Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

BELEDİYELERLE İŞ BİRLİĞİ ÖNEMLİDİR’

Bu haberin fotoğrafı yok
MUSTAFA ÖZCAN
Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Gazeteci İsmail Küçükkaya’nın hazırlayıp sunduğu “Yeni Bir Sabah” programının canlı yayın konuğu oldu.
İlk gün gözlemlerinin, bu tahribatın büyük olduğu yönünde olduğunu ve sabah erken saatlerde bölgeye ekipleri sevk ettiklerini belirten Başkan Seçer, “Hemen arama-kurtarma ekiplerini bölgeye gönderdik. 2. gün Sayın Genel Başkanımız ve İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya belediye başkanlarımızla beraber bölgeye gittik. Durumu gözlerimizle gördük. 1 gün ara verdikten sonra o bölgeleri tekrar dolaşma, görme imkanımız oldu. Tahribat çok büyük onu söyleyebilirim” diye konuştu.
Küçükkaya’nın barınma ihtiyacı hakkındaki sorusunu da yanıtlayan Başkan Seçer, “Hatay’da çadır kent kuruluyor şu anda. 300 çadır, ilk etapta 30 konteyner, bir 50 konteyner daha gidiyor toplam 80 konteynerlik bir konteyner kent oluşturuluyor. Zaten şu anda oranın en büyük sorunu da o. Diğer taraftan diğer belediyelerimiz de yoğun çaba içerisinde. Onlar da özellikle bu barınma sorununu giderecek tedbirler aldı. Çadır kentler, konteyner kentler konusunda da çok değerli çalışmalar yapıyorlar” dedi.
“En yoğun göçü alacak kent Mersin”
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün depremden sonra yaşanan ve Mersin’in de aralarında bulunduğu yoğun göç dalgasını yaşayan iller hakkındaki tespiti hakkında da değerlendirmelerde bulunan Başkan Seçer, şunları söyledi:
“Canan Hanım’ın açıklaması son derece önemli. Çok güzel tespitler yapmış. Mutlaka Antalya’ya, İstanbul’a, İzmit’e gidecek, başka yerlere gidecek ama en yoğun göçü alacak kent Mersin. Neden? Bizim kentimizde deprem bölgesindeki 10 ilin tamamında yaşayan insanların yakınları, akrabaları var. Yani bir yerden, bir felaketten ya da farklı bir sorundan kaçıp bir başka yere göç edecekseniz sizin iletişiminiz olması lazım. İletişim kuracağınız insanların olması lazım. Bu anlamda da Mersin onlar için çok cazip bir yer. Mesafe olarak çok cazip bir yer, gelişen bir kent, istikballi bir kent. Bu anlamda da Mersin çok yoğun göç alacak.”
Büyükşehir olarak her gece saat 00.00’da kentin günlük su tüketimini ölçtükleri hakkında bilgi veren Seçer, “1 Şubat gününden, dün gece 00.00’a kadar Mersin’de su tüketimi yüzde 9 oranında artmış. Bu şu anlama geliyor; bugüne kadar Mersin’e minimum 200 bin insan gelmiş. O da şehir içme suyu şebeke suyundan kullanan vatandaşların ölçümü bu. Hem o bölgedeki bizim hemşerilerimiz geliyor, diğer taraftan sığınmacılar da geliyor. Şimdi zaten Mersin’in 1.9 milyon yerli nüfusu var. 260 bin kayıtlı sığınmacısı var, kayıt dışını koyun. Son Ukrayna-Rusya meselesinden sonra bölgeye gelen insanları koyun. Yaklaşık olarak 400 bin de ilave bir ‘yük’ de taşıyor. Yaz nüfusunu 150 bin koyun. E şimdi 1.9 milyon nüfusu olan resmi olarak bir kent 2,5 milyonları konuşacak. Şimdi tablo bu” dedi.
“Plansız, programsız gittiğimiz noktada Mersin çöker”
Mersin’in ve Mersinlilerin depremzedeleri bağrına basacağından emin olduğunu vurgulayan Başkan Seçer, yaşanan bu göçlerin planlı bir şekilde yapılmasına da işaret etti. Başkan Seçer “Onları bağrımıza basacağız. Neticede insanların evi yıkılmış, çaresizlik içerisinde. Gittim gördüm. Bir insan olarak, bırakın siyasetçiyi, ben de bir babayım, ben de bir insanım. Muazzam bir acı yaşanıyor. Biz onlara kol kanat gereceğiz. Neticede ben bir kamu görevlisiyim. Benim kullandığım kaynak onlara ait. Elbette ki seferber edeceğim bütün imkanlarımı. Bu insanları sahipleneceğiz, hiçbir sıkıntı yok. Mutlaka çaresi düşünülür, eksik vardır, fazla vardır. Bir projeksiyon yaparsınız. ‘Bundan sonraki süreçte ben bu krizi nasıl yöneteceğim?’ dersiniz. Hepsini yaparsınız ve güçlü devletseniz ki, hep ağzımızı açtığımız zaman ‘Türkiye güçlü’ diyoruz, ‘Mersin güçlü’ diyoruz. Biz bunları yaparız, hiçbir sorun yok. Ama plansız, programsız gittiğimiz noktada Mersin çöker. Bir aracın istiabı vardır, 10 tondur. 10 ton, 1 kilo yüklediğiniz zaman arabada değişiklikler başlar. Eğer istiap haddini aşarsanız, bunu da çok abartırsanız, araba artık hareket edemez duruma gelir. Ben bunu işaret etmek istedim” diye konuştu.
