“100 defa söyledim. Hüzünlü değilim, mizacım böyle… Ne olmuş yani büyük adam olamadıysak, Hayallerimizi satmadık ya!”
Erdal Tosun’un ölümünün üzerinden 5 yıl geçmiş. Öldüğünü duyduğumda çok üzülmüştüm.
Oynadığı rollerden belli oluyordu.
Ne kibir var ne ego.
Çok mütevazi gözüküyordu. Daha sonra bir röportajında yanılmadığımı görmüştüm. Gerçekten de mütevazi…
“Mutluluk paylaşmadan olmaz ufaklık. İçindeki sevgiden herkese vereceksin az da olsa.”
Kardeşi Gürdal Tosun öldüğünde;
“Bir gün Necati (Akpınar) beni kenara çekti; ‘Erdal, Gürdal dün biraz kötü olmuş’ dedi. Oturdum bir yere. ‘Yok şimdi iyi ama ben gene de gitmek istersin diye düşündüm’ dedi.
Atladım gittim.
İyiydi.
Çok zayıfladığı için göbek derisi tam böbreği takacakları yere sarkıyordu.
Baskı yapmasın diye orada bir yağ emme ameliyatı yapmışlar, bu yüzden dengeleri biraz şaşmış ama diyalize girince düzelmiş.
Ertesi gün onu iyi görünce işimi bitirmek için Van‘a geri döndüm.
Dönerken de söz aldım.
“Ben geleceğim, sakın ben olmadan ölme” dedim.
“Tamam” dedi.
Yorgundu ama alışıktık buna.
Sözüne güvenip Van’a gittim.
Tutmadı sözünü i… öldü.”demişti.
Kendisine de kardeşi gibi böbrek yetmezliği teşhisi konmuştu.
Ama babası Necdet Tosun gibi kendisi de trafik kazasında öldü.
Bir filmindeki, “Niye hiç konuşmuyorsun?” sorusuna,
“Bir ara çok konuştum. Hiç faydasını görmedim, bıraktım…” demişti.
Şimdi düşünüyorum da,
Ah be Üzeyir abi şimdi burada olsan ne güzel susardık seninle. Etrafta konuşan onca h… çekip gidiyor.