Nihayetinde havalar serinledi…
Moraller düzeldi.
Hepimiz şahit olduk ki
hiçbir senenin, bu sene kadar kurak geçmediğine…
Aşırı sıcakların insan psikolojisini bozduğu tezinin birebir canlı kanlı örneğiyimdir…
Sıcaklar bittiğinde hücreleriniz yeniden canlanır…
Motivasyonunuz artar…
Ruhen kendinizi daha iyi hissedersiniz….
Doğa ile dalga geçilemeyeceğini çok güzel gördük…
Ozon tabakasındaki deliğin küçüldüğü haberine, geçenlerde yerel bir gazetede rastlamıştım…
İnanın bana, çok sevindim. Ümit edelim de öyledir…
Gerçi bunun canlı örneğine tanıklık etmedim değil…
Pandemi döneminde evlerimize kapatılıp iş yerlerine kepenk vurulduğunda, sokaklar dahi canlanmıştı…
Bizim sokak öyleydi. Sizinkini bilemem..!
Bizim sokaklarda kaldırım kenarları alabildiğine gelincik ve pisi pisi
çiçekleriyle kaplıydı…
Manzara harikaydı…
Ne zaman insanlar yolları işgal ettiler, zavallıcıkların hepsi, biçme makinesinden geçmiş gibi silindiler..!
Çok kere, yazıldı, çizildi, haykırıldı…
Doğa ölüyor diye..!
Aman dikkat..!
Kutuplardaki buz kütlesinin erimesinden tutun da çölleşen kıtalara kadar..
Her şey ama her şey..!
Lakin üç maymunu oynamakta kararlı, doyumsuz, aç gözlü insan türü, bunu her defasında, görmezden geldi..!
Sanırım ana teması şuydu: “Ben öldükten sonra, isterse dünya dönmesin…”
Bu kadar bencil bir nesle, doğa sessiz mi kalacaktı..?
Orman yangınlarından tutun da, denizlerin kirlenmesi, mercanların, alglerin, oradaki tüm eko sistemin yok olması..!
Plastik yutmuş bir caretta caretta, bir yunus veya bir köpek balığı duyduğunuzda, nefes alamaz gibi hissetmediğiniz sürece , kendinize insan diyebilir misiniz..?
İşte bunları düşündüğüm zaman insanoğlunun başına gelen tüm doğasal felaketi, maalesef, hak ettiklerini düşünemeden de edemiyorum..!
Ey insan, kendin için hazırladığın kıyametin için, gün gelip sakın ola, Tanrı’nı suçlama..!