Osmanlılarda Eğitim-Öğretim sistemine geçmeden önce Osmanlı imparatorluğu ile ilgili bazı bilgiler sunmak istiyorum:
Dünya tarihinin en uzun süreli imparatorluklarından biri olan Osmanlı İmparatorluğu; Doğu Avrupa, Güneybatı Asya, Kuzey Afrika ve Atlas Okyanusu doğal sınırlarına ulaşıncaya kadar topraklarını genişletmiştir.
Yine daha geniş coğrafyalarda da çeşitli başarılar göstererek kısa süreli olarak Lanzarote, Madeira, Lundy, Vestmann Adaları, Baltimore gibi bölgeleri fethetmiş ve buralarda üsler kurarak yıldırma hareketlerinde bulunmuştur.
Oğuzlar’ın Kayı boyuna mensup Osman Gazi; Söğüt ve Domaniç civarında bağımsızlığını ilan ederek Osmanlı Devletini kurmuştu.
Fatih Sultan Mehmed Konstantiniyye’yi fethederek Doğu Roma İmparatorluğu’nu sonlandırmış, bu zaferle Orta Çağ’ı sona erdirip Yeni Çağ’ın başlamasını sağlamış, bu fetihle beraber devlet, imparatorluğa yükselmişti.
Yavuz Sultan Selim Mısır’ı feth etmiş, halifeliğin Osmanlı Padişahlarına geçmesini sağlamıştı.
Kanunî Sultan Süleyman Orta Avrupa’da büyük ilerleme kaydetmiş ve Macar Krallığına son vermişti.
Bu büyük imparatorluk çağ kapayıp çağ açarken Eğitim Öğretim alanında da altın çağını yaşamıştı.
621 yıl hüküm süren Osmanlılarda Eğitim Öğretim nasıldı?
Osmanlı imparatorluğunda eğitim öğretim İslamî temeller üzerine oturtulmuştu.
İslam eğitim sisteminin temel kurumu olan medrese, Osmanlılar dönemininde de eğitimin temeli olmuş, Osmanlı’ya uygun gelişmeler göstermişti.
Osmanlılar zamanında Din eğitimi, medreselerde serpilip gelişmiş,
Medreselerde din eğitiminin yanında matematik, astronomi, kimya, fizik, hukuk, edebiyat, tıp ve felsefeye de yer verilmişti.
Medreseler; Sıbyan mektebinden sonra orta, lise, yüksekokul ve üniversite eğitimi veren, İslami kimliği sebebiyle sadece müslümanların devam ettiği bir eğitim kurumu özelliğindeydi.
İmparatorluk sınırlarındaki Müslümanların eğitimi ulema adı verilen dindar zümre tarafından İslam dininin hükümlerine göre denetlenmekteydi.
Osmanlı Devleti’nde fütuhatlar yanında ilim ve kültür alanında da büyük çalışmalar yapılmıştı.
Daha önce kurulan Türk devletlerindeki medreseleri ve İslam Dininin esaslarını örnek alarak eğitim sistemini kendine özgü biçimde geliştirmiştir.
Din eğitimine ağırlık veren medreselerde telvih, miftah ve haşiye-i tecrid ismi altında üç dereceli eğitim ve öğretim görevi de yerine getirilmişti.
Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’un fethinden sonra ilk kez tüm bilgilerin okutulduğu büyük bir medrese yaptırmıştı.
Medarisi Semaniye (sekizli medreseler) ismi verilen bu okulda haşiye-i tecrid, miftah, telvih, hariç ve dahil ismi altında beş dereceli eğitim ve öğretim görevi yerine getirilmeye başlamıştı.
Osmanlı Devleti’nde medreselere ilave olarak; Saray, Askeri okullar, Bab-ı Ali okulu ve Halk okulları da kurulmuş ve her konuda eğitim, öğretim faaliyetleri yürütülmüştü.
Medreselerin yanına kurduğu vakıf müesseseleri sayesinde ilim faaliyetlerini de geliştirerek devam ettirmişti.
Osmanlı Devleti’nin büyük bir devlet olmasında mükemmel bir yönetim anlayışı, güçlü bir ordu ve iyi bir eğitim sisteminin önemli payı vardır.
Eğitim sisteminin amacı devlete bağlı insan yetiştirmekti.
İnsanların iyi bir meslek sahibi olması, mesleğini icra ederken de geleneklere bağlı ve itaatkâr olması hedeflenmişti.
Gayrimüslimler de eğitimlerini ibadethanelerinde (kilise, sinagog gibi) ve açtıkları okullar aracılığıyla yapabilmişlerdi.
Osmanlı eğitim sistemi esnaf, köy ve mahalle halkının eğitildiği yaygın eğitim kurumları ile ilk, orta ve yükseköğretim kurumlarının bulunduğu örgün eğitim kurumu olarak iki bölüme ayrılmıştı.
Sibyan mektebi adıyla açılan köy ve mahalle okullarına dört ve altı yaş arasında kız ve erkek çocuklar giderdi.
Çocuklar okula “âmin alayı” denen bir törenle başlarlardı. Sıbyan mektebinde eğitim karma ve ücretsizdi.
Halkın eğitim için camiler, tekkeler, zaviyeler ve kıraathaneler kullanılırdı. Buralarda tefsir, hadis, fıkıh gibi dinî bilgiler yanında hat ve tezhip gibi özel yetenek gerektiren çalışmalara yönelik de eğitim verilirdi.
Osmanlı Devleti’nde tüm esnaf kuruluşları aynı zamanda birer mesleki eğitim kurumlarıydı.
