“Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” diyen ünlü düşünür, insan hayatında değişimin kaçınılmaz olduğundan bahseder…
Bundan on yıl önceki, elli yıl önceki veya yüzyıl önceki durumlar ile şimdiki durumları karşılaştırdığımızda değişimin kallavisini görürüz…
Ama iyi yönde, ama kötü yönde…
Değişim denilince sadece iyi yönde olan bir değişim akıllara gelmemelidir…
Yani bir değişim iyi yönde olacağı gibi, kötü yönde de olabilir…
Özellikle ormanların, ağaçların tahrip edilip, bakir alanların bozulduğu yerlerde, ihtiyaçtan fazla betonarme yapıların fazlalaşması olumsuz bir değişimdir..!
Kaynak sularının ve doğa harikası göletlerin kuruması da olumsuz değişime verilecek bir örnektir..!
Yine aynı şekilde çevre kirliliği istenmeyen bir olumsuz değişimdir…
Esas değinmek istediğim çevreden ziyade insanların duygu durumlarıdır…
İnsanın on sene veya yirmi sene önceki haliyle, şimdiki hali arasındaki değişimi…
Tabii ki burada fiziksel değişimden bahsetmiyorum…
Hayata bakış açısından, duygu ve hislerinden bahsediyorum.
Bir insanın bedenen yaş almasına karşın ruhun yaş almamasından…
Kişi bedenen yaş alsa dahi ruhen ağaca çıkmak ister…
Koşmak ister…
Sürekli olarak ruhun yarım kalan işleri vardır…
Yani ruh hiçbir zaman, “Kendimi tamamladım.” demez…
Ruhu geriletmeye, durdurmaya çalışan şey ise bedenidir…
Ancak bir insanın karakteri, mizacı, huyu aldığı yaşa rağmen aynı kalır…
Şiirimle tamamlayacak olursam.
DEĞİŞMEMİŞ HİÇBİR ŞEY..!
Bakınıyorum etrafıma
Değişmemiş hiçbir şey
Değişen onca şeye rağmen…
Aynı evler aynı çatılar
Aynı kadınlar aynı adamlar
Aynı avlu aynı duvar
Kulpsuz aynı tahta kapı
Aynı pencere
Orta yerinden çatlağı…
Aynı sessizlik
Aynı çaresizlik
Aynı tekillik
Aynı aşksızlık
Kulağımda
Kara sineğin vızıltısı…
Hiç pes etmez mi insan
Aynı duygular
Aynı umutlar
Değişen bedene
Hapsolmuşlar…
Ah bu insan olmanın
Zayıflıkları
Aynı sızlanışlar
Aynı yakarışlar
Acınası tutamaklar…
Biliyorum kolay değil
Ruhun kanatlarıyla
Uçması bedenin…
Aynı hortlaklıklar
Aynı hoyratlıklar
Karşısında
Ruhun da
Bedenle birlikte
Yitip gitmesi…

