DÜNYA BAKLİYAT GÜNÜ..!

10 Şubat Dünya Bakliyat Günü nedeniyle davetteyim…
Temel gıdamız olan bakliyattan sihirli ürünler çıkartmışlar resmen…
Servis tabağımda humus, ezme, kısır, börek ve tepsi kebabı…
Bildiklerinizden sanıyorsunuz…
Ama değil…
Fasulye, mercimek, börülce, nohut ve bezelyeden oluşan bir menü…
Hepsi enfes tatlarda…
Aşçının ellerine sağlık…
Hünerini fazlasıyla göstermiş…
Hayatımda ilk defa kuru fasulye humusu yedim…
Maş fasulye ezmesi, kinoa kısırı, mercimek fava, yörük sütlacı, Girit ezme…

Bütün bakliyatlar birbiriyle dans etmekle kalmamış, tattan adete bir şölene dönüşmüş.
Masada bizleri bekleyen bakliyat ve de narenciye cipsine değinmeyeceğimi mi sandınız..(?)
Çıtır çıtır ve ağıza salınan mayhoşluk…
Dört mevsime sahip olan güzelim yurdumuzun değerini bir kez daha görüyorsunuz…
Bakliyatların önemini bilmeyenimiz yoktur sanırım…
Yine de hatırlatmakta fayda var…
Bakliyatlar vücudumuzun vazgeçilmez gıda kaynağıdır…
Kan şekerini yükseltmeyen, beyin ve kalp sağlığımız için olmazsa olmazı…
Dar gelirlinin sofrasının baş tacı…
Kırsal kesimlerde kahvaltı sofrası denilince odun sobası üstünde, mis gibi kaynayan mercimek çorbası aklımıza gelmez mi?
Şehir hayatlarındaki gibi siyah çay veya konflex değildir…
Çocukların yanakları al aldır…
Hazır paketli gıda ya evlerine girmez, ya da çok az girer…

Olması gereken de budur…
Tarladan toplanılan nohutlarla yapılan leblebilere bir yenisinin eklenmesi, yüzümüzü güldürmekte…
Nohut ve fasulye cipsleri…
Bolluğun ve sağlığın simgesi…
Öyleyse ne yapmalıyız?
Bakliyat üretimini yaygınlaştırıp, gençleri bilinçlendirmeliyiz…
Devlet destekli finanslar da sağlanmalıdır…
Çiftçiyi, üreticiyi, emeği, alın terini koruyan yasalar olmalıdır ki çiftçi, boşa kürek çektiğini düşünmesin…
Ata tohumumuza sahip çıkıp, bakliyat üretiminde dünya sıralamasında yerimizi almalıyız…
Fasulye yemeğime bakmalıyım, kokusu evi sardı…
Hoşçakalın…