2024 yılı ile ilgili Türkiye ve dünya ekonomisini değerlendiren MTSO Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, iş dünyasının yeni yılda hükümetten üretimi desteklemesini beklediğini söyledi.
Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) Aralık Ayı Meclis Toplantısı Meclis Başkanı Hamit İzol başkanlığında düzenlendi. Yılın son meclis toplantısında 2025 yılı bütçesi oybirliğiyle onaylandı. Ekonomik konuların görüşüldüğü toplantıda Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, 2024 yılını Türkiye ve dünya ekonomisiyle siyasi gelişmeler açısından değerlendirip Oda’nın yürüttüğü çalışmalar hakkında bilgiler paylaştı. Toplantı Meclis Üyelerinin sektörlerine yönelik paylaştıkları bilgilerle son buldu.
Küresel iklim değişikliği temelinde sıcaklık olarak dünyanın en çok etkilendiği yıllardan birisinin geride kaldığını kaydeden Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sefa Çakır, bunun yanında jeopolitik gelişmelerin de her zaman olduğu gibi hız kesmediğini ifade etti. İsveç’in NATO’ya girmesiyle başlayan sorunların, Rusya – Ukrayna savaşıyla devam ettiğini hatırlatan Çakır, İsrail’in işgalleriyle olayların çığırından çıktığını söyledi. İstikrarı ve ekonomik gelişmesiyle bilinen Güney Kore’de dahi sorunlar olduğunu, sıkıyönetim ilan edildiğini ve hükümetin görevden alındığını kaydeden Çakır, Çin’le Tayvan arasındaki sorunların da büyümeye başladığını, buna ek olarak Çin’in olası bir Amerikan işgaline karşı kendisini koruma amacıyla tarihinin en büyük tatbikatını Tayvan bölgesinde yaptığını vurguladı.
“Dünyada ekonomik bir durgunluk var”
2024’ün ekonomik açıdan da dünyada iyi göstergelerle tamamlanmadığını belirten Çakır, Amerika’daki büyümenin yüzde 3, işsizlik oranının yüzde 4.2, faizin yüzde 4.5’lerde olduğunu aktardı. “Amerika’nın sürdürülebilir borçluluğu kötüye gidiyor” diyen Çakır, doların sınırsız basılması nedeniyle sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Avrupa Birliği ülkelerinde de farklı bir tablo bulunmadığını ifade eden Çakır, şu değerlendirmeyi yaptı:
“Buradaki büyüme yüzde 0.4, işsizlik yüzde 6.3, enflasyon yüzde 2.2. AB’nin lokomotifi Almanya’nın büyümesi 0.1, Fransa’nın 0.4, İtalya’nın sıfır. AB ülkelerindeki faiz oranı 3.15 ve bu oranın daha da düşmesi bekleniyor. AB ekonomilerinde de bir durgunluk var, verim düşüklüğü var. Bu durum Euro/dolar paritesini düşürüyor ve AB’nin geleceğiyle ilgili endişe yaratıyor.”
Çin’in büyümesinin ise yüzde 4 civarında olduğuna değinen Çakır, bunun da Çin Hükümetinin fazla destek vermesi sayesinde gerçekleştiğini vurguladı. Destek olmasına rağmen inşaat sektöründeki krizin devam ettiğine dikkat çeken Çakır, Asya’nın en büyük ekonomisi Hindistan’ın göstergelerininse gelecekte bu ülkenin avantajlarıyla öne çıkacağına işaret ettiğini söyledi.
“Dış ticaret açığına yönelik olumlu sinyaller var”
Konuşmasını Türkiye verileriyle sürdüren Çakır, ülkenin 2024’teki büyümesinin yüzde 3, işsizlik oranınınsa yüzde 8.8 olduğunu dile getirdi. Sanayi endeksindeki gerilemenin devam ettiğini kaydeden Çakır, sözlerine şöyle devam etti:
“Mevsimsel takvim etkilerinden arındırınca sanayide yıllık bazda yüzde 3.1 gerileme görülüyor. Piyasada vadeler uzuyor. Kredilerde kısıtlama ve taksitlerde azalma var. Konkordato ilan eden firma sayısında ciddi artış var. Hizmet sektörünün en önemli kollarından biri olan perakendenin büyümesi yüzde 15 görülüyor. Bu da yüzde 45 olan enflasyonda olumsuz gösteriliyor. Cari işlemler Ocak – Ekim döneminde yüzde 90 daralıp 3.3 milyar dolar olmuş. 12 aylık kümülatifte 45 milyar dolarlardan 7.7 milyar dolarlara geliyor. Yani cari açıkta olumlu yönde ciddi avantajlı bir durum söz konusu.”
“Bir karar verilmesi gerekiyor”
İthalata bakıldığında ara mal yerine bitmiş mal ithalatında artış olduğunu kaydeden Çakır, bu durumun Türkiye’de üretim yapan firmalarda baskı oluşturup fiyatları düşürdüğünü, beraberinde de enflasyonu düşürmüş olduğunu belirtti. Çakır’ın konuyla ilgili değerlendirmeleri şöyle:
“Mal bazında enflasyon oranı yüzde 39’larda seyrediyor. Hizmet bazında da yüzde 70 olduğu söyleniyor. Risk primi 250’ye düştü Merkez Bankası bürüt rezervi 150 milyar dolar olmuş. Net dövizle pozitif duruma gelmiş. Cari açığın kontrol edilmesi Merkez Bankası’nın döviz rezervleri ve pozitif bakılması döviz kurunun yükselmesini durduruyor. Enflasyonun düşmesine sebep veriyor. Döviz kurunun düşmesi de ihracatla iş yapan sektörleri turizm sektörünü, ihracatçıları vuruyor. Bir karar verilmesi gerekiyor.”
“Üretim desteklenmeli, işverenin üstündeki kamusal yükler azaltılmalı”
Türkiye’de tekelleşen piyasalar olduğunu rekabet olmaması nedeniyle sıkıntı yaşandığını vurgulayan Çakır, “Rekabet olmalı ki fiyatlar aşağı çekilsin. Yükselen beklentiler de enflasyonun yüksek seyretmesine neden oluyor. Hükümet üretim yapanları desteklemeli. Rekabeti artırıcı politikalar oluşmalı, işveren üstündeki kamusal yükler azaltılmalı. Bütçe 114 trilyon. Bunun 1.9 trilyonu faize gidiyor yüksek faiz ödüyoruz. Personele de yüzde 35’ini ödüyoruz. Kamuda teknoloji kullanarak personel bütçesi azaltılmalı. Girdi maliyetlerimizi düşürecek vergilerimiz, özellikle dolaylı vergiler azaltılmalı” dedi.
“Türkiye Suriye’nin yeniden yapılanmasında rol alacak”
Suriye’nin son durumunu da değerlendiren Çakır, 25 bin Suriyelinin ülkesine döndüğü açıklamaları yapıldığını hatırlattı. Suriye’nin yeniden yapılanma sürecine girdiğini kaydeden Çakır, “Ülkenin imarıyla ilgili Türkiye’yi sorumlu tutmuşlar. Türkiye hem buranın siyasi durumunu kontrol altına alacak hem de komşusu olması nedeniyle yardımcı olacak” dedi. Bu durumun Türkiye ekonomisi için olumlu ya da olumsuz sonuçlar getirebileceğini belirten Çakır, Mersinli firmaların da bu pastadan pay alacağını düşündüğünü söyledi.
Ardından Aralık ayında sürdürülen faaliyetleri özetleyen Çakır, Fas temaslarına, Oda-Borsa ortak toplantısının detaylarına değindi. Merak edilen soruları yanıtladı.