Evrensel Gazetesi’nde yayımlanan bir haberde, Türkiye’de her yıl yaklaşık 30 milyar adet ambalaj atığı üretildiği ve bu atıkların önemli bir kısmının doğaya terk edildiği vurgulandı. Bu durum, çevre kirliliği ve geri dönüşüm konusundaki eksiklikleri bir kez daha gündeme taşıdı.
Almanya, Norveç, Litvanya ve Estonya gibi ülkelerde uygulanan depozito sistemleri, yüzde 90’ın üzerinde başarı oranlarına ulaşmış durumda. Bu başarının ardında güçlü kamu denetimi, ekonomik olarak teşvik edici depozito bedelleri, yaygın iade noktaları ve kamusal şeffaflık yer alıyor.
Türkiye’de de uygulanacak benzer bir sistemin yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyo-ekonomik adalet, kapsayıcılık, veri şeffaflığı ve çevresel etkinlik kriterlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, devletin çevreyi koruma yükümlülüğü açısından da elzem görülüyor.
Bu gelişmeler ışığında, Mersin Milletvekili Emin Ekmen, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’a önemli bir soru yöneltti:
“2020-2025 yılları arasında Türkiye’de yıllık bazda toplam ne kadar ambalaj atığı üretilmiştir? Geri dönüştürülebilen ambalaj atıklarının ne kadarı lisanslı geri kazanım tesislerinde işlenmiştir?”
Ekmen’in sorusu, Türkiye’de ambalaj atıklarının miktarı, geri dönüşüm oranları ve çevresel sorumlulukların yerine getirilip getirilmediği konusundaki merakları artırdı. Bakanlığın vereceği yanıt, hem kamuoyunun hem de çevre örgütlerinin yakından takip edeceği kritik bir adım olacak.

