Sivas İlköğretmen okulunda yaz sezonu bitmiş l969-1970 öğretim yılı başlamıştı…
Bu yıl da eşime arkadaşlık yapsın diye geçen yıl gelen yeğenim sevgili Fatma’nın yerine başka bir yeğenim sevgili Sayide gelmişti…
Fatma annemin adıydı… Sayide ise babaannemin adıydı…
Her ikisi de Sivas’a geldikleri zaman ilkokula bile gitmemişlerdi…
Soğolsunlar onlar sayesinde Sivas’ta çok huzurlu günlerimiz olmuştu…
Okul yatılıydı ve 20 günde bir gece nöbeti tutuyordum…
Cumhuriyet İlkokulu müdürü ve Milliyetçiler Derneği başkanı Sayın Mehmet İrge Sivasta öğretmenlik hayatımın başladığı günden itibaren bir baba şefkatiyle bana sahip çıkmış, Sivas’ın ileri gelenleriyle tanıştırmış ve gece nöbetlerimde sevgili kızları Emine, Fatma ve diğer kızlarını eşimin yanına gönderir ve eşimin yanında kalmalarını sağlardı.
Bu nöbetlerimde olsun, derse gittiğim zamanlarda olsun eşim Habibe Sayın Mehmet İrgenin kızları ve iki yeğenim sebebiyle çok rahat günler geçirmişti.
Bugün bile kendilerine minnettarız.
İkinci yıl artık okulda rahat ve huzur vardı…
Artık her öğretmen sadece dersine girip çıkıyordu…
Geçen yıllarda ise öğrenciler bazı öğretmenler tarafından örgütleniyor okul içi-okul dışı olaylarda öğrencilerimiz maşa olarak kullanılıyordu…
Sağ- sol çatışmalarında öğrenciler arasında yaralanmalar bile oluyordu…
Olayları bastırmak üzere gelen polisler ise sol grup öğrenciler tarafından “Furuko” diye alaya alınıyor ve taşlanıyordu…
Bu yıl artık sağ- sol çatışması diye bir durum da kalmamıştı…
Milli Eğitim Bakanlığının tavsiye ettiği kitapların dışında kitap da getirilip dağıtılmıyordu.
Dedim ya…
Tam bir eğitim öğretim seferberliği başlamıştı…
Okul gerçekten çok güzel bir atmosfere bürünmüştü…
Okul şehirden yaklaşık 2-3 kilometre uzakta Kabakyazı denilen bir yerdeydi…
Okul ile şehir arasında kız öğrencilerin eğitim gördüğü Sağlık Meslek Lisesi vardı…
Askeri birlik de Kabakyazı’daydı.
1970’li yıllarda Sivas adeta bir kültür şehri olmuştu…
Okullar arası sportif ve kültürel ağırlıklı yarışmalarda artık hiç kavga olmuyordu.
Dışardan gelen tiyatro grupları hep milli duyguları okşayan piyesler sergiliyorlardı.
Sivas’ta şiir günleri bile tertiplenir olmuştu…
Şiir günlerinde Sayın Yavuz Bülent Bakiler salonda Sivas ile ilgili şiirlerini okurken salon alkıştan inliyordu.
Ben aynı zamanda Sivas İmam Hatip Lisesine, Behrampaşa ortaokuluna da derslere gitmeye başlamıştım.
Bu okullar İlk Öğretmen okuluyla neredeyse kardeş okullar olmuştu…
Öyle ki bir Ramazan günü İlk Öğretmen Okulu öğrencileri okulda teravih namazı kılmak için okul idaresine müracaatta bulunmuşlardı.
Okul idaresi mevzuat nedeniyle “boş oda yok” demişti de öğrenciler Revir’in bitişiğindeki bir odayı temizlemişlerdi…
Namaz kılmak için sergi gerekli olmuştu…
Ben de Sivas müftülüğü ile irtibata geçmiş 1 gün içinde temiz halı sergiler sağlamıştım…
Öğrenciler odayı sermişler namaz kılacak yer haline getirmişlerdi…
İmam Hatip Lisesi öğrencilerinden namaz kıldıracak öğrenciler ayarlanmış ve okulda ilk teravih namazı kılınmıştı…
İlköğğretmen Okulu tarihinde bu bir İlk’ti.
