Nedir çevre ve Çevrecilik?
Çevre; kendi atıklarını bir plan dâhilinde fiziksel, kimyasal ve biyolojik olaylarla temizlemektedir.
Çevre’ de görülen düzensizlikler insanlarımızın yaptıklarından kaynaklanmaktadır.
Çevrenin kendi atıklarını temizleme kapasitesinin de bir sınırı vardır. Çevredeki düzensizlikler bu sınır zorlandığı zaman ortaya çıkmaktadır. Ozon tabakasını etkileyen zehirli gaz, ağır taşıtlardan püskürtülen milyonlarca ton kükürtdioksit’in havayı zehirlemesi, alerjik hastalıklara sebep olan konserve maddeleri, okulda ve evlerimizdeki ahşap möble’ yi koruyucu kimyasal maddeler, reçellere şekerlere, çikletlere katılan boyalı maddeler bu düzensizliklerin başta gelen sebepleridir.
Yediğimiz yiyeceklerde, diş macunlarında, balıklarda, çimenlerde, kumlarda bulunan kurşun, alüminyum, cıva, nikel, kadmiyum gibi zehirli maddeler; astım, kanser, deri alerjileri, kronik burun tıkanıklığı, yoğunlaşma bozukluklarına sebep olmaktadır.
Çocuklarımızda görülen öğrenme zorluğu, karın ve baş ağrıları gibi belirtilerin sebebi de sütten yapılan ürünlerde, tatlı ve şekerlemelerde, fındık, ceviz gibi paketlenmiş kuru yemişlerde, cips, sosis ve salamlardaki fosfat katkı maddeleridir.
Neredeyse çevremizde dokunduğumuz, yediğimiz, içtiğimiz her şeyde zehir var…
Bu zehirli maddelerin tek sebebi çevre eğitimsizliğinden doğan ihmallerdir.
Bu olumsuz etkilerin giderilmesi, çevrenin özelliklerinin korunması ve geliştirilmesi gelecek nesillerimiz için çok önemlidir.
İnsanlığın daha iyi bir ortamda sağlıklı ve mutlu bir şekilde yaşayabilmesi için her ferdin üzerine düşen görevi yerine getirme zorunluluğu vardır. Çevreyi olumsuz yönde etkileyen düzensizliklerin giderilmesi için insanlarımızın eğitilmesi gerekmektedir.
Ülkemizde çevreyi korumaya ve çevre eğitimini sağlamaya yönelik 2872 sayılı ÇEVRE KANUNU çıkmış, bu kanunu destekleyen HAVA KALİTESİNİN KORUNMASI YÖNETMELİĞİ, GÜRÜLTÜ KONTROL YÖNETMELİĞİ, SU KİRLİLİĞİ KONTROL Yönetmelikleri yayınlanmıştır.
Yönetmelikleri yayımlamak yeterli değildir. Önemli olan bu hukuki düzenlemelerin uygulanmasını sağlamak, bunu uygulayacak olanları eğitmek, denetlemek ve gerekirse cezalandırmaktır.
Biz Türkiyemizin doğal güzelliklerini gereği gibi koruyamadık… Ormanlarımızı yaktık… Denizlerimizi, göllerimizi, nehirlerimizi kirlettik… Topraklarımızı çoraklaştırdık… Şimdi bu acı tabloyu düzeltmeye çalışıyoruz.
“ÇEVRE ÇOCUK KULÜPLERİ” nin kurulması ve bu kulüplere üye olanların “ÇEVRE İZCİSİ” sıfatı ile görev yapması bunun için öngörülmüştür.
ÇEVRE İZCİ ANDINDA aynen şöyle denilmektedir:
“Allah’ıma, vatanıma ve milletime karşı sorumluluklarımı yerine getireceğime, çevremdeki güzellikleri sağlayan ve yaşama sevinci veren havayı, çiçekleri, ağaçları, dağları, taşları, suları ve tüm doğayı daima temiz tutacağıma ve koruyacağıma şerefim üzerine and içerim.”
