Anadili Türkçe olan sıradan bir Türk vatandaşı:
– İlkokulda 1440 saat
– Ortaokulda 880 saat
– Lisede 840 saat
– Toplamda en az 3160 saat Türkçe dersi görüyor.
Ama konuşmayı bilmiyor.
Yazmayı beceremiyor.
Dinleyemiyor.
Dinlediğini ve seyrettiğini anlayamıyor…
Bunun en büyük sebebi anadilin ailede ve toplumda yanlış öğrenilmesidir.
Toplum olarak İstanbul ağzıyla gizli bir hesaplaşma içerisindeyiz. Ak budun, kara budun hesaplaşması gibi bir şey.
Bölgesel ağızları ön plana çıkarmak bir övünç kaynağı görülüyor.
Çok değil, 30 sene önceki TRT röportajlarında yer alan öğrencilerin, seyyar satıcıların ve devlet büyüklerinin konuşmalarına bakmak dahi geldiğimiz durumu özetlemeye yeter.
Toplumdaki kitap, gazete, dergi okuma alışkanlıkları da elbette bunda etkili.
Bu tablo acı verici!
Basılan kitapların oranı:
Araştırma inceleme yüzde 13.
Edebiyat yüzde 7.
İnanç yüzde 8.
Çocuk yüzde 9.
Geri kalan yüzde 62 ders kitapları…
İster bütün kasabalarda üniversite kurun, ister herkesi profesör yapın toplumun okumaması, insanların cahilleşmesi demektir!
(https://www.karar.com/kultur-sanat-haberleri/kurdaki-artisin-kurbani-okuma-kulturumuz-oldu-1674642)
İletişemiyoruz.
Ana dilde iletişim becerileri geriledikçe birbirini anlamayan insan toplulukları oluşuyor.
Dinleyemeyen, anlayamayan, konuşamayan..!
Sokak röportajlarındaki insanlar iki kelime konuşunca, üçüncü kelime hakaret, şiddet ve öfke dolu oluyor!
Çünkü söz tükeniyor.
Söz tükenmesin..!