Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

“Millete kim yakın olursa o kazanır”

Mersin Milletvekili Hacı Özkan, referanduma ilişkin açıklamalarda bulunarak, farklı görüşlerin zenginlik olduğunu fakat ortak değerlerde buluşmak gerektiğini dile getirdi. İnsanların ne istediğini bilmenin önemine değinen Özkan “Millete kim yakın olursa o kazanır” dedi.

Bu haberin fotoğrafı yok

Fatma Sarıkaya- Mersin Milletvekili ve Genel Merkez Yerel Yönetimler Başkan Yardımcısı Hacı Özkan, referanduma dair yürüttüğü çalışmalar ve yeni anayasa içeriği ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulundu. Gecenin geç saatlerine kadar çalıştıklarını söyleyen Özkan, Türkiye başta olmak üzere gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Merkez ağırlıklı çalışıyorum ben Akdeniz, Toroslar, Mezitli, Yenişehir ve Tarsus gibi… Teşkilatta gece 11’e kadar programlar yapıyoruz. Öte yandan görüştüğümüz gerçek kanaat önderleri var. Doğu ve Güneydoğudan gelen ve sözü geçen hemşerilerimiz var. Onlarla görüşüyoruz. Biz gece 2’lere kadar görüşmelerimiz oluyor. Çünkü bu siyasi bir parti meselesi değil. Cumhuriyet tarihimizde milletimiz ilk defa kendi anayasasını seçecek. Dolayısıyla bununla birlikte de biz elimizden geldiği kadar vatandaşımıza dokunuyoruz. İşyerlerine gidiyoruz insanların, sokakta gördüğümüz zaman sadece elini sıkıp bırakmıyoruz. Kararsızsa eğer karşımızdaki kişi veya ciddi anlamda hayırcıysa arkamızı dönüp gitmiyoruz. Durup “Evet”in ne anlama geldiğini anlatmaya çalışıyoruz.”

 

“GÖRÜŞ AYRILIKLARI ZENGİNLİKTİR”

Hacı Özkan, siyasi görüş ayrılıklarının olabileceğini bunların çok olağan olduğunu ifade etti. Öte yandan ‘Hayır’ın bir alternatifi bulunmadığını söyleyerek muhalefeti eleştirdi. “Hayır fikrinde geleceğe dair herhangi bir proje yok. Hayır diyorlar ama bunun bir alternatifini sunmuyorlar. Bir görüşü savunurken geleceğe dair getirisini de düşünmüyorlar. Bizler şuan ‘Hayır’ kampanyasını yapanları eleştiriyoruz. Almanya, Hollanda, Avrupa Birliği gibi ülkeler ülkemizin ileriye gitmesini istemedikleri için ‘Hayır’ çalışması yapıyorlar. Fakat biz hayırı düşünen insanlara da saygılıyız. ‘Hayır’ diyecek olanlara önerimiz hayır broşürünü de evet broşürünü de incelesinler.”

 

 

“Herkesin siyasi görüşü farklı olabilir. Bunlar zenginliktir. Ancak bu zenginlik ülke menfaatleri doğrultusunda , aynı noktada birleştiği takdirde zenginlik olabilir. Örneğin 15 Temmuz’da siyasi görüşü farklı olup da meydanlara inip şehit olan, gazi olan vatandaşlarımız var. Burada önemli olan nokta şu; bu bir siyasi parti meselesi değil, memleketin geleceği meselesi. Böyle bir durumda vatandaşlarımızın olaya parti odaklı değil de memleket odaklı bakması lazım. Çünkü burada ülkenin geleceği söz konusu.” diyerek yeni anayasanın tüm ülkeyi yakından ilgilendiren ve ortak çıkarları gözeten bir durum olduğunu söyledi.

 

“BU MİLLET TEK ADAM SİSTEMİNİ KABUL ETMEZ”

 

Hacı Özkan, Recep Tayyip Erdoğan’a yöneltilen ‘tek adam rejimi’ eleştirilerine Atatürk’ün “Türk milleti zekidir” cümlesiyle cevap verdi. Türk milletinin zeki olduğunu, dolayısıyla ortada ‘tek adam olma’ gibi bir istek varsa eğer buna izin verilmeyeceğini ifade etti. “Tek adamlık sistem eleştirileri oluyor. Bu milletin desteklediği, seçtiği bir insan diktatör de olamaz tek adam da olamaz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk “Türk milleti zekidir” demiş, bu zeki millet zaten tek adam sistemini kabul etmez, oyunu da vermez.”

