Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

SOHBET KÖŞESİ: 12 MART MUHTIRASININ VERİLDİĞİ YIL ANAMUR LİSESİ’NDE ÖĞRETMENLİK GÖREVİNE BAŞLAMIŞTIM

Bu haberin fotoğrafı yok
Anamur benim doğup büyüdüğüm yer…
30 yılın üzerinde görev yaptığım ve şu anda içinde yaşadığım İlçem…
İL olma mücadelesini kitaplaştırdığım, Halk oyunlarının hikâyelerini kitap haline getirdiğim, öğretmenlik, okul müdürlüğü, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü, Müftü vekilliği, Kaymakam vekilliği yaptığım, 30’un üzerinde takdirname, teşekkürname, başarı belgeleri aldığım İlçem…
Anamur: Üzerinde kurulan medeniyetlerle Anadolu’nun bir parçası olan, eski ve yeniçağın eserleriyle dolu şirin bir Akdeniz şehri…
Anamur’un adı Namur kelimesinden gelmiş… Zamanla adı Namurium, Anamurium, Anamur olmuş…
Anamurium kelimesi Latin dilinde “Anem, burun; Ourium, rüzgar”anlamına gelmekte…
Bu iki kelimenin anlamı tek kelime halinde birleştirildiği zaman RÜZGÂRLI BURUN olmaktadır.
Yurdumuzun 24 no’lu Devlet karayolu üzerindeki Anamur ilçesi; Mersin İline bağlı olup Mersin’e uzaklığı 230 kilometre’dir.
İlçe doğuda Mersin’e bağlı Bozyazı, Kuzeyde Konya ilinin Ermenek ilçesi, Batıda Antalya ilinin Gazipaşa ilçesi ile çevrilidir.
Tayinim Sivas’ta 3 yıl çalıştıktan sonra Anamur’a, Anamur Lisesine çıkmıştı. Ülkemizin ve okullarımızın sağ sol çatışmalarıyla zaman kaybettiği, kan kaybettiği yılda…
Anamur Lisesinin tarihçesine baktığım zaman şu bilgilere sahip olmuştum:
1949 yılında Anumur’da Eğitim Derneği adıyla bir dernek kurulmuş…
Bu dernek o dönemin kaymakamı sayın Murat Önder’in desteği ve halkın yardımıyla 3 derslik ve 1 laboratuar’dan oluşun ortaokul binasını yapmış ve ortaokul açılmış…
Ortaokul ilk mezunlarını 1952-1953 öğretim yılında vermiş…
1963 yılında Bakanlıktan gelen teknik elemanlar okulda çatlaklar tespit etmiş, okulun yıkımına karar vermişler…
Okul geçici olarak Kıbrıs ilkokuluna taşınmış…
1965-1966 eğitim öğretim yılında  2 ayrı baraka yapılarak okul buraya taşınmış…
1967 yılında eğitim derneği adını değiştirerek Lise yaptırma derneği olmuş…
Milli Eğitim Bakanlığınca 1967 yılında yeni bina yapımına başlanmış…
Ben Sivas’a tayin olduğum yıl 1968-1969 öğretim yılında 10 sınıf, 1 öğretmenler odası, bir resim odası, bir müzik odası bulunan Anamur Lisesi  öğrenime açılmış…
Anamur Lisesinin öğrenime açıldığı 1969 yılı Türkiye’de çok büyük öğrenci hareketleri olmuş…
1971 – 1972 öğretim yılında Anamur Lisesine öğretmen olarak atandığım zaman değişik bir anlayışla benim kendi memleketimde görev yapmamın zor olduğunu vurgulayan pek çok insanla karşılaşmıştım. …
Oysa benim için hiçte zor olmamıştı.
Kendi mahallemden, kendi akrabalarımdan, kendi yeğenlerimden yüzlerce öğrencim olmuştu…
Hiçbirine ayrımcılık yapmadığım için diğer velilerin ve öğrencilerimin de takdirlerini kazanmıştım.
Anamur benim memleketimdi… Başarılı olmak zorundaydım… Vatanına, Milletine, Devletine bağlı gençler yetiştirmeliydim.
Sivas’ta yaptığım öğretmenlik bana çok büyük tecrübeler kazandırmıştı…
1971 yılında Anamur Lisesinde başladığım öğretmenliğimin ilk yılı çok sakin geçmişti…
Sivas İlk Öğretmen okulunda yaptığım gibi burada da öğrencilerimi hem not’la hem maddi olarak ödüllendiriyordum…
Taktiğim burada da tutmuştu. İslamın tarifini yazdırmıştım… Tarife ek yapana bir elbise alacaktım…
Ödevler vermiştim… En güzel ödev yapanlara dolma kalem armağan etmiştim…
10 sure ezberleyene sözlüde 10 vermeye başlamıştım…
Bu ve buna benzer taktiklerle öğrencileri kendime bağlamaya muvaffak olmuştum…
Öğrencilerim çok başarılıydı. Hepsi de pırıl pırıl gençlerdi. Pek çoğunu da ailece tanıyordum.
