Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

VAAZ EDENLERDEN SAKININ..!

Charles Bukowski, “Kitlelerin Dehası” adlı eserinde şöyle diyor: “Vaaz edenlerden

Charles Bukowski, “Kitlelerin Dehası” adlı eserinde şöyle diyor:
“Vaaz edenlerden sakının. Sürekli kalabalıkları arayanlardan sakının. Tek başlarına bir hiçtirler.
Barış vaaz edenlerin huzuru yoktur.
Sevgiyi vaaz edenler sevgisizdir.
Tanrıyı vaaz edenlerin Tanrı’ya ihtiyacı vardır…
Ortalama erkekten, ortalama kadından sakının.

Sevgilerinden sakının.
Sevgileri vasattır.
Vasatı arayıp dururlar…”

Düşündüğümüzde Bukowski’ye hak vermemek elde mi?
Nerede bir vaaz konusu olan konu varsa oradaki vasatlığı görmez miyiz?
Barış istiyoruz diye vaaz veren kişilerin gerçekte iç huzuru olmadığını bunu farklı göstermenin bir yolu olarak kullandığını görmez miyiz?
Örneğin başka ülkelere demokrasi, barış götürme ayağıyla o ülkelerin işgalini gerçekleştirenler gibi…
Tanrı’yı vaaz edenlerin kendi ihtiyaçlarının Tanrı olduğunu görmüyor muyuz?
Kendi ihtiyacını perçinlemek için topluluğa ihtiyaç duymak…

Nerede bir Tanrı vaazı veren cemaat gördüğümüzde dini, Tanrı’yı, kendi kişisel menfaati çerçevesinde kullandığına şahitlik etmiyor muyuz?
Sevgiyi vaaz edenlerin de özünde ne kadar çok sevgisiz olduklarını..!
Aşkı, sevgiyi, barışı, iyiliği, Tanrı’yı yaşamak için kuru kalabalıklara ihtiyacımız mı var?
Bu duygularımızın içine kalabalıklar girdiği anda farklı bir boyuta taşınmaz mı?
Oldum olası topluluğa ihtiyaç duyulan bir eylemin samimiyetinden şüphe duymuşumdur…

Topluluktan duyduğum gibi.
Kişiler önce kendilerini cehaletten, kötülükten, nefsin egemenliğinden kurtarmalıdır.
Her insan bunu gerçekleştirdikten sonra toplumsal kurtuluş olacaktır…
Yani bir bütünden parçaya değil, parçadan bütüne, tümevarım yaklaşımlar…