İnsanın başına ne geleceği hiçbir zaman net değildir.
Kimse bugününe bakıp da böbürlenip durmasın…
Yarının ne getireceğini kim bilebilir..?
“Ne oldum demektense, ne olacağım..(?)” bilinmezliği hep zihinlerimizde değil midir..(?)
Yıldızı parlak bir insanın, parayı ve de şöhreti kazanmış bir insanın çöküşüne tanıklık etmez miyiz?
Bu, iş insanı olabileceği gibi sanatçısı ve de sıradan vatandaşın da başına gelmektedir…
Ama gündeme gelen daha çok popüler, göz önündeki insanlardır…
Bundan dolayı büyüklerimiz dua ederken “Allah sonumuzu hayretsin.” demezler mi..(?)
“Sonumuzu” derken ömrünün son evresinde yani ileri yaşlarında, emeklerinin karşılığını almış, artık meyvesini yediği rahat bir yaşam kastedilir…
Çünkü gençlik yıllarında bedenen ve ruhen güçlüsünüzdür…
Dayanma, çalışma gücünüz yerindedir…
Ancak yine de yaşamın belli dönemlerinde mücadelede, umutda, direnmede ve yaşamı sürdürme eylemlerinde mutlaka bulunmanız gereklidir…
Şimdi sizlere değineceğim kişi, konumuzun odağı olan kişi, gazeteci Ali Gültekin…
15 yıl boyunca madde bağımlısı bir hayat yaşayan ve bu zehiri almak için gazetecilik kimliğini alabora edip sokaklarda mendil, yara bandı sattığını söyleyen değerli bir ağabeyimiz…
Hatta dilencilik yaptığını dahi gizlemeyen cesur yürek…
Çünkü çoğu insan geçmişinde ne kadar çok düşse de toparlandığı zaman geçmişinden utanç ve de pişmanlık duyduğu için geçmişi geçmişte bırakmayı tercih ederek, konuşulmasını ve de hatırlatılmasını dahi istemez…
Ama bu güzel abimiz yaşantısıyla ilgili travmalarıyla ilgili satırı satırına içini dökerek diğer insanlara belki bir umut ışığı olma yolunda adımını atıyor…
“Düşenin halinden düşenler anlarmış!” misali…
Uyuşturucuya karşı verdiği mücadelede kızının sevgisinden tutun da, almış olduğu “AMATEM” desteğine kadar her şeyini ince ayrıntısıyla anlatıyor…
Bunları tekrar tekrar burada yazmama gerek yok sanırım…
Merak eden internetten araştırıp okuyabilir…
Yalnızca söylemek istediğim, kendi yaşamını dört evreye böldüğü ve bu son evresinde yeniden “gazeteci” kimliğiyle masasına oturma sevincini yüreğimde hissetmiş olmam…
Ve değinmek istediğim en önemli noktalardan biri de bu abimizde de olduğu gibi bu mücadeleden başarıyla çıkan kişilerin ellerinden tutulmasının önemi…
Yani bu kişilerin yeniden üretime dahil edilmesinin eşsiz başarılar sağlayacağına inancımın olması…
İyileşen bir insanı yarı yolda bırakmamak, ekonomik olarak destek olmak yalnızca resmi kurumların değil, aynı zamanda toplumun da vazifesidir…
Bu değerli arkadaşımızın bu yaşamda tutunabilmesi için tek isteği süreklilik arz eden ve aylık ödemesi yapılan düzenli bir işinin olmasıdır…
Bir çok yere başvuru yaptı ama nedense bir türlü sonuç alamadı..!
Şimdi bu isteğini Mezitli Belediye Başkanı’ndan rica ediyor…
Cumhuriyet HALK Parti’sinden saygıdeğer başkanımızın, vatandaşının istediğine başını çevirmeyeceğine adım gibi eminim…
Çünkü gücünü halktan alan bir partiden bunu umut ediyorum…
Saygıdeğer Başkan Ahmet Serkan Tuncer..!
Bu vatandaşınızın hayata tutunma istediğine destek olmanız, hem önyargıları kıracak, hem de sizleri bir adım daha ileriye taşıyacaktır…
Çünkü bu arkadaşınız karanlık kuyudan çıkmış bir insandır…
Ara ara bazı iş insanları yardım etmiş olsalar dahi, daimi iş vermede çekincelerinin olması, önyargılarının esiri olduklarının göstergesi değil midir..(?)
Bir kişiye balık verilmesinden ziyade eline olta verilip balık avlamasını öğretmek, o kişiye süreklilik arz eden bir iş imkanı sağlamak, o arkadaşımızın ve de bizlerin isteğidir…
Lütfen, bu isteğine olumlu yanıt vererek, engelli kadrosundan yararlanmasını sağlarsınız, bir kez daha mensubu olduğunuz bu siyasi kimliğin, her vatandaşa eşit yaklaşımda bulunma örneğini, kamuoyuna göstermenin zaferini taçlandırmış olursunuz..
Yeniden hoş geldin aramıza
Gazeteci Ali Gültekin ağabey..!

