Paul Sartre, “Cehennem başkalarıdır.” derken ne kastetmiştir..(?)
Başkalarının bizleri tanımlamasını, kategorize etmesini anlatmıştır…
Olumlu yanlarımız gibi olumsuz yanlarımızı sıralamasını..!
Güçlü, güzel, yakışıklı, iyi kalpli, sevecen, yardımsever, başarılı, akıllı kadın veya erkek tanımlamasıyla olumlu nitelikler kişiye addedilirken…
İşe yaramaz, çaresiz, batak, senden bir halt olmaz, zayıf, sulu göz, akılsız, çıkarcı, kurnaz, saf gibi olumsuz betimlemeler de kişiye yakıştırılır…
Kişi böyle değilken dahi, “Bir şeyi kırk defa söylersen olur.” çıkarımıyla da gerçekten o olur veya o olduğunu zanneder…
Öğrenilmiş çaresizlik sendromunu hatırlayın…
Bu nedenledir ki bireyler yapmış olduğu davranışlarında hep toplumsal bir onay alma beklentisi yaşarlar…
Bu, tek bir kişi olabileceği gibi birkaç kişinin onayı da olabilir…
Buradaki esas nokta ödül alma isteğinde olma eğilimindeki insanın şartlı davranış sergilemesidir…
İstediği davranışı yapan kobaya istediği ödülün verilmesini örnek gösterebiliriz…
Öyleyse bu durumda birey tam anlamıyla özgürdür diyebilir miyiz?
Davranışları sonucunda bir ödül ve de ceza alan bireyler özgür müdür..(?)
Ceza alan bireyin, toplumsal olarak ötelenip, ayıplandığı için özgürlüğü kısıtlandığı gibi ödül alan bireyin de özgürlüğü kısıtlıdır…
Sürekli olarak beğenilme, övülme, takdir edilme gibi ödül beklentisi kişinin özgürlüğünü kısıtlamaz mı?
Tanınmak, ünlü olmak, tarihe yazılmak gibi..!
Peki, bu kuralların dışına çıkan, kendisi için yaşayan, ödül veya ceza beklentisinden uzak yaşayan insan hiç mi yoktur..(?)
Başkalarının etiketlemesinden uzak kalan?
Elbette ki, sayıları az olsa da böyle insanlar var…
Ve bu tür insanlar yaşamı size zehir eden insanların aksine yaşantınıza anlam katan insanlardır…
Hayatımızı cehenneme çeviren insanlardan uzakta cennete dönüştüren insanlarla karşılaşmak dileğiyle…

