Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

Akdeniz Belediyesi önünde başlatılan nöbet devam ediyor

Akdeniz Belediyesi’ne 14 Ocak’ta
Akdeniz Belediyesi’ne 14 Ocak’ta kayyım atanmasının ardından belediye önünde başlatılan nöbet devam ediyor. Polis ablukası altındaki belediyenin önünde sürdürülen nöbete kentte bulunan sivil toplum kuruluşları, Mersin Barış Anneleri Meclisi ve çok sayıda yurttaş katılım sağladı. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mersin İl Eşbaşkanı Bedriye Kuş belediyenin önünde hala barikatların durduğunu söyleyerek, “Çünkü hala gasp devam ediyor 2 aydır Belediye eş başkanları ve meclis üyeleri hukuksuz bir şekilde ceza altındalar. “Herhangi bir iddianame, mahkeme durumu söz konusu değil. Çünkü biliyoruz iddianame hazırlanacak herhangi bir suç söz konusu değildir. Tamamıyla uydurma dosyalarla arkadaşlarımız rehin tutuluyorlar. Eminiz ki bu dosyalar da uydurmadır. Bi gün elbette ki bunların hesabı hukuk önünde sorulacaktır. Hukuksuz bir şekilde gasp ettiğiniz Akdeniz Belediye’si bu halka geri teslim edilsin. Belediye Eşbaşkanlarımız ve meclis üyelerimiz derhal serbest bırakılsın ve görevlerine geri dönsünler. Bir kez daha kayyum zihniyetini protesto ediyoruz. Bu zihniyeti teşhir etmeye de devam edeceğiz. Ta ki belediye teslim edilene kadar.” dedi.
“Tüm tarafları diyaloğa davet ediyoruz”
Suriye’de yaşananları de değinen ve “soykırım olarak” değerlendiren Bedriye Kuş, “Masum insanların inançları veya kimlikleri nedeniyle hedef alınması, insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve bu vahşet karşısında sessiz kalmak mümkün değildir. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi ve ilgili devletleri, bu katliamın faillerinin derhal tespit edilmesi ve adalet önüne çıkarılması için somut adımlar atmaya çağırıyoruz. Suriye’de 12 yıldır devam eden savaşın ancak kapsayıcı bir siyasi çözümle sona erebileceğini bir kez daha vurguluyoruz. Tüm tarafları diyaloğa davet ediyoruz. İnsanlık, Suriye’de yaşanan trajediden ders almalıdır. Tüm dünyayı, nefret ve şiddetin değil, adalet ve barışın sesi olmaya davet ediyoruz” diye konuşarak söz İnsan Hakları Derneği (İHD) Mersin Şube Eşbaşkanı Av. Gazi İnci’ye verdi.
“Bu belediye halka karşı abluka altına alındı!”
Barış ve demokrasinin sadece sözde kaldığını belirten İnci, “Kayyım uygulamaları “demokrasiye yapılmış en büyük darbe”. Hem Akdeniz Belediyesi hem de diğer belediyeler nezdinden bu darbe devam ediyor. Sadece dışarıdan bakarak herhangi bir şekilde bir siyasi örgütlenmeye değil de doğrudan halka yapıldığını görebiliyoruz. 2 aydır bu belediye sadece bir siyasi partiye kapatılmadı. Bu belediye halka karşı abluka altına alındı ve bu abluka 2 aydır devam ediyor. 2 aydır tutuklanan arkadaşlarımız ve seçilmişlerimiz katıksız bir tecrit uygulanarak hapishanede tutuluyor. Bir tutuklu gibi değil, bir rehine gibi tutuluyorlar. Kendilerine isnat edilen olaylara herhangi bi ekleme yapılmadığı halde biz henüz bir iddianame ile karşılaşmış değiliz. Hem haklarındaki iddiaları bilmiyorlar hem de tecrit altındalar. Bu uygulamanın demokrasi ve barışla bağdaşmadığını görebiliyoruz. İktidarı bundan vazgeçmeye, seçilmişlerimiz hakkındaki asılsız isnatları ortadan kaldırmaya, itibarlarını iade etmeye, belediyeyi halka iade etmeye çağırıyoruz. Aynı zamanda bu politia nedeniyle 2 ay önce ortadoğu’daki savaş ve barışla ilgili panel düzenleyecektik. Akdeniz Belediyesi’ne kayyum atanması sebebiyle bu panelimizi iptal etmek zorunda kaldık. Bu ayın 15’inde yapacağız.” şeklinde konuştu.
“Bir halk yeryüzünde değil de uzayın boşluğunda doğmuş sanki!”
Kayyım’ın bugüne özel olmadığını söyleyen sivil toplum örgütleri de şu açıklamayı yaptı;
“Kayyım Kürtlere uzun süredir uygulanan bi meseledir. Biz bunu Lozan Antlaşması’nda görüyoruz. Batman Belediyesi’nde görüyoruz. Diyarbakır Belediyesi’nde görüyoruz. Onun için çok uzun süreden bu yana devam ediyor. En önemli örneği Ahmet Türk’tür. 3 defa seçilmesine rağmen 3 defa kayyım atandı. Dilimizi bile silmeye çalışıyolar. Bu nasıl bi öfke dağların taşların bile adı varken bi halkı silmeye çalışmak hangi vicdana sığar. Bu halkın varlığı sizi neden bu kadar korkutuyor? Taşın dili var sanki bizim yokmuş gibi davranıyorlar. Kürtlerin ne bi evi ne bi toprağı olmasın istiyolar. Bir halk yeryüzünde değil de uzayın boşluğunda doğmuş sanki! İsimlerdeğişiyor ama zihniyet hep aynı! Halk hatıralardır, yaşayışladır.”