Mersin, genelde yaş meyve ve sebze, özelde ise turunçgil üretiminde kayıpların yüzde 30’a kadar çıkması üzerine harekete geçti. Çukurova Kalkınma Ajansı’na (ÇKA) sunulan ve onaylanan proje kapsamında Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü içerisinde ‘Turunçgil Hasat ve Hasat Sonrası Araştırma-Geliştirme ve Uygulama Merkezi’ kurulacak. Proje ile turunçgilde ürün kayıplarını en aza indirmek hedefleniyor.
Mersin’de yaş meyve sebze ürünleri, özelinde ise turunçgilde ‘Hasat ve Hasat Sonrası Araştırma-Geliştirme ve Uygulama Merkezi Projesi’ hayata geçiyor. Proje ile turunçgilde üretimden tüketime kadar oluşan kayıpların azaltılması, insan sağlığına zarar veren ve dış satışı olumsuz etkileyen uygulamaların önlenmesi ve ürünlerin raf ömrünün uzatılması hedefleniyor. Çukurova Kalkınma Ajansı (ÇKA) tarafından onaylanan güdümlü proje kapsamında, Alata Bahçe Kültürleri ve Araştırma Enstitüsü içerisinde 2 bin metrekarelik bir bina uygulama merkezine dönüştürülecek, iki de eğitim binası olacak. Yürütücülüğünü Alata Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü’nün yapacağı projenin ortakları Mersin Valiliği, Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO), Akdeniz İhracatçılar Birliği, Mersin Büyükşehir Belediyesi, Mersin Üniversitesi ve Çukurova Üniversitesi. Proje iştirakçilerini ise Adana Turunçgil Üreticileri Birliği, Mersin Turunçgil Üreticileri Birliği, Akdeniz Yaş Meyve Sebze İşletmecileri Derneği (AYMED), Ulusal Turunçgil Konseyi ve Mersin Ticaret Borsası oluşturuyor.
“Turunçgilde yüzde 30’a varan ürün kayıpları en aza inecek”
Projeyle ilgili açıklama yapan MTSO Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Hakan Sefa Çakır, Türkiye’de genelde yaş meyve ve sebze üretiminde, özelde ise turunçgil üretiminde kayıpların yüzde 20-30 arasında olduğunu söyledi. Turunçgillerde hasat sonrası kayıpların; hasat, taşıma, paketleme evinde pazara hazırlanırken, depolama sırasında ve tüketim aşamasında yaşandığına dikkat çeken Çakır, “Üstelik bu kayıplara hasat öncesi verim ve kalitede oluşan kayıplar dahil değil. Bunlar da dahil edildiğinde özelde üreticilerin, genelde ise milli ekonominin zararı daha da büyüyor. Bunların yanında turunçgillerin raf ömrünü uzatmak ve çürümeleri azaltmak için gerek hasat öncesi gerekse hasat sonrası kullanılan kimyasalların insan sağlığı üzerine doğrudan olumsuz etkisi oluyor. Bu kimyasalların kontrolsüz kullanılması sonucu kalıntı miktarı artıyor. Bu durum tüketici sağlığını olumsuz etkilerken ürünlerde bulunan kalıntıdan dolayı ihracatımız da zarar görüyor. Bu proje ile üretimden tüketime kadar geçen aşamalarda oluşan kayıpların azaltılması, insan sağlığına zarar veren ve dış satışımızı olumsuz etkileyen uygulamaların önlenmesi ve ürünlerin raf ömrünün uzatılması hedefleniyor. Böylece özelde Mersin ve Adana’da genelde ise tüm ülkede yaş meyve sebze ihracatının arttırılması, ihraç pazarlarının çeşitlendirilmesi, ürünlerin kalitesinin yükseltilmesi ve elde edilen tarımsal gelirin artırılması sağlanacak” dedi.
Ürün kayıplarının azaltılmasının fiyat dalgalanmalarını da engelleyeceğine işaret eden Çakır, “Hem tüketiciyi enflasyona karşı korurken hem de ekonomi üzerindeki çekirdek enflasyon baskısını azaltacaktır” diye konuştu.
“Ar-ge ve uygulama merkezi kurulacak”
Proje kapsamında hasat öncesi, hasat ve hasat sonrası süreçlere ilişkin eğitimlerin yapılabileceği bir eğitim merkezi ile hasattan tüketiciye kadar süren depolama, işleme, paketleme, taşıma gibi zincirin aşamalarına yönelik bir araştırma merkezi kurulacağı bilgisini veren Çakır, projenin 24 ay süreceğini belirtti. Projenin amacının, turunçgiller başta olmak üzere bahçe bitkileri sektöründe üretimden tüketime kadar geçen süreçlere yönelik araştırma, geliştirme ve eğitim çalışmaları yapmak yoluyla ürün kayıplarının azaltılması olduğunu ifade eden Çakır, ürünlerin kalite ve katma değerinin artırılmasını, insan sağlığının korunmasını ve milli ekonomiye katkının arttırılmasını istediklerini vurguladı.
Proje çerçevesinde Alata uzmanları ya da üniversitelerdeki akademisyenler tarafından eğitimler verileceğini kaydeden Çakır, “Gelecek eğitim talebine ve ihtiyaca bağlı olarak yurtdışından eğitmen getirilmesi de mümkün olabilecek. Örneğin paketleme evlerindeki çalışanlara hasat sonrasına yönelik eğitimler, arazide hasat yapan işçilere hasat eğitimi, çiftçiye gübreleme ilaçlama gibi ürünün muhafaza ömrüne etki eden adımlarda eğitimler verilecek. Üniversitelerdeki akademisyenler bir firma ile proje geliştirip yüksek lisans ya da doktoralarının ar-ge gerektiren bölümleri için bu merkezden yararlanabilecek. Böylece müşteri odaklı ar-ge’ye imkan tanınacak ve hiçbir akademisyenin ar-ge’si tozlu raflarda kalmayıp ticarileşebilecek. Merkez, yurt genelinde tarımla uğraşan tüm kesimlerin hizmetinde olacak” diye konuştu.
Projenin temel faydalanıcılarını, paketleme evi işletmecileri, lojistik sektörü, üreticiler, yaş meyve ve sebze komisyoncuları, perakende satıcılar, yaş meyve ve sebze depolama sektörü aktörleri ile bu alanda çalışan işçiler olarak sıralayan Çakır, diğer faydalanıcıların ise tüketiciler, paketleme evlerine kimyasal sağlayan firmalar, ambalaj üreticileri, kimya ve ilaç sektörü, üretimde gübre ve ilaç sektörü olacağını sözlerine ekledi.
İHA
YORUMLAR