Ana Sayfa Arama Yazarlar
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir

İNSAN PSİKOLOJİSİNİ ETKİLEYEN SESLER..!

Sesler içinde ambulans, itfaiye

Sesler içinde ambulans, itfaiye ve polis arabası siren sesleri beni oldukça rahatsız eder..!
Özellikle de ambulans sesi..!
Çünkü en fazla duyduğumuz bir sestir..!
Her duyuşumda anksiyetem(kaygı) artar…
Uzun yıllar böyle hissettim…
Acaba ambulansın içindeki kim, kaç yaşında, kimin annesi, kimin babası, kimin çocuğu, kimin kardeşi vs..?
Durumu ağır mı, kurtulacak mı?
Yüreğim sıkışır durur..!
Özellikle ambulansın sesi, bu tür düşünmeme vesile olmuştur…
Peki neden bu araçlarda veryansın sesler kullanırlar..(?)
Telefonlarımızdaki uyandırma melodileri gibi olsaydı, aynı hizmeti sağlamaz mıydı..(?)
Diğer sürücüler, şoförler yol vermezler miydi..(?)
Bence verirlerdi…

Ayrıca ambulansın içindeki hasta da bu sesten etkilenmezdi bence…
“Ahh, ölüyor muyum?” diye heyecan yapmazdı..!
Veyahut bu araçlarda kuş sesi horoz sesi veya bir hayvanın sesi kullanılsaydı kötü mü olurdu?
Bu rahatsız edici sesin yanında bin kat iyidir diye düşünüyorum.
Ses deyip geçmeyin lütfen..!
Sesin insan psikolojisinde çok önemli etkileri vardır…
Sanırım Aztekler kavmiydi…
İnsan kafataslarına üfleyerek savaş kazandıklarını biliyor muydunuz?
Hem de sayılarının, rakiplerininkinin üçte biri olmasına karşın…
İnsan kafatasından geçen havanın çığlık sesi çıkartması nedeniyle düşmanın bu sesten korkması ve demoralize olması…
Savaşlarda bazen de davul çalınır…
Ölüm davulları..!
Nereden nereye geldim…
Şiirimle noktalamak isterim…

SİREN..!

Katlanamıyorum hiçbir gürültüye,
Özellikle de insanların ürettiklerine…
Yollarda canhıraş giden ambulans,
Yetiştir Abbas’ı son çaresine…

Düşmesin hanesine acı ve tasa,
Yaka ve paçasını yırtarcasına…
Sonu yok mu ki bu yolculuğun,
Acelen ne ecel,
Düş yakasından daha erkence…

Bırak oyalansın o da keyfince,
Didinip dursun hayat denilen işkenceyle
Kendi kendine bildiğince,
Leylak sarhoşluğu içinde…

Bahar güneşinde debelenen sıpalar gibi,
Pinekleyen miskin kediler gibi,
Yolunu şaşırmış bal arısı gibi,
Lodos esintiyle salınan
Kır çiçekleri gibi…

Aşka gelmişse o da diğerleri gibi,
Farkı yok ki birbirine,
Isıtıyorsa güneş omzunu ince ince,
Bırak yaşasın o da keyfince…

Kim icat etti bu dört tekeri,
Üstüne de koydu imdat sireni.
Bağırt dilediğin kadar bağırt,
Etrafını da çınlatarak.
Ecel elinden tutmuşsa bir kere,
U dönüşü yok bu yolun sonu
Şaşirt Şaşırtabilirsen şaşırt..!
Sen de bir kere..!