 

Çift başlılıktan yana olmadıklarını dile getiren Özkan, geçmişte yaşanan koalisyonlardan örnek vererek sağlanamayan uzlaşmaların hep ülkeye zarar verdiğine dikkatleri çekti. Hacı Özkan, “Geçmiş zamandan örnek verecek olursak; İnönü zamanında İnönü’ye karşı olan siyasetçilerle sıkıntılar yaşandı. Daha sonra da Demirel ile Tansu Çiller de anlaşamamışlardı, uzlaşma yaşanmamıştı. Diğer taraftan Ecevit’le Ahmet Sezer anlaşamadılar. Türkiye tarihi bu tarz örneklerle dolu ve ülke bu anlaşmazlıklar yüzünden bir çok sıkıntı yaşadı. Uzlaşmanın olmadığı yerde başarı da olmaz. 1982 darbeci anayasasına hayır demiştik. Şuanda CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da o dönemlerde hayır diyordu. Kendine sosyal demokrat diyen insanlar da ‘hayır’ diyordu. Darbeci anayasa ile ülkenin yönetilmesini hiç kimse istemiyordu. Bütün liderler “Ben kazandığım takdirde 82 darbe anayasasını değiştireceğim” der. AK Parti iktidarı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve diğer tarafta Devlet Bahçeli’nin de destekleriyle birlikte darbeci anayasasından ziyade  milletin anayasası oluşturulmak isteniyor.” şeklinde konuştu.

 

“GENÇLERİMİZE SORUMLULUK BİLİNCİNİ AŞILAMALIYIZ”

 

Mersin Milletvekili Hacı Özkan, yeni anayasanın içeriğine dair yöneltilen eleştirilere şöyle açıklık getirdi:

 

“Yeni anayasa ile birlikte milletvekili sayısı yükselecek. Muhalefet de bize buradan eleştiriler yöneltiyor. 80 milyonluk Türkiye nüfusunda yeni anayasa ile birlikte 600 milletvekili görev yapacak ‘Evet’ çıkması halinde. Şuanda bir milletvekiline 143 bin seçmen düşerken yeni anayasa ile 90 bin seçmen düşecek. Batı ülkelerinde ise bir milletvekili başına 40-50 bin civarında seçmen düşüyor. Neredeyse bizim 3 katımız. Milletvekillerinin sorumluluğunun arttığı gibi halkla iç içe olma durumu da artacak.”

 

“18 yaşın seçme ve seçilme yaşı olmasıyla ilgili de çok konuşuluyor. Çanakkale Savaşının kazanılmasında, milli birlik ve bütünlüğün sağlanmasında gençlerin çok önemli bir rolü yok mu? O yıllarda 17-18 yaşındaki gençlerimiz savaşmadılar mı? 15 Temmuz darbe girişiminde tankların, topların önünde durup; vatanımız için şehit olmaya hazırız diyen de bu yaş aralığındaki gençler değil miydi? Diğer taraftan 18 yaşındaki gençlerimizi vatanımızın, toprağımızın korunması için askere gönderiyoruz. Biz kalkıp vatanı 18 yaşındaki gençlere emanet ediyoruz da mecliste neden onlara bu sorumluluğu vermeyelim. 18-25 yaş arası Türkiye’nin yaklaşık 9 milyon seçmen grubu oluşuyor. TBMMM’de gençlerin temsilcisi elbette ki olmalıdır. Bu ülkenin genç insanlarını askere yolluyoruz, polis yapıyoruz da mecliste yer vermediğimiz zaman onlara haksızlık yapmış oluyoruz. Burada en önemli nokta; gençler bizim geleceğin mirası. Biz gelecek olarak gençleri görüyorsak neden onlara sorumluluk yüklemeyelim. Sorumluluk almayan bir gençlik asla başarılı olamaz. Biz aileler olarak da çocuklarımıza sorumluluk yüklememiz gerekiyor. Bu onların çalışma, emek sarf etme, başarılı olmaları için önemli bir nokta.  Dolayısıyla biz gençlerimize bu sorumluluğu verdiğimizde onlar mecliste ülke ile ilgili önemli çalışmalar yapacak, söz sahibi olacaklar. En önemli nokta da mecliste kendini geliştirecek, bakan olacak ve geleceğin cumhurbaşkanı olacak.

