Öncelikle başlık için tüm okuyucularımdan özür diliyorum..:)
Bir süre önce gözüme ilişen ve asparagas olarak değerlendirdiğim bu haber, bugün aklıma düşünce, yeniden bir kurcalamada bulundum…
Hayretimi ancak bu başlık anlatabilirdi..:)
Bu bilimsel düşünceyi kim söyledi diye araştırmasını yaptığımda, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta’yla karşılaştım…
Tıp camiasındaki hocamız, bağırsak gazında bulunan hidrojen sülfitin, hücrelerin DNA’larını ve mitokondrilerini koruduğunu iddia etmektedir…
Ve hatta kadınların çıkarmış oldukları aromatik gazların(!) daha şifali olduğunu söylüyor, saygıdeğer hocamız..!
Hocamız böyle söylüyorsa siz erkeklere de bol bol kadın bağırsak gazı koklamak düşüyor öyleyse..:)
Yanlış anlaşılmasın efendim amacım hakaret etmek değil, bilimsel bir hipotezi duyurmak…
Gün geçmiyor ki bilimsel anlamda bir hipotez ortaya atılmasın…
Aykırılığı bir tarafa, bir dönem iddia edilen tutamaklar, bir bakmışsınız ki, başka bir dönem tam tersi bir şekilde önümüze sürülüyor…
Haftada her gün bir yumurta yenilebilir deniliyor, öbür sene haftada üçe düşüyor..!
Bir sene, yemeğinize hiç tuz atmayın, yediğiniz tüm besinlerde zaten tuz var deniliyor, ertesi yıl bu hipotez de yine bilim insanlarımız tarafından çürütülüyor..!
Sanki toplumsal deneklermişiz gibi..!
Belki de öyleyizdir…
Bir sene faydalı olan bir şey, öbür sene zararlı olabiliyor…
Saygıdeğer hocalarım, karar verin artık. Hangisine inanalım..(?)
Ama, kadın bağırsak gazı bu kadar değerliyse, benim de aklıma dahiyane bir fikir geliyor…
Gaz çiftlikleri kurup, bu gazları, flakona hapsedip, pazarlamasını yapmak..(!)
Haydi bakalım kadınlar iş başına, bol acılı kuru fasulye yemeye..(!)