Sağlık çalışanları 14 Mart Tıp Haftası’nda Cuma günü iş bırakıyor! Çarşamba eylemlerinin, ‘Sağlık Çalışanına Şiddet Sona Ersin’ temel talebiyle sürdüğünü söyleyen Mersin Tabi p Odası Başkanı Uzm. Dr. İzzet Çalış basın açıklamasında bulundu. Açıklamaya, Mersin Tabip Odası, Aile Hekimliği Çalışanları Sendikası (AHESEN), Aile Sağlığı Çalışanları Ebe ve Hemşire Dernekleri Federasyonu (ASEF), Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası, Genel Sağlık ve Sosyal Hizmet Kolu Kamu Çalışanları Sendikası (Genel Sağlık-İş), Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Mersin Aile Hekimleri Derneği (MAHDER), Mersin Aile Sağlığı Çalışanları Derneği (MASÇAD), Sağlık Çalışanlarına Hak ve Mücadele Derneği (SAHADER) katıldı.
“Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanına şiddetin önüne geçmek için iradesini kullanmayı tercih etmiyor!”
Mersin Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. İzzet Çalış, “51 haftadır süren ve bugün gerçekleştirdiğimiz Çarşamba eyleminde, sağlık çalışanlarının güvenli ortamda çalışması ve can güvenliğinin sağlanması için artık sağlıkta şiddet bitmeli diye sesleniyoruz. Sağlıkta şiddet sona ersin! Ersin Arslan 17 Nisan 2012’de çalıştığı hastanede görevinin başında hasta yakını tarafından bıçaklanarak öldürüldüğünden bu yana bu sözü söylüyoruz: Bir daha sağlık çalışanı Ersin’ler mesleğini yaptığı için öldürülmesin, sağlık çalışanına yönelik şiddet artık sona ersin diye sesleniyoruz. Maalesef bunca haykırışımız ve sağlıkta şiddetin son bulması için sürdürdüğümüz mücadeleye rağmen sağlık çalışanları şiddet görmeye, ölmeye devam ediyor. İnsanlar hala hastanelere silahla, bıçakla girilebiliyor, sağlık emekçileri her gün tehdit ediliyor, şiddet görüyor ve Sağlık Bakanlığı sağlık çalışanına şiddetin önüne geçmek için iradesini kullanmayı tercih etmiyor.” dedi.
“Otorite neden sessiz kalıyor?”
Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşüm adıyla sürdürdüğü sağlık hizmetlerini piyasalaştırma, çalışanları güvencesiz performansa dayalı çalıştırma, müşteri memnuniyeti, sağlık hizmetini sürümden kazanan bir şirket gibi yönetmenin en acı sonucu sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin artması sağlık çalışanlarının mesleklerini yaparken canlarından olmaları olduğunu gördüklerini belirten Çalış, “Dönüşümün mimarları, güvenlikli, dedektörle üç kapıdan geçmeden mekânlarına girilemezken, 2025 yılı 14 Mart Tıp Haftasında sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin son ermesi talebimizi en başta dile getirmek zorunda kalıyoruz. Bu şiddeti yaratanın ne biz sağlık emekçileri, ne de sağlık kurumlarında oradan oraya sürüklenirken kaybolan, hayatını kaybeden yurttaşlarımız olmadığını biliyoruz. Şiddeti önleyecek hukuki tedbirleri neden hayata geçirilmiyor? Bugün her hastane girişinde bir dedektör var ancak sadece bakanlık bürokratlarının koltuklarının önündekiler çalışıyor. Sağlık Bakanlığının güvenlik için aldığı tek tedbir biz sağlık çalışanlarına karşı çalışıyor. Sağlık çalışanlarına güvenli ortamı, şiddete karşı korumayı sağlayacak otorite neden sessiz kalıyor?” şeklinde konuştu.
“Vatandaş yılda ortalama 12 defa doktora başvuruyor, şifa bulamıyor”
Çalış şöyle devam etti;
“Sağlıkta şiddet ortamını besleyen, önlemeyen otorite yönetemiyor! O zaman gitmelidir! Sağlık Bakanlığı, hastalarımıza ASM’lere randevusuz gidebilirsiniz, uygunsuz talepleriniz olsa bile yerine getirilmezse aile sağlığı çalışanını hemen şikâyet edebilirsiniz diyor. Ancak, şiddet mağduru bir sağlık emekçisi beyaz kod verdiğinde, onlarca bürokratik işlemle uğraşması zorunda bırakılıyor. Sağlık çalışanları aşı yapmak istiyor, vatandaş aşı olmak istiyor, Sağlık Bakanlığı aşı göndermiyor, sağlık çalışanını hedef göstermekten çekinmiyor.
Sağlık çalışanları tedavi için ilaç yazıyor, eczanede ilaç olmuyor, ilaç olsa hastanın parası yetmiyor. Yine sağlık çalışanı hedef gösteriliyor. Hasta hastanelerden randevu bulamıyor. Yine sağlık çalışanı hedef gösteriliyor. Sağlık çalışanı kanser taraması yapmak istiyor, kit gönderilmiyor. Hastanelere mamografi çekmeyin diye yazılar gidiyor. Kanser şüphesi olan hastaya 6 ay sonraya randevu veriliyor. Yine sağlık çalışanları hedef gösteriliyor.
Her gün daracık koridorlarda, aylarca uğraşıp aldığını randevu için doktor bekleniyor. 5 dakika muayene olacaksınız deniyor. Vatandaş yılda ortalama 12 defa doktora başvuruyor, şifa bulamıyor.”
“Başka bir sağlık sistemi mümkün”
“Sağlık çalışanları, depreme karşı güvensiz, yangına karşı tedbirsiz, çalışanlar için güvensiz, hastalar için güvensiz ortamlarda çalışmak zorunda bırakılıyor. Bunların tümü şiddet ortamı oluşturuyor. Şiddeti önlemesi gereken Sağlık Bakanlığı şiddet ortamını besleyen politikalar ve uygulamaların sahibidir. Ne İstiyoruz? Sağlık çalışanına şiddetin son bulması için TTB’nin ilan ettiği önerilerin ve TBMM’ye önerdiği yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesini istiyoruz. Sağlık Bakanlığı, sağlık çalışanlarına yönelik artan şiddet olaylarına karşı ASM düzeyinde önleyici, caydırıcı tedbirlerin almalı, her ASM’ye kadrolu güvenlik personel istihdam etmelidir. Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet oluşturacak, hekim-hasta ilişkilerini olumsuz etkileyecek ortamların oluşmaması için aile hekimlerinin, mevzuatta tanımlanan “hastayı reddetme” ve “tedaviyi bitirmeden bırakma” haklarını kullanabilmesi önündeki engeller kaldırılmalıdır. Vergi dilimine göre aile hekimliği çalışanlarından yılın ilk ayalarında başlayan vergi kesintileri yüzde 35’leri aşıyor. Bu adaletsiz vergi kesintilerine karşı her ay sabit yüzde 15’i geçmeyen vergi kesintisi istiyoruz. “Eziyet Yönetmeliği”nin iptal edilmesini ve ilan ettiğimiz taleplerin karşılanmasını istiyoruz. İçinde olduğumuz sağlıksız ve bizi tüketen bu sağlık sistemine mahkûm değiliz. Hastalarımızı müşteri olarak gören, Eziyet Yönetmeliğine mahkûm değiliz. Başka bir sağlık sistemi mümkün ve bunun için 14 Mart Tıp ‘Bayramında’ iş bırakıyoruz.”