Okul müdüründen izin alarak bu işi gerçekleştirmiştik…
Ne yazık ki sonradan okul müdürü bu fikrinden dönmüş beni çağırtarak: “Ben senin bu mescidi açtıramayacağını tahmin ederek usulen izin vermiştim…
Birkaç gün içinde hem odayı, hem sergisini, hem de görevliyi ayarlayabileceğini tahmin etmiyordum.
Ben bu namaz kılınan yeri kapatıyorum” demiş ve kapattırmıştı.
Müdürümüz ince yapılı bir görünümdeydi. Yani şişman değildi…
Ertesi gün Sivas’ın yerel gazetesinin birinde sayın avukat Yavuz Bülent Bakiler’in bir yazısı çıkmıştı…
“Mescit kapatan okul müdürü…”diye…
Yazının bir bölümünde; “Şimdi o şişman göbeğindeki pantolonun kemeri üzerine başparmağını koyup bacak – bacak üstüne atıp sandalyende otururken mutlu musun…” diyordu.
Okul müdür tekrar beni çağırıp; “Bu durumu Yavuz Bülent Bakiler’e sen mi anlattın diye sorduğu zaman ben de; “Siz zayıf bünyeli birisiniz… Oysa yazıda koca göbekten bahsediliyor… Ben sizi anlatsam sizi şişman olarak mı anlatacağım?” dediğimi hatırlıyorum.
Devir 27.10.1965’de 30. Türkiye Cumhuriyetini kuran Sayın Süleyman Demirel Hükümeti devriydi…
Sağ görüşlü bir hükümetin iş başında olması da bize moral veriyordu.
1969-1970 Öğretim yılı buna benzer bazı olumsuzluklara da sahne olmuştu.
Yılsonunda okul müdürümüzün de tayini çıkmıştı…
Onunla birlikte bazı sol görüşlü öğretmenler de müfettiş raporlarıyla okuldan uzaklaştırılmıştı…
Okul içinde ve dışında eğitim – öğretimle ilgili faaliyetlerimiz devam ederken bu arada ben aynı zamanda İslam Medeniyetindeki “Sorunuz Söyleyelim” köşesini yönetmeye devam ediyordum…
Mayıs-1969’da okullar tatil olmuş yaz tatiline girmiştik…
Ben yine elimde kitap dolu bavullarım, eşim Habibe, yeğenim Sayide ile birlikte memleketim olan Anamur’un yolunu tutmuştum.
Yaz tatilini geçirmek ve İslam Medeniyetine gelen ve dosya halinde bana ulaştırılan soruları cevaplandırmak üzere…
Haziran-Temmuz-Ağustos 1970…3 ay yaz tatiline Gülnar ilçesine gitmiştik. Babam orada 10 dönüm elma bahçesi yapmıştı.
Bahçeyi sulamak için 4 tane kuyu açtırmış hatta birbirine yakın olan iki kuyuyu tünel açarak yeraltından birbirine bağlamıştı.
Eşimle birlikte hem bahçe işlerinde aileme yardım ediyor, zaman – zaman çocukluğumuzun geçtiği “çok oluk”ve “tersekan” yaylalarına gidip geliyor tatilin keyfini çıkarıyor hem de Mecmuaya gönderilecek soruların cevaplarını hazırlıyordum.
Haziran-1969 tarihinde yayımlanan mecmuada; Burdur’dan sayın İsmail Özcan, A nkara’dan sayın Mehmet Yener, Kurşunlu Bayramören Nahiyesinden sayın Ahmet Melanlıoğlu, Afyondan sayın Yusuf Hüsrevağlu, İstanbul’dan sayın Necmeddin Turinay, Rize’den sayın Muammer Korkmaz, İstanbul Şehremininden sayın Mevlüt Güngör, Konya’dan sayın Mehmet Eryılmaz, Çanakkale Bayramiç kazasından sayın Ramazan Eren, Kayseri’den sayın M.K. Özsoy, Aydın’dan sayın Salih Akçakoca’nın sorularını cevaplandırmıştım.
Yaz tatilimi eşimle birlikte Gülnar İlçesinde geçiriyordum…
15 Haziran 1969’da İslam Medeniyeti mecmuasında yayımlanan cevapları İstanbul’a “özel ulak”la bu defa Gülnar’dan göndermiştim…
Hoşça kalınız.