Birinci yıldan sonraki yıllarda tüm ülkede olduğu gibi maalesef okulda da sağ sol kavgaları başlamıştı…
Öğretmenler ve öğrenciler adeta 2’ye bölünmüştü…
Öyle ki; Merdivenin iniş çıkışları, okul bahçesi öğrenciler tarafından adeta parsellenmişti.
Merdivenin duvarda kalan bölümünden bir grup, parmaklıklar tarafından diğer grup iniş çıkış yapıyordu.
Bu durum okulumuz için çok korkunç bir durumdu…
Maalesef bazı öğretmenler öğrencilerin bu zayıf durumlarını istismar ediyor ve sınıflarda derslerinin dışında kendi fikirlerini aşılamaya çalışıyorlardı…
Öyle bir an gelmişti ki…Bazı sınıflarda adeta ders işlenemez hale gelmişti,
Tarih tekerrür etmiş, sanki Sivas İlk Öğretmen okulundaki gibi mücadele Anamur Lisesinde de başlamıştı…
Kendi dersimden örnek vermem gerekirse;
Ben dersim gereği Allah’ın varlığından bahsediyorsam bazı öğretmenlerin yönlendirmesiyle sınıfta Allahın yokluğunu ispata kalkışan öğrencilerle karşılaşmaya başlamıştım…
Yine İnsanların yaratılışından bahsediyorsam yine bazı öğretmenlerin yönlendirmesiyle karşıma Darwin teorisiyle insanların maymundan türediğini anlatmaya çalışan öğrencilerle karşılaşmaya başlamıştım.
Yine Din’e karşı olan bir grup öğrenci türemişti…
Hükümet değişiklikleri bizleri çok etkiliyordu.
Sivas’taki mücadele burada da başlamıştı… O dönemde ülkede sol içerikli birçok dergi yayımlanıyordu.
Okullara girmesi yasak olan dergileri bazı öğretmenler el altından öğrencileri dağıtıyor, öğrenciler bu dergilerden edindiği bilgilerle özellikle benim dersime karşı cephe almaya çalışıyorlardı.
Bu dergilerden biri Varlık dergisiydi…
Bu dergi okulda el altından bedava dağıtılıyordu…
Okul idaresi de bu faaliyetleri durduramıyordu.
Ben her ay çıkan dergiyi muntazaman alıyor, içeriğini inceliyor ve öğrencilerime ders aralarında dergi ve öğretmen adı vermeden o fikirlerin yanlışlığını anlatıyordum.
Bu defa öğrencilerim benden edindikleri bilgileri dergiyi dağıtan öğretmenlere iletiyor ve dergiyi almamaya başlıyorlardı.
Sol gruptaki öğretmen arkadaşlarım bu durumdan tedirgin olmaya başlamışlar ve taktikleri tutmamıştı…
Ben hiçbir arkadaşımı rencide etmemeye de özen gösteriyordum…
Özellikle her teneffüste öğretmen odasında bulunmaya ve bir ders önce sınıfta dersimin içeriği aleyhinde konuşmalar yapan arkadaşlarıma çay ısmarlamayı ve yanına oturup sohbet etmeyi sürdürüyordum.
Olaylar benim dersimin dışındaki diğer derslere de yansımıştı…
Mesela Tarih öğretmeni öğretmenler odasına geliyor, elindeki kitabı masaya atıyor ve “öğrencileri tarihini inkâr ettiriyorlar… Fizik dersinde tarih mi anlatılır?” diye dert yanıyordu.
Aynı bıranştan öğretmenlerin derste anlattıkları da birbirinden farklı oluyordu…
Öğretmen arkadaşlarım da kendi ardalarında adeta psikolojik savaşa giriyorlardı.
Öğrenciler de öğretmenler arasında bölüşülmüş durumlara gelmişti…
Özellikle sol görüşlü öğretmenler sağ görüşlü olarak bilinen öğrencilere de not vermemeye başlamışlardı.
Bu durumlar öğrenci velilerine de yansıyordu. Gün geçmiyordu ki çarşıda pazarda öğretmenlerle münakaşa yapan veli olmasın…
Hatta veliler okula kadar, öğretmenler odasına kadar geliyorlardı… Pek çok velinin öğretmenlerle münakaşalarına şahit oluyorduk…
Okula sık-sık soruşturma için müfettişler gelir olmuştu. Yapılan her teftiş sonunda 1-2 arkadaşımızın başka illere tayini çıkıyordu.
Bu durum yıllar yılı devam etmişti.
Hoşça kalınız.