İsmail Küçükkaya’nın Mersin’e gelen insanlar ve artan nüfus yoğunluğu konusunda ne yapılması gerektiğini sorması üzerine Başkan Seçer,  “Türkiye Cumhuriyeti’ne kayıtlı kimliği olan insanlar bizim insanımız, hiç kimse kimseye karışamaz. 800 bin kilometre alanın her noktası; herkesin yaşam hakkına sahip olduğu noktadır, onu tartışmayacağım bile. 1 milyon gelsin o yükü de kaldırırız, yaparız bunu ama bir kentin Belediye Başkanının haberi olmadan, oturup o insanla konuşmadan, siz o bölgenin demografisine ilişkin Ankara’dan projeksiyonlar yaparsanız, bunu da emrivaki yaparsanız, yerel yönetimle tartışarak yaparsanız bu işin altından kalkamayız” dedi.
“Biz bu kenti beraber yöneteceğiz”
Türkiye’de mevcut bir sığınmacı sorununun olduğunu ve Mersin’in de sığınmacı ağırlayan illerden biri olduğunun tartışılmaz gerçek olduğunu da belirten Başkan Seçer, Mersin’in sorunlarını çözmede kurumlar arası işbirliğinin önemine dikkat çekti. Yaşanan sorunlarla ilgili yetkililerle görüştüklerini, ve ortak bir organizasyonla sorunları çözmeleri gerektiğini paylaştıklarını anlatan Başkan Seçer, “2011 yılından bu yana Mersin vazifesini yapmış. Mersin’de 260 bin sığınmacı yaşıyor 50 bin de üzerine koyun çünkü kayıt dışı da var. Şu ana kadar az önce de su artışındaki rakamı verdim, şebeke suyundan kullananların oranlama 250 bin insan depremden bu yana Mersin’e girdi. Bunun siz 5-6’da 1’ini alın ortaya çıkacak rakamı söyleyeyim; 40 bin sığınmacı statüsünde ya da geçici misafir statüsündeki insan Mersin’e girdi ve bu planlı hareketten Mersin’in seçilmiş Belediye Başkanının, yani suyundan, kanalizasyonundan, hastalığından, mutluluğundan, üzüntüsünden, cenazesinden sorumlu Belediye Başkanının haberi olmaz ise bu devlet yönetimi anlamına gelmez ki. Biz bu kenti beraber yöneteceğiz” diye konuştu.
‘Koordineli bir şekilde çalışabiliyor musunuz?’ sorusunu da yanıtlayan Başkan Seçer, “Umut ediyorum bu saatten sonra koordineli bir şekilde çalışacağız. Aksaklıkları, problemleri gördük. Dün itibarıyla bunları kendi aramızda konuştuk. Bundan sonraki süreci herhangi bir krize mahal vermeden yöneteceğimizi umut ediyorum. Bir sorun olmayacağını düşünüyorum. Birbirimizi anlarsak bir problem olmaz” dedi.
Kılıçdaroğlu’nun bölgede yaptığı ziyaret sonrasında CHP’li Büyükşehir Belediye Başkanlarına hangi talimatları verdiği sorusu üzerine de Başkan Seçer, “Belediyeler bir beldenin, bir ilçenin ya da ilin en geniş örgütlenmesine sahip kamu kurumlarıdır. Manevra kabiliyeti, hareket kabiliyeti çok yüksek kurumlardır. Bu anlamda belediyelerle iş birliği önemlidir ama bölgede de gördük, genel uygulamalarda da görüyoruz; Türkiye’de devlet geleneğinde, devlet yönetiminde, kamu yönetiminde bu özellik maalesef bu dönemde kayboldu, çok tahrip oldu. Parti ayrımcılığı; senin partin, benim partim, senin belediyen, benim belediyem meselesi çok ön plana çıktı. Bu da efektif bir çalışmayı mümkün kılmıyor ve bu işten de en fazla zararı vatandaş görüyor. Şimdi bu deprem olayında da bu görüldü. Onun için birkaç gün ‘ortalıkta kimse yok’ diye insanlar isyan etti” diye konuştu.
“Türkiye’nin deprem gerçeği ile yüzleşmesi gerekiyor”
Gazeteci Küçükkaya ile depremin ilk gününde gerçekleştirdikleri bağlantıda koordinesizlik üzerine kaygıları olduğunu ifade ettiğini hatırlatan Başkan Seçer, “O gün ben söyledim. ‘Su gider, ekmek gider, enkaz kaldırma çalışmaları süratle başlar ama koordinasyon çok önemli. Endişelerim var’ dedim. Maalesef o endişelerim haksız çıkmadı. Tablo bundan ibarettir ama en azından bundan sonrayı iyi okumak lazım. Bu insanlar nereye gidecek ya da depremde hasar gören bölgelerin imarı, bundan sonra Türkiye’nin artık bir deprem gerçeği ile lütfen yüzleşmesi gerektiği, yasaların yasa olup kağıt üzerinde kalmaması gerektiği uygulamada da olmalı. İstediğiniz kadar imara dair parlamentoda düzenlemeler yapın, ikincil mevzuatlar koyun, yönetmelikler çıkarın, uygulama olmadıktan sonra deprem de sonuç, tablo bu oluyor” diye konuştu.