Gerali sade bir törenle Dudu ile de evlenmiş, ikinci evliliğini yapmıştı.
Bu ikinci evlilik neden ve nasıl olmuştu?
Olay üç kişinin arasında geçtiği için neler konuşulduğunu anlamak mümkün değildi.
Gerali iki eşli olarak hayatını sürdürürken geçim sıkıntısı başlamış, ilerleyen yıllarda evin ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma gelmişti.
Şehir merkezine gider evin ihtiyaçlarını gidermeye çalışırdı.
Bir defasında eşi Hediye’ye mavi renkte bir fistanlık almış, diğer eşi Dudu’ya da iç çamaşırları getirmişti.
Hediye Dudu’yu, Dudu Hediye’yi kıskanmıştı.
Yine başka bir defasında Hediye’ye ala yazma, Dudu’ya pullu yazma getirmişti.
Her ikisine de yazma getirmesine rağmen eşler birbirlerini yine kıskanmışlardı.
Gerali geçim sıkıntısına, kadın dırdırına, eşlerin birbiriyle olan kavgalarına dayanamaz olmuştu.
Eşleri kıskançlık yüzünden evde yemek bile yapmaz olmuşlardı.
Çarşı’dan, şehirden getirdiği keçi derisi içindeki çökelek ile bayatlamış katı darı ekmeğinden başka bir şey de yenmez olmuştu.
Bir defasında ayağı kırılan bir keçiyi kesen komşuları Duran’ın gönderdiği Mehle’yi tel dolaba koyan Ali, aradan üç gün geçmesine rağmen eşlerinin birbiriyle olan kavgaları sonucu etin pişirilmeyip kokutulduğunu görmüş, şair ruhunda fırtınalar esmeye başlamıştı.
Sevinçlerini, kederlerini dörtlüklerle manilere döken Gerali bu defa şiir türünde söyleme başlamıştı.
Bu şiirlerden biri de ham çökelekti.
Gerali’nin söylediği Ham çökelek şiiri önce komşuları tarafından, sonra Anamur-Bozyazı yöresinde yaşayan insanlar tarafından adeta ezberlenmiş, dilden dile söylenir olmuştu.
Ali’nin hayat hikâyesini bilenler bu şiirlere daha çok ilgi duymaya başlamışlardı.
Öyle ki: Şiir, şarkıya dönüşmüş düğünlerde, toplantılarda söylenir olmuştu.
Anamur’da yaşayan gençler kendi aralarında toplanıp Gerali’nin şiirinden hızlı-kıvrak oynanan bir oyun sergilemeye başlamışlardı.
Aralarına bir davulcu ve gırnatacı alan gençler her toplantıya davet edilir olmuştu.
Aradan geçen yıllar zarfında oyun şekillenmiş, geliştirilmiş, halka mâl olmuş, halk oyunları olarak her toplulukta değişik türde kıyafetler ve kaşıklarla oynanmaya diğer yöresel oyunların arasına girmeye başlamıştı.
O dönemlerde Anamur’da lise olmadığı için civar il ve ilçelere okumaya giden gençler bu oyunu oralarda da sergilemeye başlamış,
Ham çökelek adı verilen Anamur’un yöresel halk oyunu buralarda da benimsenmiş, hatta kendilerine mal edilmişti.
Öyle ki bazı ilçelerimiz ham çökelek’in kendi yörelerinin halk oyunları olduğunu söylemişler, kendilerinden izinsiz seslendirdi diye bazı ses sanatçılarını mahkemeye bile vermişlerdi.
Oysa ham çökelek Anamur yöresinde çıkan bir halk oyunuydu ve herkesin malıydı.
Gerali, ham çökeleğin bazı ilçelerce kendi yörelerinden çıkan Halk Oyunu olduğu iddiası onun bu ününü daha da artırmış ve tamamen Türk halkına mal olmuştur.
O hiçbir yörenin değil artık Türk halkının, Türk insanın malıdır.
Türk halkı sevilen insanların kendi yörelerinden çıktığını söyleye gelmiştir.
Nitekim ünlü şairimiz Yunus Emre içinde böyle olmuştur.
Bu gün Yunus Emre’nin mezarının kendi yörelerinde olduğunu söyleyen ve Yunus Emre için anıt mezarı yaptıran onlarca ilimiz, ilçemiz vardır.
Bu; Yunus Emre’nin Türk halkının gönlünde hâla yaşamakta olduğunun işareti’dir.
Gerali için de durum aynıdır.
Bazı ilçelerimizin Gerali’nin kendi yörelerinde yaşadığını iddia etmesi onun Türk Halkına mal olduğunun ve halkımızın gönlünde yaşadığının en belirgin örneğidir.
***Halkoyunları Gerali Hamçökelek’in sözleri şöyledir:
Birine aldık bir edik.
Ötekine de alalım dedik
İki avrat aldık ta Bir halt mı yedik, Geralim Hey,hey…
Geli geliver kız sekerek
Boğazına dursun Ham çökelek
Avradın kötüsü Kötüden kötü.
Dolapta kokutmuş yüz dirhem eti
Başına düşürmüş sirke ile biti
Yandım kötü avradın elinden Hey hey…
Geli geliver kız sekerek
Boğazına dursun Hamçökelek
Gır eşeğe biner de Kaşoluktan aşarım
Canımı sıkmayın Avratlar da İkinizi de birden boşarım
Geralim hey hey…
Geli geliver kız sekerek
Boğazına dursun Hamçökelek
Gerali dedikleri de bir ala Dana
Çekmiş bıçağı çıkmış Meydana
Birinin adı Hediye birinin Adı Dudu ya
Yandım iki avrat elinden Hey hey…
SON