 

Mevcut cumhurbaşkanı Erdoğan da genç teşkilattan buralara kadar geldi. Tecrübe ve bilgisi küçük yaşta aldığı bu sorumluluktan geliyor. Biz şuan onlara sorumluluk vermezsek yarın ülke yönetimini nasıl onlara devredeceğiz? Bu ülkeyi geçlere emanet edeceğiz derken bunun sözde olmaması lazım. Gençlerimizin bir çok alanda söz sahibi olması gerekir.”

 

“Halkın seçtiği bir lider asla diktatör olamaz. İlk kez bu millet kendi cumhurbaşkanını seçti. Ve Cumhurbaşkanımız bugünü düşünerek değil, yarını düşünerek bu anayasayı hazırladı. Kendisinin de belirttiği gibi 16 Nisana kadar yaşayacağının garantisi yok. Bunun içindir ki biz, yarınımızı düşünerek böyle bir yola girdik. Koalisyonların, darbelerin tarihe gömüldüğü bir anayasa yapmak istiyoruz. 15 senedir iktidardayız belki ama bize bu 15 sene boyunca huzur vermediler.

E-muhtıra ile durdurmaya çalıştılar, parti kapatmayla, gezi olaylarıyla, 17-25 Aralıkta durdurmaya çalıştılar. Ve baktılar ki bunu başaramıyorlar artık son olarak 15 Temmuzda darbe yapmaya çalışarak milletin üzerine mermiler yağdırdılar. Tanklarla, tüfeklerle saldırdılar. Ama bu millet cumhurbaşkanının çağrısıyla meydanlara indi, birlik ve beraberliği sağladı. Dünyada ilk defa bir darbe millet tarafından püskürtülmüş oldu. Tüm dünya da milletimizin gücünü gördü. Zaten Avrupa Birliğinin, batı ülkelerinin en büyük korkusu birlik ve beraberliğin sağlanması. Darbenin engellenmesiyle birlikte onlarda bir korku oluştu, ‘Artık söz milletin. Bu milleti de ancak onlar gibi bir lider yönetebilir. Bizim planlarımız işe yaramaz’ korkusu oluştu.”

 

“Hayır çalışması yapan arkadaşları da biz ziyaret ediyoruz, dinliyoruz. Hayır diyecek olanlarla da konuşuyoruz. Cumhuriyet gidecek endişesi var bazılarında. Ancak bunlar tamamen yeni anayasaya zıt şeyler zaten. Cumhuriyet değerleri daha da güçlenecek. Bu ülkede Cumhuriyeti kimse kaldıramaz. Ülkenin başına kim gelirse gelsin Cumhuriyetin kalkması gibi bir durum söz konusu olamaz. Güçlü bir ülke olduğumuz zaman Cumhuriyet değerleri daha da güçlenecektir.”

 

“Vatandaşın elini sıkıp gitmek doğru bir davranış olmaz. Bizim onlardan müsaade isteyip, eveti anlatmamız lazım. ‘Evet’in artılarını ‘Hayır’ın eksilerini anlatmamız lazım. Okuma yazması olmayan, internete ulaşma imkanı olmayan vatandaşlarımız var. Yaşlı kesim içerik hakkında bilgi sahibi değil tam olarak. Bu noktada bize büyük görevler düşüyor. Geçenlerde Erdemli’de iki işçi kadın kardeşlerimiz bizi gördüğünde kararsız olduklarını ve onları ikna etmemizi söylediler. 45 dakikada bu kardeşlerimize ‘Evet’i anlattım ve yeni anayasa içeriğini incelemeleri için yönlendirmede bulundum. 45 dakikada bu kardeşlerimizi ‘Evet’ oyu kullanmaya ikna ettim. Bazen de çalışmalarımız dahilinde ciddi anlamda ‘Hayır’ı düşünen vatandaşlarımızla karşılaşıyoruz. Buna rağmen onları pas geçmiyoruz. Oturup ince ince neden evet demeli, anlatıyoruz.”

 

“Herkes herkesin görüşüne, düşüncesine, giyimine, tercihine saygı duymalı. Böylelikle demokrasinin tavan yaptığı ve özgürlüklerin dört dörtlük olduğu bir ülke olmamız gerekiyor. Biz bu milletin getirdiği bir iktidarı istiyoruz. Kendi yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı kimseye bağımlı olmadan işlemek istiyor ve dünya lideri bir Türkiye görmek istiyoruz. Özellikle bizim ülkemiz lider olmayı hak ediyor.”

 

YORUMLAR

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yenişehir İlçesi Piri Reis Mahallesi’nde
Sıradaki Haber ÇÜRÜYEN BİNAYA SIVA MAKYAJI MI?