Esneklik denildiğinde ilk aklımıza gelen şey, vücudumuzun hareket kapasitesi değil midir..(?)
Fiziksel esneklik…
Fiziksel esneklik, vücut için önem arz etse de asıl değinmek istediğim konu, olaylar karşısındaki tutum ve davranışlarımızın esnekliğidir…
Buna zihinsel esneklik de diyebiliriz…
Açacak olursak, sorunlar karşısında takılı kalmayıp, onu çözebilme, pes etmeme, farklı yollar deneme, farklı bakış açılarıyla bakabilme becerisi olarak yorumlanabilir…
Nasıl ki fiziksel esneklikte vücut şekilden şekle girebiliyorsa, zihinsel esneklikle de zihni rahatlatmanın, değiştirebileceklerimizi değiştirmek, değiştiremediklerimizi ise kabullenmenin uyumudur…
Zihinsel esnekliğe sahip insanlar genelde ağır koşullar atlatmış veya yaşamı zorluklarla geçmiş ancak direnmiş kişiler değiller midir?
Bu kişilerin dışsal rehbere veya bir kurtarıcıya ihtiyaçları yoktur…
Kendi kendilerinin rehberi ya da kurtarıcısıdırlar…
Bu insanlar kendi kaygılarıyla başa çıkabilme ve kendilerini sakinleştirebilme esnekliği kazanmış kişilikteki insanlardır…
Yaşadıkları olumsuzluklarla başa çıkabilme sanatına sahip insanlar…
Çünkü söylediğim bu esneklik aynı zamanda ruhsal sağlığın göstergesi değil midir..(?)
Tahammülsüz, katı, dar kalıplı bireyler olarak kendimize ve de çevremize zarar vermez miyiz..(?)
Alışverişte, trafikte, sokaklarda dahi bunu acı olarak deneyimlemez miyiz..(?)
Kimsenin kimseye tahammülü olmadığı, sağlıksız bireyler ve toplum olarak bedenimize ve de psikolojimize verdiğimiz hasarlar ortada değil mi?
Ne özür dilemeyi biliriz, ne anlayış göstermeyi..!
Ne de farkındalığımız gelişmiştir..!
Haklı olan taraf her zaman için kendimizizdir(!)
Sivri kayalıklar gibi keskindir, olaylara bakış açımız…
Bu keskinlik, bireyleri yangına körükle gitme davranışına ve istenilmeyen sonuçlara götürmez mi..(?)
“Keskin sirke küpüne zarar”, misali karşı tarafa zarar verme katılığı karşısında kendimize de en büyük zararı vermez miyiz..(?)
Nasıl ki esnek olmayan bir bireyin, belini bükmeye veya bacaklarını germeye çalıştığımızda kırılmalar kaçınılmazsa, aynı bireyin zihinsel katılığı da kendisine ve çevresine aynı zararı verecektir…
Çoğu zaman en önde söylediğimiz kırıcı sözlerin sonrasında pişmanlığını yaşamaz mıyız..(?)
Zihinsel katılıktan kurtulmanın yolu;
Kişilerin çok yönlü düşünmesi…
Karşısındaki kişinin koşullarını tartarak, olumsuz düşünce kalıplarını terk etmesi…
Yargılarını terk ederek kendi kendisini eğitmesi…
Karşı tarafı anlamaya, anlamdırmaya yönelik çaba göstermesi olarak sıralamasını yapabiliriz…
Esnek kalmamız dileğiyle…