Önce Allah’a karşı sorumluluğunu yerine getirmek…
Sonra vatana ve millete karşı sorumluluklarını yerine getirmek…
İşte çevrecilikteki sır budur… Bu sır anlaşıldığı gün her türlü çevre düzensizlikleri ortadan kalkacaktır.
Ülkemizde ÇEVRE EĞİTİMİ konusunda yapacak çok büyük çalışmalar vardır. Kanunlar, yönetmelikler çıkarmak, TEMA Vakfı’nın çalışmaları yeterli değildir.
Çevre eğitimi, çevre sağlığı konusunda stratejiler tespit edilirken dinimiz, sanatımız, edebiyatımız, tarihimiz, örf, adet ve geleneklerimiz göz ardı edilmemelidir…
Çevre eğitiminin temeli insandır.
Çevre eğitiminin planlanması sadece eğitimcilere ve tabiat bilimcilerine bırakılmamalıdır
Çevre eğitimi her yaş ve seviyedeki insanlara götürülmelidir.
Çevre; tabii, sosyal ve kültürel bir bütündür
Bunun için çevre eğitimi geçmişten çok bugüne ve geleceğe yöneliktir. Örgün eğitimde çevrecilik; eğitimin bütün kademeleri için planlanmalı ve okul öncesinden başlanmalıdır.
İlkokul ve ortaokullarda çevre eğitimi konuları daha detaylı ve sistemli bir şekilde ele alınmalıdır.
Yüksekokul ve Üniversitelerimizde çevre eğitimi programları inceleme-araştırmaya yönelik olmalı bu konuda akademik çalışmalar yapılmasına fırsat veren zemin ve şartlar hazırlanmalıdır.
Örgün ve yaygın eğitim sistemlerinin bütün kademelerinde çevre eğitiminde rol alacak eğiticilerin, toplumu idare edenlerin, politikacıların, kanun uygulayıcılarının, yerel yönetimlerin, kamu personelinin bu konuda çok iyi yetiştirilmeleri, her türlü çevre bilinciyle donatılmaları gerekmektedir.
Çevre; birbirleriyle çok sıkı ilişkileri olan su, hava, toprak, canlılar ve bunlardan üretilen değerler ortamıdır.
Bu değerlerin birbirleriyle dinamik bir ilişkiler dengesi bulunmaktadır.
Bu dengenin sürekli olması çevreden alınanlarla çevreye verilenlerin eşit olmasına bağlıdır.
Çevre; insanlar tarafından sürekli bozulan bu dengeleri eşitlemeye çalışmaktadır.
İnsanlarımızın bu dengeyi bozmaya da hakları olmasa gerektir.
Eğitim insan davranışlarında olumlu değişiklikler oluşturmaktadır. İnsanlara çevre eğitimi verilmezse topraklarımız erezyona uğrayacak, ülkemiz belli bir süre sonra adeta çöl olacak, ozon tabakasının delinmesi sonucu bilinmeyen hastalıklar ortaya çıkacaktır.
Çevre eğitimi bir kitle eğitimidir.
Bu eğitim örgün ve yaygın eğitimde belli bir plan ve program çerçevesinde yeniden ele alınmalıdır.
Bu dünya, bu ülke, bu çevre, bu çocuklar bizimdir.
Çocuklarımıza miras bırakacağımız dünyayı, ülkemizi, çevremizi kısa vadeli çıkarlarımız için heba etmeyelim.
Çevremizi koruyalım… Çevremizi sevelim… Çevremizi sevdirelim…
Çevre için verilen her sevgi tomurcuğu yeni sevgi çiçekleri açtırılacaktır.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanımız Sayın Mehmet ÖZHASEKİ beye çalışmalarında başarılar diliyoruz.
Hoşça kalınız.