıdır.

Bu nedenle, tüm Mersin milletvekilleri ve Mersin’in Şehremini; yani kentin emanet edildiği güvenilir kişisi olarak Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer olmak üzere Mersinlileri süreçle ilgili bilgilendirilmelidir ve halkın görüş ve taleplerini dikkate almalı ve ilgili yerlere taşımalıdır.

Gerekirse bu konu içinde, farklı konularda olduğu gibi ilgili bakanlara, TBMM ye ve hatta Cumhurbaşkanına gidilmelidir.

HAYDİ TOPLANTIYA MERSİN..!

Mersin tabiki sahipsiz değil. Bu kentte duyarlı TMMOB’a bağlı meslek odaları ve yurttaşları var.

25 KASIM 2023 CUMARTESİ GÜNÜ kentimizin en önemli hale gelen konusunu sürekli gündemde tutan ve her yönden inceleyen araştırmacı yazar Abdullah Ayan’ın da konuşmacı olduğu TOPLANTI SAAT 14:00 DA TMMOB MİMARLAR ODASI( PALMCİTY GÜNEYİ) TOPLANTI SALONUNDA YAPILACAKTIR. TOPLANTIYA TÜM MERSİNLİLER DAVETLİDİR.

HAYDİ MERSIN KENTİMİZİN SAKİNİ DEĞİL, SAHİBİ OLALIM..!
ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN?
SEN DEĞİLSE KİM?