Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

HATMİ ÇİÇEĞİ KADAR ŞİFALI İNSANLAR..!

Nebi Bey, eşi Mübeccel

Nebi Bey, eşi Mübeccel Hanım…
Onlarla tanışmam, karşımdaki villaya kiracı olmaları vesilesiyle oldu.
Beli hafiften eğilmiş Mübeccel Hanımı, mutfak önlüğünü yemek saatinden önce takmış, villanın küçük bahçesinde fasulye ayıklarken gördüm ilk…
Eşi Nebi Bey’i de eşinin karşısında kitabını okurken…
Çalınan klasik müzik eşliğinde…
Sonrasında gelişen muhabbetler…
Günaydınlar güzel hanımlar..!
Bugün nasılsınız..(?)

Ayaküstü nezaket dolu hal hatır sormalar…
Emekli edebiyat öğretmeni olan, yetmişli yaşlardaki Nebi Bey’de, zarafetin, nezaketin, üslubun en berceste halini görebilirsiniz…
Bir insan, bu kadar mı ölçülü, tane tane, yormadan kelimeleri, sarfeder cümlelerini…
Eğitimci olan ablamla bahçelerinin yanından geçerken; “Buyrun hoca hanımefendi bir kahve içelim.” derdi…
Yine kahve sohbetimizde; ablamın, “Amann Nebi Bey, biz de yaşlandık.” demesi üzerine…
Nebi Bey’in: “Hayır hoca hanımefendi, hala çok güzelsiniz, etrafa ışıltı saçıyorsunuz.” demesi…
Eşi Mübeccel hanımın yanında…
Mübeccel Hanım, boşanmış olan oğullarından birinin, bebekliğinden itibaren kızına bakan, belli ki hayli yıpranmış, buna rağmen, eğik beliyle Nebi Beye ve oğullarına yemek ve kahve yapmaktan zevk alan bir hanımefendiydi…
Elbette oğulları da yardım ediyorlardı…

Karşı konaktan göründüğü kadarıyla…
Pişirme dışında her işlerini bahçede gerçekleştirirlerdi…
Zarafet, nezaket, ziyafet, nezih, nezahet kavramları onlar için var olmuşlardı sanki…
Hoyratlık, hortlaklık, kabalık, barbarlık, vahşet görmekten, yaşamaktan gına gelmişken..!
Neydi insanları bu kadar naif veya barbar yapan koşullar..?
Diye düşünmeden edemiyorum…
Yüzyıllarca birikimle etkileyen dış koşullar nelerdi..?
Coğrafya, iklim, akarsular nehirler, sert yada ılıman iklim koşulları mı, yoksa genetik mi..?
Her ikisi mi..?

Bu koşulların ebeveyn davranışına ve oradan çocuğuna geçen aktarımı mı..?
Yoksulluk ya da varsıllık mı..?
Soy sop, köken mi..?
Yoksa bütün bunların harmanlanmış hali olan kültür mü..?
Hoyratkâr, yamalı, eksik kültürümüz yetmezmiş gibi dolu vurgunu yemiş çiçeklerinin delik deşik olması mı..?
Hoyratlar indi bahçelerimize kaç zamandır ziyandayız…
Ümit edelim de bu hoyratlıklar son bulur ve Nebi Bey gibi insanları çoğaltabiliriz…