Esnaf birlikleri başlangıçta Ahiliğe daha sonraları ise lonca teşkilatına bağlıydılar.
Esnaflıkta uzmanlaşmak isteyenler çırak (şakirt) olarak işe başlar, meslekte ilerledikçe kalfa ve usta olurlardı. Usta olmaya hak kazananlara icazetname verilir, böylece bunlar iş yeri açabilirlerdi.
Bir de Saray okulları vardı. Bu okullar hükümet ve askerlik işlerinde çalışacak olan şehzadeler, devşirmeler ve memurlar için kurulmuştu. Topkapı Sarayı’ndaki Şehzadegah Okulu, Enderun ve Meşlihane Saray Okulları’nın önde gelenlerindendi.
Askeri okullarda öne çıkan okul türü; Mehterhane adı verilen müzik okuludur.
Devletin memur yetiştiren okulu ise; en yüksek hükümet dairesi Bab-ı Ali adı verilen kurumun okul niteliği taşıyan Divan-ı Hümayun Kalemi, Tercüme Odası ve Ketküda Bey Dairesi ismiyle adlandırılan okullarıdı.
Halk okulları ise yalnızca Türk ve Müslümanların eğitim ve öğrenim gördüğü, çoğu mahallede bulunan eğitim yuvalarından teşkil edilmişti.
İlk kademe öğrenim kurumları olan Halk okulları; 5-6 yaşlarında kız ve erkek çocuklarının okutulduğu sıbyan okullarından oluşturulmuştu.
Osmanlı Devleti öğretim kurumlarında ilköğretimlere (Anaokulu) Sıbyan Mektebi, ilkokullara İptidai, ortaokullara ise Rüşdiye adı verilmişti.
Osmanlı Devleti’nde 18 ‘inci yüzyıldan itibaren mühendishaneler açılmaya başlamıştı.
Askeri amaçlar için açılan bu okullarda Osmanlı Ordusu’na teknik eleman yetiştirme faaliyetleri icra edilmişti.
Mekteb-i Edebiye okulunda devlet dairelerine memur, Mekteb-i Adliye okulunda ise Bab-ı Ali’ye ve Bab-ı Defterdarlığı’na devlet memuru yetiştirilmeye başlanmıştı.
Eğitim ve öğretim faaliyetlerini düzene koymak için 1845 yılında Muvaakkat Meclisi Maarif açılmış ve Darülfunun için hazırlıklar başlatılmıştı.
Bu tarihten 2 yıl sonra 1847 yılında Mekatib-i Umumiye Nezareti kurulmuştu.
Aynı yıl 3 yıllık Darülmaarif açılmış ve 1849 yılında devlet memuru yetiştirmeye başlamıştı.
Akademik eğitim veren Encümen-i Daniş 1851 yılında açılmıştı.
Akademik eğitim veren okulun açılışından 2 yıl sonra İnas Rüştiyeleri; Kız çocuklarına eğitim vermek maksadıyla ve Mekteb-i Mülkiye de Mülkiye görevlileri yetiştirmek için açılmıştı.
Kız çocuklarının eğitimi için 1861 yılında ilk Kız Rüştiyesi (ortaokul) açılmıştı.
Darülmaarifte yetişen öğrencilerin öğrenim hayatlarına devamını sağlamak maksadıyla 1863 yılında ilk Osmanlı Darülfunu açılmıştı.
Galatasaray Sultanisi Okulu 1868 yılında açılarak öğrenime başlamıştı.
Rüştiyelerin devamı olarak nitelendirilen İdadiler 1872 yilında açılmıştı.
Darül Muallimat ( Kız Öğretmen Okulu) ‘da 1876 yılında öğrenime başlamıştı.
Mesleki eğitim vermek amacıyla Ebe Okulu (1842), Darülmuallimen ve Ziraat okulları (1847), Orman okulu (1858), Telgraf okulu (1860), Sanayi okulu (1864) yıllarında açılmıştı.
1912 yılında Tahsil-i İptidai Kanunu Muvakkati çıkarılmış ilkokul düzeni kurulmuş ve eğitim, öğretim faaliyetleri düzene sokulmuştu.
I. Dünya Savaşı sonrasında yine kız çocuklarının eğitimi için İras Darülfünunu açılmış ve İstanbul Darülfünunu güçlendirilerek Batı üniversiteleri türünde bilimsel çalışmalar yapılmaya başlanmıştı.
Osmanlılar Eğitim Öğretim faaliyetlerini yürütürken adaleti de ön planda tutmuşlardı.
Eğitim Öğretim alanında Osmanlıların adaleti o kadar güçlü idi ki; bütün Hristiyanlar o dönemlerde Osmanlıların egemenliği altına girebilmek için adeta birbirleriyle yarış etmişlerdi.
Bir örnek vermek gerekirse; Ukrayna’da yaşayan Normanlar Rusların baskısından o kadar bıkmışlardı ki kiliselerinin defterine şöyle yazmışlardı: “Ya Rabbi. Osmanlı’nın gücünü kuvvetini artır ki, gelip bizi de kurtarsın… Bize din hürriyeti versin… Can ve mal emniyetimizi sağlasın. Amîn…”
Normanlar; 1800 yıllarında Rus zulmünden Amerika’ya kaçmışlar ve yanlarında bu kilise defterini de götürmüşlerdi.
Bu gün bu defter adı geçen sayfa açılmış olarak 4 Ocak 1896’da Birleşik devletlere eklenen Amerika’nın Utah bölgesindeki bir Norman kilisesinde teşhir edilmektedir.
İşte Osmanlılarda adalet anlayışı ve Eğitim Öğretim faaliyetleri…
Hoşça kalınız.