Hatay’ın Samandağ ilçesindeki bir yer…
Milleyha Kuş Cenneti…
Kuş gözlemcilerin incelemesi sonucunda, ağaç dallarına yapıştırıcıyla kurulan tuzaklara kuşların yapıştığını fark ediyorlar…
Videoyu izlediğiniz zaman bu yapışan kuşları görüyorsunuz…
Kendisini kurtarmak için kuyruğu, kanadı kopuk, günlerce güneşin altında kalan ve ölmüş olan serçelerle birlikte canhıraş bağıran canlı olan ama her tarafı yapışkan olduğu için kurtarılması mümkün olmayan serçeler…
Kuş Cennetini cehenneme çeviren zebani…
Bir kuşlar kalmıştı işkence edilmeyen ona da elini uzatan zebani…
Beş sene önce ilk defa evime fındık faresi girmişti…
Çekmecelerimdeki atığından ve de gece yarısı mutfağımda çıkardığı tıkırtılardan şüphelenmiştim…
Ne fare kapanı ne de yapışkanlı tuzak, bana insani gelmişti…
İnternetten sipariş verdiğim tehlikesiz kapanla onu yakalamak için tam bir ay uğraştım.
Sonunda kapana girmişti. Kapanın içine baktığımda fındık faresine hayran kaldım…
Boncuk siyah gözleri ve de elleri …
İki eliyle kapanı tutmuştu…Minnacık, şaheser gibi eller…
Kendisiyle kısa bir veda konuşması yapıp, yaşam alanıma girmemesi gerektiğini tembihleyip, bahçeme saldım…
Bu nasıl bir şey arkadaş..!
Bu neyin kötülüğü..(?)
Bu neyin aymazlığı..(?)
Bunu yapan mahlukat, sana sesleniyorum..!
Tüm türler için büyük bir tehditsin..!
Yerin, burası değil..!
Yerin yedi kat dibini, hak ediyorsun..!
Samandağlılar..!
Lütfen bu hoyrat adama tuzak kurup onu yakalayın…
Boynunuzun borcu bu…
Unutmayın böyle bir cani, gökyüzünde uçan serçeye dahi işkence ediyorsa sizlere, çocuklarınıza kim bilir neler yapmaz..!
Ve bana besin zinciri olduğu için, aç olduğu için o kuşları avlıyor demeyin sakın..!
Birincisi avcılık bu şekilde olmaz…
İkincisi bu kadar küçük serçenin etine göz dikmiş kadar açlık çektiğine katılmamaktayım…
Üçüncüsü, serçeler ne zaman besin zinciri oldu insanın?
Tüketici, yok edici insan türü farklı besin kaynaklarıyla da beslenebilirler…
Ama insanoğlunun bir türlü ne karnı doyar ne gözü…
Ne de öldürmesi biter…
Özellikle de emek vermeden hileli yöntemle avlanmak, hayvana saatlerce acı çektirmek hiç de onursal bir yaklaşım değildir…
Özellikle kuş etinin lezzetini öven bir grubun varlığını gözetecek olursak, açlığın bahane edildiğini de anlamış oluruz…
Bir insanın karnını doyurması için daha kaç serçe yemesi gerekiyor?
On mu, yirmi mi, otuz mu..(?)
Serçe de yemeyin bee..!
O da eksik kalsın…
Bu, açlıktan ziyade hoyratlıkla alakalı bir durumdur…
Aç bir insan kuru ekmekle de karnını doyurur.
Büyük savaşlar sonrasında, yokluk zamanlarında büyüklerimiz tarlada çalıştıkları halde yedikleri yemek bir tas ayran ve de bir kuru ekmek değil miydi?
Bir taraftan da o kuru ekmeğini bu minik serçelerle paylaşan insanlar değil miydi?
Bu nedenle kimse bana açlık edebiyatı yapmasın lütfen..!

