Mersinimizin tarihine damga vurmuş, şöyle bir geçmişe dönüp baktığımız zaman güzel hatırlayıp, güzel anılarla yad ettiğimiz, ruhu şad mekanı cennet olsun dediğimiz isimler vardır.
Hiç şüphesiz sizlerde bilirsiniz bu isimleri.
Aklıma ilk gelenler Tevfik Sırrı Gür, Ahmet Kireççi -Mersinli Ahmet-, Burhan Felek, ,Bergen ve daha niceleri…
Şu sıralar vizyonda bir film var, herkesin merakla beklediği izlemek için sabırsızlandığı bir film.
Ben daha izlemeye gidemedim ama hafta içi Perşembe gününe vizyon bulabilirsem izlemeyi düşünüyorum.
Evet Mersinli Sanatçımız, büyük değerimiz BERGEN’den bahsediyorum.
Hani bir söz vardır ya, “İnsanın kendi değil kaderi güzel olsun.” diye.
Bergen bunun tam bir klasik örneği.
Geçmişte de yoğun bir şekilde yaşanan ve hala da artarak ve şiddetlenerek devam eden, sürekli büyüyen gelişen ve önüne geçilemeyen dev bir sorun olan, adeta bir canavar olan “Kadına Şiddet ve Kadın Ölümleri”nin bir parçası oldu.
Gönül isterdi ki Sanatçımız Bergen, vefatı ile değil aldığı nice ödüller ve kazandığı başarılar ile hala gönlümüzün zirvesindeki yerini korusun.
Ama kısmet olmadı, 1989 yılında bu hikaye sona erdi..!
Acıların kadını öldükten sonra bile rahat kalmayacağını biliyordu.
O yüzdendir ki Mersin’deki mezarı şu an Kafes içindedir.
Bazı değerlerin kıymeti ölümünden, aramızdan ayrıldıktan sonra keşfedilir, farkına varılır yada ortaya çıkar.
Bergen bunun tam aksini ispatlamıştır.
Hem sanatçılık döneminde yaptığı işler, kazandığı başarılar ve hem de vefatının ardından hala her sesi duyulduğunda, kendini iyi ve güzel hatılatan bir iz, bir eser bırakmıştır.
Sonsuza kadar güzel uyu, güzel ve masum insan…